Meaning of
"(i.) (cog."
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
(i.) (cog. - ta) tertip hatasi, murettip hatasi, sehiv. errata list yanlis - dogru cetveli.
erratum
(i.) (cog. ae) ince levha, safiha, varak, tabaka. laminable (s.) varak sekline konulabilir. laminar (s.) safiha seklinde.
lamina
(i.) (cog. bi) (guz. san.) ayla, hale; bir kimse veya seyin etrafni saran parlak sohret bulutu; meteor, eski yagmur bulutu.
nimbus
(i.) (cog. bia) dudak; (anat.) kadinin tenasul uzvunda dudak seklinde kisim, dudak.
labium
(i.) (cog. cae) (biyol.), (bot.) kilif, mahfaza.
theca
(i.) (cog. cea) eski Yunan ve Roma’da harem dairesi; (bot.) cicek pistillerinin topu.
gynaeeeum
(i.) (cog. -di.a) mersiye, agit.
epicedium
(i.) (cog. dines) RomaIilarin kusatma harekatinda kullandigi dam gibi siper; askerlerin yanasik nizamda hucum ederken baslari uzerinde tuttuklari kalkanlardan meydana gelen siper.
testudo
(i.) (cog. dos) sac tuvaleti, sac sekli,
hairdo
(i.) (cog. es veya laryn.ges) (anat.) girtlak, hancere, bogaz.
larynx
(i.) (cog. gooses) terzi utusu.
goose
(i.) (cog. grouse) tavuga benzer bir av kusu, orman tavugu, (zool.) Lyrurus. hazel grouse dag tavugu, (zool.) Tetrastes bonasia. sand grouse kaya kusu, (zool.) Pterocles arenarius Pallas’s sand grouse bagirtlak, (zool.) Syrrhaptes paradoxus.
grouse
(i.) (cog. Hasi’dim) gizemci bir Musevi tarikati uyesi.
hasid
(i.) (cog. Iae) (Lat.), (tib.) bir hastaligi izleyen anormal durum.
sequela
(i.) (cog. ides) (Lat.) tas. lapis lazuli lacivert tas; bu tasin rengi.
lapis
(i.) (cog. involucres, involucra) (bot.) Iifafe, burum, bilesik ciceklerin saplari altinda bulunup bir daire teskil eden ufak yapraklar. involucral (s.) boyle ufak yapraklari olan.
involucre ,involucrum
(i.) (cog. ischia) (anat.) verek, kalca kemiginin bir kismi, iskiyum.
ischium
(i.) (cog. -la) bazi bocek ve kabuklu hayvanlarin emme organi.
haustellum
(i.) (cog. lae, las) (anat.), (zool), (bot.) ince levha, lamel. lamellate(d) (s.) safihali, ince levhali, ince tabakali.
lamella
(i.) (cog. li) (biyol.) basit goz; goz seklinde leke. ocellate (s.) basit gozlu; goz seklinde lekeli.
ocellus
(i.) (cog. li) cekirdecik.
nucleolus
(i.) (cog. li, luses) (bot.) tal.
thallus
(i.) (cog. los, loes) hale, agil, isik halkasi; (guz.) (san.) azizlerin basi etrafina konulan hale; seref nuru.
halo
(i.) (cog. mi) (anat.) goz sinirinin beyindeki basi, talamus; (bot.) talam, cicek tablasi.
thalamus
(i.) (cog. mi) dal, dalsi kisim; cikinti.
ramus
(i.) (cog. na) (fels.) varIigindan emin olmadan kabul ettigimiz sey, yalniz akli ile idrak edilen sey; esas, asil, oz. noumenal (s.) hissedilemeyen, ancak farz olunabilen.
noumenon
(i.) (cog. nen) eski bir Alman ve Avusturya Macaristan parasi.
krone
(i.) (cog. ner) Danimarka ve Norvec’te kullanilan gumus para, kuron.
krone
(i.) (cog. nor) Isvec ve Islanda’da para birimi, krona.
krona
(i.) (cog. nuclei) oz, ic; nuve, cekirdek; cevher, esas; (fiz.) cekirdek, atomun merkez kismi; (astr.) kuyrukluyildizin parlak basi; (anat.) omurilik veya beyinde sinir hucreleri yigini.
nucleus
(i.) (cog. oafs, oaves) budala veya ahmak kimse, kaba adam. oafish (s.) sersem.
oaf
(i.) (cog. oases) vaha, col ortasinda sulak ve bitek arazi.
oasis
(i.) (cog. phim) en yuksek melekler sinifindan biri. seraphic(al) (s.) melege ait, melek gibi, cok guzel. seraph’ically (z.) melek gibi.
seraph
(i.) (cog. reguli) yan tasfiye edilmis maden.
regulus
(i.) (cog. s, odea) tiyatro veya konser binasi; eski Yunanistan ve Roma’da muzisyenlerin icinde yaristiklari ufak tiyatro binasi.
odeon , odeum
(i.) (cog. s, ra) serom.
serum
(i.) (cog. serae) mozaikcilikte kullanilan dort kose kucuk mermer veya cam; eski Romalilarin kullandiklari oyun zari.
tessera
(i.) (cog. setae) (biyol.) domuz kilina benzer sert uzanti; ince diken.
seta
(i.) (cog. sheaves) (f.) baglam, demet, deste; (f.) demetlemek.
sheaf
(i.) (cog. shelves) raf; (cogr.) self; denizde siglik; (mad.) kaya tabakasi. on the shelf yedege cekilmis, rafa kaldirilmis. shelf’y (s.) raflarla dolu; siglik.
shelf
(i.) (cog. ta) (biyol.) bolum, septum.
septum
(i.) (cog. testes) anat. erbezi, testis, husye, tasak, haya.
testis
(i.) (cog. tetesde pont) (Fr.), (ask.) koprubasi.
tetedepont
(i.) (cog. ti) (anat.) duz kas.
rectus
(i.) (cog. tia) eski bir Roma parasi.
sestertium
(i.) (cog. tra) (tib.) nekroza ugramis kemik.
sequestrum
(i.) (cog. -tums, -ta) atkuyrugu, kirk kilit, (bot.) Equisetum.
equisetum
(i.) (cog. vae) (zool.) tirtil, kurtcuk, surfe. larval (s.) tirtila ait.
larva
(i.) (cog. -zo.a) (zool.) baska hayvanlar uzerinde yasayan asalak hayvancik.
epizoon
(i.) (cog., Lat. nae, (Ing. nas) bosluk, aralik, bos yer, eksiklik; (biyol.) kemikte bulunan bosluk; (biyol.) bitki ve hayvan dokularindaki hucrelerarasl bosluk
lacuna
(i.) (cog.; tek. lar) Romalilarin himaye mabutlari; lares et penates (Lat.) aile mabutlari; manevi degeri olan esya.
lares
(i.) (cog.bella) (bot.) dudak seklinde bir korol kismi, dudakcik.
labellum
(i.) (cog.sia) spor salonu.
gymnasium