Meaning of
"GÜÇLÜ"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
GÜÇLÜ
IRON
güçlü
able
güçlü
able bodied
GÜÇLÜ
FULL-BLOODED
GÜÇLÜ
STOUT
GÜÇLÜ
HEROIC
güçlü
puissant
GÜÇLÜ
HIGH-PRESSURE
GÜÇLÜ
ROBUST
güçlü
strong
GÜÇLÜ
STURDY
GÜÇLÜ
MIGHTY
GÜÇLÜ
PITHY
güçlü
mighty
GÜÇLÜ
VIGOROUS
GÜÇLÜ
VIRILE
güçlü
husky
güçlü
intense
güçlü
intensely
GÜÇLÜ
VOLUMINOUS
GÜÇLÜ
BOUNCING
GÜÇLÜ
POTENT
güçlü
brawny
güçlü
powerful
GÜÇLÜ
ENERGETIC
GÜÇLÜ
SPIRITED
GÜÇLÜ
PREPOTENT
güçlü
keen
güçlü
forceful
GÜÇLÜ
STALWART
güçlü adam
he man
güçlü adam
he-man
güçlü akım, şiddetli akım
heavy current
güçlü ama aptal
be all brawn and no brains
güçlü ama aptal
all brawn and no brain
güçlü ama aptal olmak
be all brawn and no brains
güçlü arkakapı saldırısı
robust backdoor attack
güçlü bir devletin koruması altındaki küçük devlet
protectorate
güçlü bir duygunun ortaya çıktığı an
a fainting fit
güçlü bir ekonomi tüm işletmeleri ve kişileri kalkındırır
a rising tide lifts all boats
güçlü bir imaj verecek şekilde giyinme
power dressing
Güçlü çekirdeksel etkileşimler (fiz.)
Strong nuclear interactions
güçlü duygusal tepkilere neden olan konu
gut issue
Güçlü fren; güç freni
Power brake
güçlü hafıza
retentive memory
güçlü koloni
strong colony
GÜÇLÜ KUVVETLİ
HARDY
GÜÇLÜ KUVVETLİ
ABLE-BODIED
GÜÇLÜ KUVVETLİ
BURLY
Güçlü motor takılmış yarış otomobili
funny car
GÜÇLÜ OLARAK
STRONG
güçlü patlayıcı
disruptive explosive
güçlü patlayıcı
high explosive
güçlü patlayıcı
powerful explosive
güçlü sevgi duyguları
heartstrings
güçlü sürüsü
strong swarm
Güçlü şebeke sistemi
powerful networking
güçlü tepki (siyasal/toplumsal bir gelişmeye karşı)
backlash
Güçlü torna
Power lathe
güçlü tut
sustain
güçlü ve keskin tat veya kokuya sahip olma
raciness
güçlü ve sağlıklı, kanlı canlı
hale and hearty
güçlü ve şiddetli dalga
roust
güçlü yakınsaklık
strong convergence
güçlü yanlar, zayıf yanlar
strengths, weaknesses
güçlü yapay zekâ
strong AI
güçlü Yapay Zekâ mühendislik stratejisi
robust AI engineering strategy
güçlü yazılmış dil
strongly typed language
Güçlü yönelteç; Havalıdireksiyon kullanımı
Power steering
güçlü yönler
strengths (SWOT içinde)
Güçlü Yönler, Zayıf Yönler, Fırsatlar ve Tehditler Analizi
Strength Weakness Opportunities and Threats (SWOT) Analysis
güçlü, dinç, enerjik
vigorous
güçlü, etkili
influential
güçlü, hızlı, kuvvetli
high-powered
Güçlü, Kuvvetli
stronk (Doğru yazılışı: strong)
güçlü, kuvvetli, iri yarı
beefy
güçlü, nüfuzlu
prepotent
güçlü, şiddetli, etkili
drastic
güçlü, yetenekli, muktedir, kadir, elinden gelir, istidatlı, kabiliyetli, becerikli
able
güçlü, yürekli, gözü pek
red-blooded
GÜÇLÜK
HARDSHIP
GÜÇLÜK
HASSLE
güçlük
tieup
güçlük
complex
GÜÇLÜK
COMPLEXITY
GÜÇLÜK
COMPLICACY
güçlük
inconvenience
GÜÇLÜK
RUB
GÜÇLÜK
ARDUOUSNESS
GÜÇLÜK
OPPRESSION
güçlük
oppression
GÜÇLÜK
ADVERSITY
güçlük
adversity
güçlük
tough
güçlük
asperity
GÜÇLÜK
HURDLE
güçlük
morass
GÜÇLÜK
DIFFICULTY
güçlük
difficulty
güçlük ve eksiklere çare bulan kimse
expediter
güçlük zorluk, müşkülât- güç şey, engel, mânia- nazlanma
Difficulties
güçlük, sıkıntı, şanssızlık
adversity
güçlük, tehlike, tuzak
pitfall
güçlük, zorluk, karmaşıklık
complexity
güçlükle
hard
Güçlükle
With difficulty
güçlükle
scarcely
güçlükle geçinmek
eke out a living
GÜÇLÜKLE İLERLEME
SCRAMBLE
GÜÇLÜKLE İLERLEMEK
PLOUGH THROUGH
GÜÇLÜKLE İLERLEMEK
PLOW THROUGH
GÜÇLÜKLE İLERLEMEK
SCRAMBLE
güçlükle nefes alan kimse
breather
güçlüklere cesaretle karşı koymak
take the bull by the horns
güçlüklerin üstesinden gelmek
get over the difficulties
güçlüklerle dolu taraf
seamy side
Güçlüklerle karşılaşmak
Encounter difficulties
GÜÇLÜLÜK
PITHINESS
güçlülük
powerfulness
GÜÇLÜLÜK
PREPOTENCY
güçlülük
forcefulness
güçlülük, nüfuzluluk
prepotence
güçlülük, yoğunluk
intensity