Meaning of
"ölü"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
ÖLÜ
THE DEAD
ÖLÜ
EXANIMATE
ÖLÜ
STIFF
ölü
still
ölü
stillborn
ölü
dead
ÖLÜ
Dead
ÖLÜ
CARCASS
ÖLÜ
DECEASED
ölü
inanimate
ÖLÜ
LIFELESS
ÖLÜ
CASUALTY
ÖLÜ
DEFUNCT
ölü
lifeless
ÖLÜ
CORPSE
ölü
breathless
ÖLÜ
INANIMATE
Ölü açı
Dead angle
Ölü açımı; Otopsi (tıp)
Autopsy
ölü baş kelebeği
death’s-head hawk moth
ölü başkan
dead president
ölü bedene karşı gösterilen cinsel istek
necrofetishism
ölü boşluk
dead space
ölü bölge
dead band
ölü bölge
dead zone
Ölü Bölge
Dead-Zone
ölü bölge birimi
dead zone unit
ölü bölgeli denetim
neutral zone control
ölü değişken
dead variable
Ölü deniz.
SEA GAIT
ÖLÜ DERİ
SLOUGH
ölü dil
dead language
ölü doğa, natürmort
still life
ölü doğan
stillborn
ÖLÜ DOĞMUŞ
STILLBORN
ölü doğmuş
stillborn
ölü doğmuş çocuk
stillbirth
ÖLÜ DOĞUM
STILLBIRTH
ölü doğum
stillbirth
ölü doğum
dead birth
Ölü doku (tıp)
Infarct
Ölü doku oluşumu (tıp)
Infarction
ölü fiyatına, sudan ucuz
as cheap as dirt
ölü gibi
cadaverous
ölü gibi
dead and alive
ÖLÜ GİBİ BİR HALDE
DEADLY
ölü gibi olma
effeteness
ÖLÜ GİBİ SOLGUN
GHASTLY
ölü gibi, ölüm gibi
deathlike
Ölü hacim.
CLEARANCE SPACE
ölü hat
dead line
Ölü hat, akımsız hat
Dead line
ölü hesap
dead account
ölü ile ilgili yazı
necrology
ÖLÜ KALDIRICI
UNDERTAKER
Ölü katman (yarı iletken)
Dead layer
Ölü kavurma, tam kavurma
Dead roasting
ölü kemiklerinin korunduğu yer
ossuary
ÖLÜ KEMİKLERİNİN KOYULDUĞU YER
OSSUARY
Ölü köşe
Dead corner
ölü kuşak
dead band
ölü kuşak
dead band
ölü kuşak
dead zone, dead band
ÖLÜ KÜLLERİNİN SAKLANDIĞI KAP
URN
Ölü merkez
Dead centre
ölü nokta
dead centre
ölü nokta
dead point
ölü nokta
dead spot
Ölü nokta klapesi
Neutral position valve
Ölü nokta valfi
Neutral position valve
ölü numarası yapmak
play dead
ölü numarası yapmak
play possum
ölü oda
dead room
ölü para
dead money
Ölü renkler, sönük renkler
Dead colours
Ölü ruhlar
Killed spirits
ölü sayısı
death toll
ölü sermaye
dormant capital
ölü sermaye
dead capital
ölü sermaye, atıl sermaye
unproductive capital
ölü sertliği
cadaveric rigidity
ölü sertliği
rigor mortis
ölü sezon
off season
ölü sezon, ölü mevsim
dead season
ölü soğukluğu
algor mortis
ölü süre
dead time
Ölü süre (almaç)
Deadtime
Ölü süre, ölü zaman
Dead time
ölü tel
dead wire
ölü uzay
dead space
ÖLÜ YAKILAN ODUN YIĞINI
FUNERAL PYRE
ÖLÜ YAKILAN ODUN YIĞINI
PYRE
ÖLÜ YAKMA
CREMATION
ölü yakma
cremation
Ölü yakma fırınları
Cremators
ÖLÜ YAKMA YERİ
CREMATORIUM
ÖLÜ YAKMAK
CREMATE
ölü yakmak için toplanan odun yığını
pyre
Ölü yolluk (döküm)
Dead riser
ölü yük
dead load
Ölü yük, hareketsiz yük
Dead load
ölü yük, zati yük
own weight
ÖLÜ ZAMAN
DEAD
Ölü zaman
Dead time
ölü, ölmüş
defunct
Ölüden yamama
Allograft
Ölükafa, yolluk kalıntısı (döküm)
Deadhead
ölüler
the dead
ölüler diyarı
underworld
ölüler diyarının ilâhı
Pluto
ölüler için yazılan müzik
requiem
ÖLÜLERİN RUHU İÇİN DUA
REQUIEM
ölülerin ruhu için dua
requiem
ölülerin yakıldığı fırın
cinerator
ölülerin yakıldığı yer
crematorium
ölülerin yakıldığı yer, krematoryum
crematorium
ölülerin yıkandığı bina
funeral home
ölülük
defunctness
ÖLÜM
PASSING
ÖLÜM
PASSING AWAY
ölüm
dissolution
ÖLÜM
THE GREAT DIVIDE
ÖLÜM
THE GRIM REAPER
ölüm
curtain
ÖLÜM
THE REAPER
ÖLÜM
REST
ÖLÜM
LAST
ÖLÜM
DOOM
ÖLÜM
LATTER END
ÖLÜM
EXIT
ölüm
exitus
ÖLÜM
CAPITAL
ÖLÜM
OBITUARY
ÖLÜM
DEADLY
ölüm
death
ölüm
decease
ÖLÜM
BITTER END
ÖLÜM
DYING
ölüm
dying
Ölüm
Biolysis
ÖLÜM
DEMISE
ölüm
demise
ÖLÜM
QUIETUS
ÖLÜM
SLEEP
ölüm
fatality
ölüm
fate
ÖLÜM
DEPARTURE
ölüm
human death
ÖLÜM
LONGED-FOR REST
ÖLÜM
MORTAL