Meaning of
"DENİZDE"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
DENİZDE
AFLOAT
Denizde bir geminin görüşe girmesi yada bir gemiye yaklaşılması.
FALL IN WITH
denizde can güvenliği
safety of life at sea
Denizde çatışmayı önleme kuralları.
RULES OF THE ROAD
Denizde çatışmayı önleme tüzüğündeki manevra kuralları.
STEERING RULES
Denizde çatışmayı önleme tüzüğüne göre çekilen silyon fenerleri.
STEAMING LIGHT
Denizde çatışmayı önleme tüzüğünün 9. maddesinde belirtilen dar geçitte,orta hattın kendi sancağında seyretme kuralı.
NARROW CHANNEL RULE
denizde daha bir sürü balık var
there are other pebbles on the beach
denizde daha bir sürü balık var
there are plenty more pebbles on the beach
denizde daha bir sürü balık var
there are plenty of (other) pebbles on the beach
Denizde gemi başının sudan çıkıp vurması.Geminin baş vurması.
SLAMMING
Denizde kaptanın gemi adamını cezalandırması.
SEA BATTERY
denizde kendi halinde yüzen şeyler
drift stuff
Denizde kum, onda para
He has money to burn
Denizde seyreden gemilerin değişik yükleme koşullarındaki dengesini gösteren eğri.
CURVE OF STABILITY
Denizde uzak bir yer.Bazen gözlemci ile ufuk arasında bulunan uzaklığın yarısını ifade için kullanılır.
MID MAIN
Denizde yada sığlıklar arasında oluşan akıntı.
STREAM
denizde yüzen veya kıyıya vuran şeyler
flotsam and jetsam
Denizde,gemide yada seferde olacak kayıplara,hasarlara karşı yapılan sigorta.
MARINE INSURANCE
denizdeki buz tabakası, yüzen buz kitlesi
floe
denizdeki deprem dalgası
tsunami
denizdeki kimseyi havadan kurtarma
air sea rescue
Denizden
By sea
DENİZDEN ÇIKARMAK
FISH
Denizden doğru
SEAWARD,FROM
denizden gelecek saldırıları önlemek için yapılan surlar
sea wall
Denizden havaya fırlatılan füze (ask.)
Underwater-to-air missle (UAM)
DENİZDEN KARAYA DOĞRU
ONSHORE
DENİZDEN KARAYA DOĞRU ESEN
ONSHORE
denizden karaya, kıyıya
onshore
denizden parazit yansıma
sea clutter
Denizden sahile doğru yanaşmak.
CLOSE THE LAND
DENİZDEN UZAK OLAN
INLAND