Meaning of
"YOĞUN"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
YOĞUN
BUSY
YOĞUN
INTENSE
YOĞUN
INTENSIVE
YOĞUN
PEASOUPY
YOĞUN
THICK
YOĞUN
STIFF
YOĞUN
HECTIC
YOĞUN
RICH
YOĞUN
COMPACT
YOĞUN
CONCENTRATED
yoğun
condensate
Yoğun
Condense
YOĞUN
RUSH-HOUR
yoğun
dense
yoğun
intense
yoğun
intensive
yoğun
solid
YOĞUN
TURBID
yoğun
turbid
YOĞUN
GROSS
YOĞUN
CRASH
yoğun
keen
yoğun akı reaktörü
high flux reactor
yoğun bakım
intensive care
yoğun bakım ünitesi
intensive care unit
Yoğun bulutlu ve şekilli olup orta yüksekliklerde bulunur.Karnıbahar görünüşündedir.
CUMULUS
yoğun çekişme
high contention
yoğun dalga boylu bölmeli çoklama
dense wavelength division multiplex (DWDM)
yoğun dalga bölmeli çoğullama
dense wave division multiplexing (DWDM)
Yoğun damar (cam bozukluğu)
Heavy cord
yoğun diplomatik trafik
dense diplomatic traffic
yoğun disk
compact disc
yoğun disk
digital CD
yoğun disk (YD)
Compact Disk (CD)
yoğun disk değiştiricisi
CD changer
yoğun disk okuyucusu
CD player
yoğun disk salt okunur belleği
CD-ROM
yoğun disk sürücüsü
CD driver
yoğun disk tepsisi
CD Tray
yoğun disk yazıcı
CD burner
YOĞUN DUMAN
SMOTHER
yoğun faz
condensed phase
yoğun hesap
number crunching
yoğun iş baskısı
intense work pressure
yoğun iş temposu
intense work pressure
yoğun işsizlik bölgesi
distressed area
Yoğun kabarcık
Heavy seed
yoğun kardan mahsur kalmış
snowbound
yoğun kullanıcı
heavy user
yoğun kullanım (hizmet)
heavy-duty service
yoğun küme
compact set
YOĞUN NÜFUSLU
THICKLY POPULATED
YOĞUN NÜFUSLU
POPULOUS
yoğun nüfuslu, meskun, ahalisi çok. populousness nüfus kalabalığı
Populous
yoğun olarak
densely
yoğun olarak
intensively
yoğun olmayan zaman
off-peak time
yoğun otlatma
intensive grazing
yoğun pratik {yabancı dil eğitiminde sadece öğrenilen dilde eğitim alınması}
immersion
yoğun problem çözme ortamı
intense problem-solving environment
yoğun sayısal fotoğraf makinesi
compact digital camera
yoğun sezon
peak season
Yoğun sıvıda ayırma; Ağır ortamlı ayırma
Heavy medium separation
YOĞUN SİS
PEA SOUP
YOĞUN SİS
PEA-SOUPER
YOĞUN SİS
MISTY THICKNESS
yoğun sis
dense fog
YOĞUN SİS
SOUP
Yoğun sis.
DENSE FOG
yoğun tarım
intensive cultivation
yoğun tavuk barındırma
intensive poultry keeping
yoğun teker
Compact Disk (CD)
yoğun yerleşim
compact layout
Yoğunlaç aralığı
Condenser diaphram (Condenser aperture)
Yoğunlaç; Yoğunlaştırıcı;Yoğuşturucu; Kondensatör
Condenser
Yoğunlama aralığı; Yoğunlaç aralığı
Condenser aperture
yoğunlaş
concentrate
yoğunlaş
concentrate on
yoğunlaş
condense
yoğunlaş
intensify
Yoğunlaş(tır)ım
Densification
Yoğunlaş(tır)ımsüreci
Densification process
yoğunlaşabilir
condensable
yoğunlaşım bölgesi
concentration area
YOĞUNLAŞMA
THICKENING
YOĞUNLAŞMA
CONCENTRATION
YOĞUNLAŞMA
CONDENSATION
yoğunlaşma
condensation
yoğunlaşma basıncı
condensation pressure
yoğunlaşma bulutu
condensation cloud
yoğunlaşma çekirdeği
condensation nucleus
Yoğunlaşma ısısı
Heat of condensation
yoğunlaşma katsayısı
condensation coefficient
yoğunlaşma noktası
condensation point
yoğunlaşma reaksiyonu
condensation reaction
yoğunlaşma seviyesi
condensation level
yoğunlaşma sıcaklığı
heat of condensation
YOĞUNLAŞMAK
INTENSIFY
YOĞUNLAŞMAK
THICKEN
yoğunlaşmak
thicken
YOĞUNLAŞMAK
ZERO IN ON
YOĞUNLAŞMAK
ZOOM
YOĞUNLAŞMAK
CONCENTRATE
YOĞUNLAŞMAK
CONDENSE
yoğunlaşmak
condense (v)
YOĞUNLAŞMAK
CENTER
YOĞUNLAŞMAK
CENTRE
YOĞUNLAŞMAK (YAĞIŞ)
PRECIPITATE
YOĞUNLAŞMIŞ BUHAR
PRECIPITATE
yoğunlaşmış su
condensed water
yoğunlaşmış veri
packed data
yoğunlaştır
step up
yoğunlaştır
condense
yoğunlaştır
make dense
yoğunlaştırıcı
concentrator
Yoğunlaştırıcı
Condenser
Yoğunlaştırıcı,kondenser.
CONDENCER
Yoğunlaştırıcı; Kıvamlayıcı
Thickener
yoğunlaştırılabilir
condensable
yoğunlaştırılamaz
incondensable
yoğunlaştırılmış dalga boyu bölmeli çoklama
dense wavelenght division multiplex (DWDM)
Yoğunlaştırılmış veya suyu alınmış süt, tatlandırılmamış
Condensed or evaporated milk, unsweetened
Yoğunlaştırılmış veya suyu alınmış süt, tatlandırılmış
Condensed or evaporated milk, sweetened
yoğunlaştırılmış yem
condensed feed
Yoğunlaştırılmışkrom oksit
Densified chromic oxide
YOĞUNLAŞTIRMA
INTENSIFICATION
YOĞUNLAŞTIRMA
THICKENING
YOĞUNLAŞTIRMA
CONDENSATION
yoğunlaştırma
condensation
yoğunlaştırma yordamı
condensing routine
yoğunlaştırma ekranı
intensifying screen
yoğunlaştırma pompası
condensation pump
YOĞUNLAŞTIRMAK
INTENSIFY
YOĞUNLAŞTIRMAK
THICKEN
YOĞUNLAŞTIRMAK
COMPACT
YOĞUNLAŞTIRMAK
CONCENTRATE
yoğunlaştırmak
condense
yoğunlaştırmak
condense (v)
yoğunlaştırmak (bellek)
pack, to
Yoğunlayıcı mercek
Condenser lens
Yoğunlayıcı prizma(optik mik.)
Condenser prism
Yoğunluğu artırılmış ahşap (blok, levha, şerit veya profil halinde)
Densified wood, in blocks, plates, strips or profile shapes
yoğunluğu az
low density
Yoğunluğu düşük (cam)
Light crown
Yoğunluğu düşük (cam)
Light flint (Light crown)
yoğunluğunu azaltmak, seyreltmek
rarefy
yoğunluğunu değiştir
change intensity
YOĞUNLUK
INTENSENESS
YOĞUNLUK
INTENSION
YOĞUNLUK
INTENSITY