Meaning of
"ARTIK"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
Artık
No longer
Artık
No longer, surplus
ARTIK
NO MORE
ARTIK
RESIDUAL
ARTIK
RESIDUE
artık
residual
artık
residue
ARTIK
REST
artık
Ever after
artık
excess
ARTIK
SHODDY
ARTIK
LEFT
ARTIK
DREG
artık
leftover
ARTIK
DREGS
Artık
Any longer
artık
anymore
artık
garbage
ARTIK
DROSS
ARTIK
FAG-END
ARTIK
HOG-WASH
ARTIK
EFFLUENT
artık
surplus
artık
trash
ARTIK
DISCARD
artık
At that
artık
over
artık
trim
artık
waste
artık
tag
artık
scrap
ARTIK
SCRAPS
artık
redundant
artık
spilth
ARTIK
REFUSE
ARTIK
SPOILS
ARTIK
REMAINDER
ARTIK
REMNANT
artık anlama
remnant understanding
artık belirtilmiş
overdetermined
artık beni nerede bulacağını biliyorsun
now you know where to find me
artık bilgi
redundant information
Artık bu kadarı da fazla
That takes the biscuit
Artık bu kadarı fazla
The last straw
Artık çok geç
It is too late anymore
Artık çözeltiler
Residual Solvents
ARTIK DEĞİL
NO
artık değil
not any more
artık değişken
surplus variable
Artık direnç.Su içinde ilerleyen bir geminin toplam direncinden geminin sürtünme direncinin çıkarılmasıyla elde edilen kısım.Bu direnç bileşeninin içinde geminin form direnci,dalga direnci,girdap direnci vb. kısımlar bulunur.
RESIDUAL RESISTANCE
artık element
impurity element
artık eskisi gibi etki uyandırmayan bir sanat eseri (sık sık/fazlasıyla icra edildiği için)
war-horse
artık eskisi kadar etki uyandırmayan sanat eseri
war-horse
artık evli değil
she’s not married anymore
artık genlik modülasyonu
residual amplitude modulation (AM)
artık gerçekleri anlama
disillusionment
Artık gerilim
Residual voltage
artık gerilme
residual stress
artık gidebilir miyim?
can i go now?
artık gözyaşı yok
no more tear
artık gözyaşı yok
no more tears
artık gün
intercalary day
artık hata
inherited error
artık hata oranı
residual error ratio
artık ısı
waste heat
ARTIK İPLERLE ÖRÜLMÜŞ
SHODDY
artık kalan mıknatıs akı yoğunluğu
retentivity
artık kısıt
redundant constraint
artık kod
redundant code
ARTIK KULLANILMAYAN
ARCHAIC
ARTIK KULLANILMAYAN DEYİM
SHIBBOLETH
ARTIK KULLANILMAYAN DEYİM
ARCHAISM
ARTIK KUMAŞLARDAN YAPILMIŞ
SHODDY
artık mıknatıslanım
coercivity
Artık mıknatıslanım
Remanent magnetization
artık mıknatıslanım giderici kuvvet
coercive force
artık mıknatıslanım ölçer
coercimeter
Artık mıknatıslanım; Remanans
Remanent induction
artık mıknatıslanma
remanence
Artık mıknatıslık
Residual magnetism
Artık mıknatıslık
Remanence
artık mıknatıslık, artık mıknatıslanım
remanence
artık ne bildiğimi ben de bilmiyorum
i don’t know what i know anymore
artık ne bildiğimi ben de bilmiyorum
I don’t know what I know anymore
artık neyin gerçek olduğunu bilmiyorum
i don’t know what’s real anymore
artık olmayan yıl
common year
Artık öge; kalıcı öge
Residual element
Artık Risk
Residual Risk
artık sadece (bir şey) yapmak/yapabilmek
can but
artık sahibinin işine yaramayan bir şey
white elephant
artık saniye
leap second
artık satır
orphan line
artık satır, sayfanın sonunda tek başına kalan satır
orphan line
artık senden emir almayacağım
i’m not taking orders from you anymore
artık seni hiç göremez oldum
I never see you anymore
artık seninle görüşmek istemiyorum
i don’t want to see you anymore
artık sır olmaktan çıkmış olmak
be abroad
artık su
effluent waste water
artık su
surplus water
artık şey
fag end
artık tehlikede değil
out of the wood
Artık tehlikede değil
Out of the wood(s)
artık tehlikede değil
out of the woods
artık top sende
the ball’s in your court now
Artık ucaylanım
Remanent polarization (PR)
artık var olmamak
be no more
artık var olmayan
now-defunct
artık var olmayan (şirket)
obsolete
Artık yağ, atık yağ
Residual oil
Artık yağlar
Waste oils
Artık yakıtlar
RESIDUAL FUELS
artık yan bant
vestigial sideband (VSB)
artık yanbant kiplenimi
vestigial sideband (VSB) modulation
ARTIK YEMEK
LEFTOVER
artık yemek
leftovers
artık yıl
leap year
Artık yıl
Leap-year
artık yıl
bis (bissextile)
artık yıl
bissextile
artık yıl
bissextile year
artık yıl
intercalary year
artık yıla ait gün
bissextile day
Artık zamanı
It’s high time
Artık, artakalan
Leftover
artık, daha fazla
any longer
artık, kalıntı, döküntü
oddment
artık, yetim
orphan
Artık; Kalan
Remanent
ARTIKLAR
LEAVINGS
ARTIKLAR
ODDMENTS
ARTIKLAR
REMAINS
artıklar, çöpler
leavings
ARTIKLARDAN OLUŞAN
SCRAPPY
artıkları toplama
garbage collection
artıkların yok edilmesi
waste disposal
artıklı kod
redundant code
artıklık
redundancy
artıklık arıtımı
redundancy reduction
artıklık denetimi
redundancy check
artıklık derecesi, üstünlük derecesi
comparative degree
artıksız
nonredundant
artıksız
non-redundant
ARTIKYIL
BISSEXTILE
ARTIKYIL İLE İLGİLİ
BISSEXTILE