Meaning of
"(i.)"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
(i.) ((cog.) -na, -nums) iki hukumdar devresi arasindaki hukumdarsiz devre; hukumetin kanunen caIisamadigi devre.
interregnum
(i.) (alinda) sac cizgisi; ince cizgi .
hairline
(i.) (altin) kulce.
nugget
(i.) (bina, gemi ucakta) muhtelif kisimlar arasinda kullanilan dahili telefon .
interphone
(i.) (bir isi birimi) 100.000 BTU; kalori.
therm
(i.) (bir yerde) ikamet eden kimse.
habitant
(i.) (bisiklette) gidon; ABD, (k.dili) palabiyik.
handlebar
(i.) (bot.) distan buyuyen bitki; sapi her sene dis halkalarla buyuyen bitki. exo’genous (s.), (biyol.) distan dogan, dis etkilere bagli olarak buyuyen.
exogen
(i.) (cog ing. -mons, Lat. -ma) kelimenin en eski sekli.
etymon
(i.) (cog leaves) bir kitabin arasina konan bos sayfa.
interleaf
(i.) (cog mata) (tib.) eksantem, cicek ve kizamik gibi hastaliklarda ciltte hasil olan kizarti, leke ve kabarciklar.
exanthema
(i.) (cog,-na) sonuc yaratmada basli basina bir etkisi olmayan ve baska olaylarin yaninda yer alan ikinci dereceden bir olay; (tib.) yan tesir.
epiphenomenon
(i.) (cog. - ta) tertip hatasi, murettip hatasi, sehiv. errata list yanlis - dogru cetveli.
erratum
(i.) (cog. ae) ince levha, safiha, varak, tabaka. laminable (s.) varak sekline konulabilir. laminar (s.) safiha seklinde.
lamina
(i.) (cog. bi) (guz. san.) ayla, hale; bir kimse veya seyin etrafni saran parlak sohret bulutu; meteor, eski yagmur bulutu.
nimbus
(i.) (cog. bia) dudak; (anat.) kadinin tenasul uzvunda dudak seklinde kisim, dudak.
labium
(i.) (cog. cae) (biyol.), (bot.) kilif, mahfaza.
theca
(i.) (cog. cea) eski Yunan ve Roma’da harem dairesi; (bot.) cicek pistillerinin topu.
gynaeeeum
(i.) (cog. -di.a) mersiye, agit.
epicedium
(i.) (cog. dines) RomaIilarin kusatma harekatinda kullandigi dam gibi siper; askerlerin yanasik nizamda hucum ederken baslari uzerinde tuttuklari kalkanlardan meydana gelen siper.
testudo
(i.) (cog. dos) sac tuvaleti, sac sekli,
hairdo
(i.) (cog. es veya laryn.ges) (anat.) girtlak, hancere, bogaz.
larynx
(i.) (cog. gooses) terzi utusu.
goose
(i.) (cog. grouse) tavuga benzer bir av kusu, orman tavugu, (zool.) Lyrurus. hazel grouse dag tavugu, (zool.) Tetrastes bonasia. sand grouse kaya kusu, (zool.) Pterocles arenarius Pallas’s sand grouse bagirtlak, (zool.) Syrrhaptes paradoxus.
grouse
(i.) (cog. Hasi’dim) gizemci bir Musevi tarikati uyesi.
hasid
(i.) (cog. Iae) (Lat.), (tib.) bir hastaligi izleyen anormal durum.
sequela
(i.) (cog. ides) (Lat.) tas. lapis lazuli lacivert tas; bu tasin rengi.
lapis
(i.) (cog. involucres, involucra) (bot.) Iifafe, burum, bilesik ciceklerin saplari altinda bulunup bir daire teskil eden ufak yapraklar. involucral (s.) boyle ufak yapraklari olan.
involucre ,involucrum
(i.) (cog. ischia) (anat.) verek, kalca kemiginin bir kismi, iskiyum.
ischium
(i.) (cog. -la) bazi bocek ve kabuklu hayvanlarin emme organi.
haustellum
(i.) (cog. lae, las) (anat.), (zool), (bot.) ince levha, lamel. lamellate(d) (s.) safihali, ince levhali, ince tabakali.
lamella
(i.) (cog. li) (biyol.) basit goz; goz seklinde leke. ocellate (s.) basit gozlu; goz seklinde lekeli.
ocellus
(i.) (cog. li) cekirdecik.
nucleolus
(i.) (cog. li, luses) (bot.) tal.
thallus
(i.) (cog. los, loes) hale, agil, isik halkasi; (guz.) (san.) azizlerin basi etrafina konulan hale; seref nuru.
halo
(i.) (cog. mi) (anat.) goz sinirinin beyindeki basi, talamus; (bot.) talam, cicek tablasi.
thalamus
(i.) (cog. mi) dal, dalsi kisim; cikinti.
ramus
(i.) (cog. na) (fels.) varIigindan emin olmadan kabul ettigimiz sey, yalniz akli ile idrak edilen sey; esas, asil, oz. noumenal (s.) hissedilemeyen, ancak farz olunabilen.
noumenon
(i.) (cog. nen) eski bir Alman ve Avusturya Macaristan parasi.
krone
(i.) (cog. ner) Danimarka ve Norvec’te kullanilan gumus para, kuron.
krone
(i.) (cog. nor) Isvec ve Islanda’da para birimi, krona.
krona
(i.) (cog. nuclei) oz, ic; nuve, cekirdek; cevher, esas; (fiz.) cekirdek, atomun merkez kismi; (astr.) kuyrukluyildizin parlak basi; (anat.) omurilik veya beyinde sinir hucreleri yigini.
nucleus
(i.) (cog. oafs, oaves) budala veya ahmak kimse, kaba adam. oafish (s.) sersem.
oaf
(i.) (cog. oases) vaha, col ortasinda sulak ve bitek arazi.
oasis
(i.) (cog. phim) en yuksek melekler sinifindan biri. seraphic(al) (s.) melege ait, melek gibi, cok guzel. seraph’ically (z.) melek gibi.
seraph
(i.) (cog. reguli) yan tasfiye edilmis maden.
regulus
(i.) (cog. s, odea) tiyatro veya konser binasi; eski Yunanistan ve Roma’da muzisyenlerin icinde yaristiklari ufak tiyatro binasi.
odeon , odeum
(i.) (cog. s, ra) serom.
serum
(i.) (cog. serae) mozaikcilikte kullanilan dort kose kucuk mermer veya cam; eski Romalilarin kullandiklari oyun zari.
tessera
(i.) (cog. setae) (biyol.) domuz kilina benzer sert uzanti; ince diken.
seta
(i.) (cog. sheaves) (f.) baglam, demet, deste; (f.) demetlemek.
sheaf
(i.) (cog. shelves) raf; (cogr.) self; denizde siglik; (mad.) kaya tabakasi. on the shelf yedege cekilmis, rafa kaldirilmis. shelf’y (s.) raflarla dolu; siglik.
shelf
(i.) (cog. ta) (biyol.) bolum, septum.
septum
(i.) (cog. testes) anat. erbezi, testis, husye, tasak, haya.
testis
(i.) (cog. tetesde pont) (Fr.), (ask.) koprubasi.
tetedepont
(i.) (cog. ti) (anat.) duz kas.
rectus
(i.) (cog. tia) eski bir Roma parasi.
sestertium
(i.) (cog. tra) (tib.) nekroza ugramis kemik.
sequestrum
(i.) (cog. -tums, -ta) atkuyrugu, kirk kilit, (bot.) Equisetum.
equisetum
(i.) (cog. vae) (zool.) tirtil, kurtcuk, surfe. larval (s.) tirtila ait.
larva
(i.) (cog. -zo.a) (zool.) baska hayvanlar uzerinde yasayan asalak hayvancik.
epizoon
(i.) (cog., Lat. nae, (Ing. nas) bosluk, aralik, bos yer, eksiklik; (biyol.) kemikte bulunan bosluk; (biyol.) bitki ve hayvan dokularindaki hucrelerarasl bosluk
lacuna
(i.) (cog.; tek. lar) Romalilarin himaye mabutlari; lares et penates (Lat.) aile mabutlari; manevi degeri olan esya.
lares
(i.) (cog.bella) (bot.) dudak seklinde bir korol kismi, dudakcik.
labellum
(i.) (cog.sia) spor salonu.
gymnasium
(i.) (cogny) Cekoslovakya’ da para birimi, koruna.
koruna
(i.) (f.) Iiman; melce, siginak; (f.) siginmak, limana girmek .
haven
(i.) (f.) sahin, dogan, (zool.) Falco; atmaca, (zool.) Accipiter; caylak; askeri kuvvetle ihtilafi halletmek isteyen kimse; (f.) atmaca veya sahin ile kus avlamak; atmaca gibi kusa saldirmak. hawkish (s.) savas yanlisi.
hawk
(i.) (Fr.) entrikaci, hilekar, dalavereci.
intrigant
(i.) (gen. Holy Grail) son aksam yemeginde Hazreti Isa’nin kullandigi farzolunan sahan veya kase .
grail
(i.) (gurgen, mese, karaagac gibi) sert tahtali agac; bu agaclarin keresteleri .
hardwood
(i.) (huk.) taahhutname; kefalet; tanima. recognizant (s.) taniyan, bilen.
recognizance
(i.) (Ing.) fabrikada makinalara bakan kimse.
tenter
(i.) (iyot.) tincture of iodine tenturdiyot.
iodine
(i.) (kadina) tecavuz eden adam.
rapist
(i.) (kizil basli) ispinoz kusu, (zool.) Acanthis.
redpoll
(i.) (muz.), uyum bilgisi .
harmonics
(i.) (oto.) ustu celik araba .
hardtop
(i.) (universitede) kayit memuru, sicil memuru, sicil katibi.
registrar
(i.) (Uzak Dogu’da) mursit.
guru
(i.) (uzakdoguda) ambar. godroon (bak.) gadroon .
godown
(i.) (zool.) Lebistes turunden ufak renkli balik .
guppy
(i.) ,siir aksam.
even
(i.) 120 ile 130 yarda arasinda degisen iplik olcusu.
lea
(i.) 17. yuzyilda Irlandali gerillaci; (nad.) haydut, korsan.
rapparee
(i.) 1730’da reomuru icat eden Fransiz. Reaumur thermometer reomur.
reaumur
(i.) 1849’da Ingiltere kral tacina konulan meshur Hint elmasi; pek kymetli sey .
kohinoor
(i.) 31 Ekim aksami, cocuklarin turlu kiyafetlere girerek eglenceler tertip ettikleri hortlak gecesi.
halloween
(i.) 480 veya 500 tabakalik kagit topu; (cog.), (k.dili) cok miktar.
ream
(i.) ABD, (k.dili) rastlanti, tesaduf.
happenstance
(i.) ABD, argo dansli eglenti.
shindig
(i.) ABD, argo esrarli sigara.
reefer
(i.) acele, hiz, surat; ivedilik . Haste makes waste. Acele ise seytan karisir. in haste aceleyle, telasla; tez olarak make haste acele etmek .
haste
(i.) acemi asker; kura neferi; yeni gelen uye.
recruit
(i.) acemi veya toy kimse.
greenhorn
(i.) acik saciklik, mustehcenlik; acik sacik laf.
obscenity
(i.) acikta duran ot yigini, tinaz .
hayrick
(i.) acilari oIcmeye mahsus alet; mimar gonyesi, goniometre.
goniometer
(i.) ada, ada gibi yer. islander (i.) adali kimse, adada oturan kimse.
island
(i.) ada, kucuk ada.
isle
(i.) adacik.
islet
(i.) adalet, insaf, hakkaniyet,denkserlik; (huk.) resmi kanunlara ilave edilen adalet uzerine kurulmus kurullar ve evvelki emsal; (huk.) davali ve davaci arasinda esitlik ve denkserlik namina verilen karar; (tic.) borc ve ipotekten sonra firma ve sahibini
equity
(i.) aday gosterme.
nomination
(i.) aday, namzet.
nominee
(i.) adet, itiyat, aliskanlik.
habitude
(i.) Afrika’da bulunan bir cins antilop, (zool.) Redunca arundineum.
reedbuck
(i.) Afrika’ya ozgu siyah benekli ve uzun bacakli yaban kedisi, (zool.) Felis serval.
serval
(i.) agac govdesindeki iri budak; (Ing.), (leh.) hokey oyununda kullanilan agac top.
knur
(i.) agaccilegi, ahududu, (bot.) Rubus idaeus.
raspberry
(i.) agil.
sheepcote, sheepfold
(i.) aglayis, feryat, figan, inleme; (cog.), (b.h.) Yeremya Peygamberin Mersiyeler kitabi.
lamentation
(i.) agzinin tadini bilen kimse.
gourmet
(i.) ahenk, uyum; (muz.), harmoni, seslerin uymasi; uygunluk; ahenk ilmi .
harmony
(i.) ahirin ust katinda kuru ot saklamaya mahsus yer; burada saklanan saman yigini .
haymow
(i.) ahmak kimse, budala kimse.
ninny
(i.) ahmak ve budala kimse, sersem kimse.
nincompoop
(i.) ahmak veya budala kimse; bir deniz kirlangici.
noddy
(i.) ahmak veya kus beyinli kimse.
nitwit
(i.) ahtapot, (zool.) Octopus; yaygin ve yikici orgut.
octopus
(i.) ailesi Japonya’dan gelmis olup Amerika’da dogup buyuyen kimse.
nisei
(i.) ak sacli kimse .
grayhead
(i.) ak sakalli adam.
graybeard
(i.) akil, zeka, anlayis; istidat; zeka sahibi; malumat, haber; bilgi, vukuf. intelligence bureau istihbarat burosu. intelligence quotient zeka bolumu, oIculmus zeka derecesini gosteren rakam. intelliqence service istihbarat teskilati. intelligence test z
intelligence
(i.) akla fazla kiymet veren kimse; ilmin mantiktan ciktigini iddia eden kimse.
intellectualist
(i.) akrobat, ip cambazi.
equilibrist
(i.) aksam duasi.
evensong
(i.) aksam vakti, aksam karanligi.
nightfall
(i.) aksam.
evenfall
(i.) aksam; arife gecesi; arife.
eve
(i.) aksilik, isin ters gitmesi; ters akinti; (mim.) yuksek binalarda ust katlarin alt katlara nazaran daha geriden insa edilmesi.
setback
(i.) alaka, ilgi, merak; merak uyandirma, zevk verme kabiliyeti; hisse, pay; menfaat; kar, kazanc; faiz; (cog.) iktisadi hayatta hakim grup. in the interest of menfaatine, icin. vested interests (ikt.) alakadar menfaatler; haklari taninmis iktisadi muesse
interest
(i.) alan veya kabul eden kimse; tahsildar; (huk.) davali mallari idareyle gorevli kimse; calinti mali alan kimse; (kim.) distilasyonda toplama kabi; (fiz.) hava bosaltma tulumbasinin cam kavanozu; ahize, alici, almac. receivership (i.) davali mallarin id
receiver
(i.) alayli bir surette yazan veya konusan kimse, cinasci.
ironist
(i.) alcak adam, capkin adam, yaramaz kimse. rascality (i.) alcaklik, capkinlik.
rascal
(i.) alcitasi.
gypsum
(i.) aldaticilik, kurnazlik aldatma egilimi. guileful (s.) hileci, hain. guilefully (z.) hile ile. guilefulness (i.) hilecilik. guileless (s.) saf, riyasiz, samimi.
guile
(i.) alic, (bot.) Crataegus oxyacantha.
hawthorn
(i.) alic.
haw
(i.) Allah, mabut .
godhead
(i.) Allaha veya ilahlara itikat; Allaha inanma; tektanricilik. theist (s.), (i.) Allaha inanan, tektanrici (kimse). theis’tic(al) (s.) Allaha iman kabilinden.
theism
(i.) Allahin tecellisi.
shekinah
(i.) Allahin veya bir ilahin tecellisi veya gorunmesi.
theophany
(i.) alma, alinma; kabul, kabul etme; misafir kabulu, kabul merasimi, resepsiyon; radyoda ses alma. reception room bekleme odasi.
reception
(i.) Almanya’da yerin altindaki kiymetli madenleri korumakla gorevli oldugu sanilan bir cin.
kobold
(i.) altin veya gumuste ayar damgasi; kalite isareti.
hallmark
(i.) alttan sapli sivaci tahtasi.
hawk
(i.) Amerika kizilderililerine mahsus konik cadir.
tepee
(i.) Amerika’da bulunan bir Protestan mezhebi; (kh) sallanan sey; karistirici; kalbur; tuzluk, biberlik.
shaker
(i.) Amerika’nin sicak taraflarinda yetisen guava agaci; bu agacin armut seklinde yenebilen meyvasi.
guava
(i.) Amerika’ya ozgu kaplan cinsinden yirtici bir hayvan, jagar .
jaguar