Meaning of
"endişe"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
endişe
disquiet
ENDİŞE
UNEASINESS
ENDİŞE
WORRY
ENDİŞE
FRET
ENDİŞE
STEW
endişe
thought
ENDİŞE
ANGST
ENDİŞE
DOUBT
ENDİŞE
PERTURBATION
ENDİŞE
CARE
ENDİŞE
ANXIETY
endişe
anxiety
ENDİŞE
CONCERN
ENDİŞE
APPREHENSION
endişe
apprehension
ENDİŞE
QUALM
ENDİŞE
FEAR
ENDİŞE
FEARS
endişe
inquietude
endişe
load
ENDİŞE
SUSPENSE
ENDİŞE
SOLICITUDE
ENDİŞE
DISQUIET
ENDİŞE
DISQUIETUDE
ENDİŞE
DISTURBANCE
ENDİŞE
SCRUPLE
ENDİŞE
AGITATION
ENDİŞE
PREOCCUPATION
ENDİŞE
INQUIETUDE
ENDİŞE ETMEK
BE ANXIOUS
ENDİŞE ETMEK
WORRY
ENDİŞE ETMEK
APPREHEND
ENDİŞE ETMEK
FEAR
endişe etmek (küçük şeyler için)
fret
endişe etmek, telaşlanmak
fear for
endişe histerisi
anxiety hysteria
endişe içinde
worried
Endişe içinde
On tenterhooks
Endişe içinde
In a sweat
endişe içinde olmak
be all keyed up
endişe içinde olmak
be on tenterhooks
Endişe ile
With a concern
endişe ile, istekle
anxiously
ENDİŞE VERİCİ
UNEASY
ENDİŞE VERİCİ
FRAUGHT
ENDİŞE VERİCİ
WORRISOME
ENDİŞE VERİCİ
WORRYING
ENDİŞE VERİCİ
FROWNING
ENDİŞE VERİCİ
THREATENING
ENDİŞE VERİCİ
DISQUIETING
endişe vermek
disturb
endişe, huzursuzluk
anxiousness
endişe, merak
inquietude
endişe, vesvese
apprehensiveness
ENDİŞEDEN BİTKİN
CAREWORN
endişelen
disconcert
endişelendir
made anxious
endişelendir
make anxious
endişelendirici, endişelendirme
Disconcerting
ENDİŞELENDİRMEK
WORRY
ENDİŞELENDİRMEK
FRET
ENDİŞELENDİRMEK
PERTURB
ENDİŞELENDİRMEK
CONCERN
ENDİŞELENDİRMEK
PUT THE WIND UP SMB.
ENDİŞELENDİRMEK
DISQUIET
ENDİŞELENDİRMEK
DISTRESS
ENDİŞELENDİRMEK
DISTURB
ENDİŞELENDİRMEK
PREOCCUPY
ENDİŞELENDİRMEK
KEEP IN SUSPENSE
Endişelenme
Don’t worry
endişelenmek
have on one’s mind
endişelenmek
be anxious
ENDİŞELENMEK
WORRY
ENDİŞELENMEK
FRET
ENDİŞELENMEK
STEW
ENDİŞELENMEK
BE WORRIED
ENDİŞELENMEK
CARE
ENDİŞELENMEK
MIND
ENDİŞELENMEK
FEEL UNEASY ABOUT SMTH.
ENDİŞELENMEK
SWEAT BLOOD
ENDİŞELENMEK
BOTHER ABOUT
ENDİŞELİ
UNEASY
ENDİŞELİ
WORRIED
endişeli
pensive
ENDİŞELİ
DOUBTING
ENDİŞELİ
OBSESSED
ENDİŞELİ
PERTURBED
ENDİŞELİ
ANXIOUS
endişeli
anxious
ENDİŞELİ
CONCERNED
endişeli
On edge
ENDİŞELİ
ON THE DOWNBEAT
ENDİŞELİ
APPREHENSIVE
endişeli
apprehensive
endişeli
pin
ENDİŞELİ
FEARFUL
endişeli
edge
ENDİŞELİ
SUSPENSEFUL
ENDİŞELİ
SOLICITOUS
endişeli
solicitous
ENDİŞELİ
OVERCAST
ENDİŞELİ
DISTRESSED
ENDİŞELİ
ILL AT EASE
ENDİŞELİ
WEIGHTY
ENDİŞELİ
PREOCCUPIED
ENDİŞELİ
WINDY
endişeli, gergin, heyecanlı, sinirli
keyed-up
endişeli, kaygılı, üzgün
worried
endişelilik
doubtfulness
endişelilik
anxiousness
endişelilik
apprehensiveness
ENDİŞESİZ
CALM
ENDİŞESİZ
CAREFREE
ENDİŞESİZ
LIGHT-HEARTED
endişesiz
light
endişesiz
lighthearted
ENDİŞESİZ
UNCONCERNED
endişeyle
anxiously