Meaning of
"BİR ŞEY"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
BİR ŞEY
SOMETHING
bir şey
something
bir şey benim de başımdan geçti/bir şeyi ben de yaptım, bilirim
know what it is to be/do something
bir şey birinin lehinde olmak
tell in someone’s favor
bir şey daha var
and another thing
bir şey daha var
one more thing
bir şey değil
Not at all
Bir şey değil
You are welcome
Bir şey değil
You’re welcome
bir şey değil
anytime
bir şey değil!, estağfurullah!
Don’t mention it!
bir şey demek
call out
bir şey demek
utter a word
bir şey demek istemek
be on about something
bir şey demek istemek
drive at something
bir şey denilemez
unobjectionable
bir şey eklemek istiyorum
i want to add something
bir şey fark ettirir mi bilmem ama
fwiw (for what it’s worth)
bir şey hakkında bilgiye sahip olmak
have knowledge of a thing
bir şey hakkında çok az bilgisi olmak
know very little about something
bir şey hakkında ise
as to something
bir şey hakkında mazeret uydurmak
go into one’s song and dance about sth
bir şey hatırlatmak, yabancı gelmemek
ring a bell
bir şey için biçilmiş kaftan, uygun
cut out for sth
bir şey için kalmak
stick around for
bir şey için tam şudur demek
put your finger on something
bir şey için teşekkür eden kimse
thanksgiver
bir şey içinde yüzmek
swim
bir şey içmek
have a drink
bir şey ifade eder mi bilmem ama
fwiw (for what it’s worth)
bir şey olmadan önceki ilk adım
Proactive
bir şey olmanın/yapmanın ne demek olduğunu bilmek
know what it is to be/do something
bir şey olsun diye
in order to do something
bir şey sadece fiyatı ucuz olduğu için alınmaz
thing you don’t want is dear at any price
bir şey sadece fiyatı ucuz olduğu için alınmaz
a thing you don’t want is dear at any price
bir şey sadece fiyatı ucuz olduğu için alınmaz
something you don’t want is dear at any price
bir şey seni mutsuz kılıyorsa en iyisi onu hiç bilmemek gerekir
where ignorance is bliss, ’tis folly to be wise
Bir şey soktu
I’ve been stung
bir şey söylemek istiyorum
i want to say something
bir şey suistimal edilebilir/edildi diye onu kullanmamazlık edemeyiz
wrong use does not preclude proper use
bir şey suistimal edilebilir/edildi diye onu kullanmamazlık edemeyiz
abuse/misuse does not remove use
bir şey tamamlandıktan sonra yapılan eleştirel analiz
autopsy
bir şey üzerinde çalışmaya devam etmek
progress with something
bir şey yaparak başlamak
begin by doing something
bir şey yaparak bitirmek/sonuçlandırmak
end up by doing something
bir şey yaparak bitirmek/sonuçlandırmak
wind up by doing something
bir şey yaparak devam etmek
continue by doing something
bir şey yapmak bana göre değil, fakat ...
far be it from me to do something, but...
bir şey yapmak bana uygun değil, fakat ...
far be it from me to do something, but...
bir şey yapmak benim işim değil, fakat ...
far be it from me to do something, but...
bir şey yapmak benim üstüme vazife değil, fakat …
far be it from me to do something, but...
Bir şey yapmak için hakkını saklı tutmak
To reserve the right to do something
bir şey yapmaya hakkı olmamak
have no business to do sth
bir şey yapmayı çok isteme
the urge to
bir şey yüzünden daha beter durumda olmamak
be none the worse
bir şeyde önemli bir rolü olmak
feature
bir şeyde söz sahibi olmak
have a voice in sth
bir şeydeki (bir şeyi) yok etmek
rid something of
bir şeyden (bayram, özel günü gibi) önce gelmek
eve
bir şeyden ağzı yanmak
get one’s fingers burnt
bir şeyden doya doya/patlayana kadar yemek
pig out on something
bir şeyden emin olma
certitude
bir şeyden haberdar olmak
get wise to sth
bir şeyden hevesini almak
get something out of one’s system
bir şeyden önce olmayan
unprevented
bir şeyden yoksun olmak
be deprived of something
bir şeyden zarar görmeyecek kadar bir mesafede durmak
stand clear
bir şeyden zarar görmeyecek kadar bir mesafede durmak
stand clear of
bir şeyden/bir şey yapmaktan illallah demek/etmek
be tired of something/doing something
bir şeyden/bir şey yapmaktan illallah demek/etmek
get tired of something/doing something
bir şeye (kendi) adını vermiş
self-titled
bir şeye (kendi) adını vermiş
eponym
bir şeye bağlı olmak
inhere
bir şeye cuk diye oturmak
snap into something
bir şeye çok önem vermek
set great store on
bir şeye çok zarar vermek
take a heavy toll
bir şeye çok zarar vermek
take a heavy toll of
bir şeye devam etmek
push ahead on something
bir şeye devam etmek
get on with it
bir şeye devam etmek
go forward with something
bir şeye doğrudan yol açan neden
immediate cause
bir şeye duyulan büyük özlem
hunger for
bir şeye elveda demek
kiss goodbye to something
bir şeye elveda demek
kiss something good-bye
bir şeye elveda demek
say goodbye to something
bir şeye elveda demek
wave goodbye to something
bir şeye eyvallah demek
lap something up
bir şeye güle güle demek
kiss goodbye to something
bir şeye güle güle demek
kiss something goodbye
bir şeye güle güle demek
kiss something good-bye
bir şeye güle güle demek
say goodbye to something
bir şeye güle güle demek
wave goodbye to something
bir şeye hayran olan kişi
wonderer
bir şeye hoşça kal demek
kiss something good-bye
bir şeye kaldığı yerden devam etmek
get on with it
bir şeye karşı aşırı tutkusu veya düşkünlüğü olan kimse
maniac
bir şeye karşı durmak
have one’s heart set against sth
bir şeye karşı hassaslık
sensitivity to
bir şeye karşı tedbir almak
provide against
bir şeye meraklı
interested in a thing
bir şeye özel veya tahsis edilmiş olan
dedike
bir şeye salak gibi inanmak
swallow something hook, line, and sinker
bir şeye son vermek
ring down
bir şeye şap diye bir şey yapıştırmak
slap something on
bir şeye şıp diye oturmak
snap into something
BİR ŞEYE TAKILMIŞ
AFOUL
bir şeye taraf olmak
be party to something
bir şeye uygun olarak hareket etme
acting on
bir şeye yaramayan zafer
hollow victory
bir şeyhçe yönetilen ülke veya devlet
sheikhdom
bir şeyi (birine/bir şeye) şak diye vurmak
slap against (someone or something)
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek/paylaştırmak
split between (two or more people or things)
bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında pay etmek
split between (two or more people or things)
bir şeyi (yasa, teklif, öneri) ne yapıp edip bir kuruldan geçirmek
work something through (something)
bir şeyi açığa çıkarmak
get sth out in the open
bir şeyi açığa kavuşturmak
drive sth home
bir şeyi ağzından kaçırmak
let sth slip out
bir şeyi alıp yürütmek/devam ettirmek
run with something
bir şeyi alttan almak
take something lying down
bir şeyi ancak istediğinde yapmak
as the spirit moves you
bir şeyi ancak istediğinde yapmak
when the spirit moves you
bir şeyi antika gibi gösterme
antiquing
bir şeyi antika gibi gösterme
archaisation
bir şeyi antika gibi gösterme
archaization
bir şeyi başka bir şeye tutturmak için kullanılan nesne
tie
bir şeyi başka bir şeyin içinde çözündürme
illiquation (rare)
bir şeyi başka bir şeyin içinde eritme
illiquation (rare)
bir şeyi belli etmeden (bir yere) koymak
slide into
bir şeyi belli etmek
make something clear
bir şeyi bilmemenin daha iyi olması
blissful ignorance
bir şeyi bir bütünsellik içinde ele almak
keep something in perspective
bir şeyi bir kenara bırakmak
put sth to one side
bir şeyi bir şeyden pat diye çıkarmak
snap something out of something
bir şeyi bir şeyden pat diye çıkarmak
snap somethingout
bir şeyi bir şeye cuk diye oturtmak
snap something in
bir şeyi bir şeye cuk diye oturtmak
snap something into something
bir şeyi bir şeye şıp diye oturtmak
snap something in
bir şeyi bir şeye şıp diye oturtmak
snap something into something
bir şeyi bir şeyin diğer tarafına geçirmek
get past
bir şeyi bir şeyin üstüne küt diye atmak
flop something down
bir şeyi bir şeyin üstüne küt diye atmak
flop something down on something
bir şeyi bir şeyin üstüne küt diye atmak
flop something down onto something
bir şeyi bir şeyin üstüne löp diye atmak
flop something down
bir şeyi bir şeyin üstüne löp diye atmak
flop something down on something
bir şeyi bir şeyin üstüne löp diye atmak
flop something down onto something
bir şeyi bir şeyin üstüne şak diye atmak
flop something down
bir şeyi bir şeyin üstüne şak diye atmak
flop something down on something
bir şeyi bir şeyin üstüne şak diye atmak
flop something down onto something
bir şeyi bir şeyin üstüne şap diye atmak
flop something down
bir şeyi bir şeyin üstüne şap diye atmak
flop something down on something