Meaning of
"anlayış"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
anlayış
wit
ANLAYIŞ
INTELLIGENCE
ANLAYIŞ
COGNIZANCE
ANLAYIŞ
UNDERSTANDING
anlayış
understanding
anlayış
penetration
anlayış
percept
anlayış
perception
anlayış
nous
anlayış
perceptive
anlayış
perceptiveness
anlayış
perceptivity
ANLAYIŞ
PERCIPIENCE
anlayış
percipient
anlayış
perspicacity
ANLAYIŞ
MENTALITY
ANLAYIŞ
COMPREHENSION
anlayış
comprehension
anlayış
conception
anlayış
in(sig.)ht
ANLAYIŞ
APPREHENSION
anlayış
apprehension
ANLAYIŞ
HORIZON
anlayış
consciousness
ANLAYIŞ
SAGACITY
anlayış
insight
anlayış
intellection
anlayış
intelligence
ANLAYIŞ
SAVVY
anlayış
sympathy
ANLAYIŞ
DISCERNMENT
anlayış
reason
anlayış
flair
anlayış
prehension
ANLAYIŞ
SENSIBILITY
anlayış
sensibility
ANLAYIŞ GÖSTERME
INDULGENCE
anlayış, anlaşma, anlayışlı understand: anlamak, kavramak
Understanding
anlayışa sahip olmak
have an understanding or comprehension
anlayışın için teşekkür ederim
thank you for your understanding
anlayışın için teşekkürler
thank you for your understanding
anlayışın için teşekkürler
thanks for your understanding
anlayışınız için teşekkür ederim
thank you for your understanding
anlayışınız için teşekkürler
thank you for your understanding
anlayışınız için teşekkürler
thanks for your understanding
anlayışınız ve sabrınız için teşekkür ederim
thanks for your understanding and patience
anlayışınızdan dolayı teşekkür ederim
thank you for your understanding
anlayışınızdan dolayı teşekkür ederim
thanks for your understanding
ANLAYIŞLA
KNOWINGLY
ANLAYIŞLA
INDULGENTLY
anlayışlı
nimble
ANLAYIŞLI
UNDERSTANDING
anlayışlı
understanding
anlayışlı
witted
anlayışlı
penetrating
ANLAYIŞLI
HEARTTHROB
anlayışlı
percipient
anlayışlı
shrewd
ANLAYIŞLI
COMPREHENSIVE
anlayışlı
levelheaded
anlayışlı
apprehensive
anlayışlı
apt
ANLAYIŞLI
GENTLE
ANLAYIŞLI
QUICK-EYED
anlayışlı
quick
ANLAYIŞLI
CONSIDERATE
ANLAYIŞLI
SAGACIOUS
anlayışlı
insightful
anlayışlı
intelligent
anlayışlı
sympathizer
ANLAYIŞLI
DISCERNING
ANLAYIŞLI
RECEPTIVE
anlayışlı
tactful
anlayışlı
clear headed
ANLAYIŞLI
INDULGENT
ANLAYIŞLI
WISE
anlayışlı insan
understanding person
ANLAYIŞLI OLMAK
UNDERSTAND
anlayışlı, kavrayışlı
perspicacious
anlayışlı, mantıklı
clear-headed
anlayışlı, serbest fikirli, hoşgörülü
large-minded
ANLAYIŞLILIK
DECENCY
anlayışlılık
insightfulness
ANLAYIŞSIZ
UNDISCERNING
ANLAYIŞSIZ
UNSYMPATHETIC
ANLAYIŞSIZ
PURBLIND
anlayışsız
purblind
anlayışsız
stupid
anlayışsız
dull
ANLAYIŞSIZ
BLIND
anlayışsız
blind
anlayışsız
insensitive
ANLAYIŞSIZ
BLUNT
ANLAYIŞSIZ
DIM
ANLAYIŞSIZ
INCONSIDERATE
anlayışsız
dim sighted
ANLAYIŞSIZ
INSENSITIVE
anlayışsız insan
inconsiderate person
anlayışsız insan
insensitive person
anlayışsızlaştır
make dull
anlayışsızlık
hebetude
anlayışsızlık
purblind