Meaning of
"FARKLI"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
farklı
disparate
farklı
dissimilar
farklı
distinct
FARKLI
SEVERAL
FARKLI
UNLIKE
farklı
unlike
FARKLI
ANOTHER
farklı
hetero
FARKLI
VARIANT
FARKLI
VARIED
farklı
variant
farklı
various
FARKLI
OTHERWISE
FARKLI
DIFFERENT
FARKLI
DISCRETE
FARKLI
DISPARATE
FARKLI
A FAR CRY
FARKLI
A FAR CRY FROM
FARKLI
DISSIMILAR
FARKLI
DISTINCT
FARKLI
DIVERGENT
FARKLI
DIVERSE
FARKLI
DIVIDED
farklı
different
farklı
differential
FARKLI
INCOMPATIBLE
farklı
discrepant
farklı
discrete
FARKLI
ALIEN
farklı ayrı
distinct
Farklı bırakım (yüzeykaplama)
Heteroepitaxy
FARKLI BİÇİMDE
DISTINCTLY
farklı biçimli, çok şekilli
variform
farklı bilgisayarlar ağı
heterogeneous computer network
farklı bir duruma getir
bring into a different state
farklı bir duruma getir
brought into a different state
farklı bir şekilde
As distinct from
farklı bir şekilde çizen kimse
redrawer
farklı bir şekilde karalayan kimse
redrawer
farklı cinsiyetle sanal kimlik
transvirtual
farklı çözümleme
alternative analysis
farklı deri rengine sahip ırkla çiftleştirmek
miscegenate
FARKLI DÜŞÜNMEK
DISSENT
farklı eşlerle seks yapmak
swing
farklı etnik kökenlere sahip kadın
mestiza
farklı etnik kökenlere sahip kadın
métisse
farklı etnik kökenlere sahip kimse
mestee
farklı fiyat uygulaması
price discrimination
farklı gibi görünen ama aslında birbirine çok yakın iki şey olmak
be two sides of the same coin
FARKLI GÖRÜŞTE OLMAK
DISACCORD
farklı göster
show as
farklı göster
dress up
farklı hedeflere bomba bırakabilen ama tek bir füzeyle taşınabilen silah sistemi
multiple independently targetable reentry vehicle
farklı ideolojilere sahip ülkeler arasında iletişimi ve mal alışverişini engelleyen durum
iron curtain
Farklı işlem
Discrimination
farklı kaynaklardan çıkan ve kimyasal olarak birle
recombinant DNA
Farklı kültürler
Different cultures
farklı küresel konumlandırma sistemi
differential global positioning system
farklı küresel seyrüsefer uydu sistemi
differential global navigation satellite system
farklı malzemeleri bir araya getirip yeni bir şey ortaya çıkaran kimse
bricoleur
farklı mevsimlerde yola çıkıp gelmek
split season
Farklı mobilite yönetim stratejileri
different mobility management strategies
FARKLI MUAMELE ETMEK
DISCRIMINATE
farklı ol
differ
FARKLI OLAN
DIFFERENTIAL
Farklı olarak
With the difference of
farklı olarak
distinctly
FARKLI OLARAK
UNLIKE
farklı olarak
variously
FARKLI OLARAK
AS DISTINCT FROM
FARKLI OLARAK
DIFFERENTLY
FARKLI OLARAK
IN CONTRADISTINCTION TO
FARKLI OLMAK
BE DIFFERENT
FARKLI OLMAK
VARY
FARKLI OLMAK
DIFFER
FARKLI OLMAK
DIVERGE
farklı olmak
differentiate
farklı olmak
disagree
farklı olmak, başka olmak, benzememek
differ from
FARKLI OLMASINI SAĞLAMAK
CHARACTERIZE
Farklı örütlü; farklıkristalli
Allomorphous
farklı özelliklere sahip (benzer) nesnelerin bir araya gelip, birbirlerini etkiledikleri ortam
melting pot
Farklı Para Birimine Çevirme
Currency Translation
farklı sağlayıcıların (üreticilerin) ağlarının bağlanırlığı
multivendor connectivity
farklı sağlayıcıların (üreticilerin) ağlarının birlikte çalışabilirliği
multivendor interoperability
farklı sebebler
various causes
farklı sistem veya sınıfa mensup olup biri ile benzer pozisyona sahip olan kimse
opposite number
farklı soydan gelen
heterogenetic
farklı şekilde betimleme
redescription
farklı şekilde derleme
recompilement
farklı şekilde izah etme
redescription
farklı şekilde nitelendirme
redescription
farklı şekilde tanımlama
redefinition
farklı şekilde tanımlama
redescription
farklı şey/kimse
odd man out
farklı tarifeler
preferential tariff
Farklı Temettü Oranına Sahip Adi Hisse Senetleri
Two- Class Ordinary Shares
Farklı toprak/arazi kullanma tipleri
different land use types
farklı tuz oranlarına sahip denizler arasındaki sınır
halocline
farklı türdeki pek çok malı satan büyük mağaza
department store
farklı yapı
heterostructure
farklı yapma
dissimilation
Farklı zamanda oluşan
Epigenetic
farklı, muhtelif, ayrı, çeşitli, birkaç
Various
farklı/çeşitli bireylerden oluşan insan topluluğu/grubu
composition of people
Farklı; Benzemez
Unlike
farklılaş
become different
farklılaş
become dissimilar
farklılaş
become distinct
Farklılaşma, çeşitlilik, farklılık
Diversification
farklılaşmak
differentiate
farklılaşmış vatandaşlık
differentiated citizenship
farklılaştır
make dissimilar
Farklılaştırılmış
Differentiated
farklılaştırılmış ağ
differentiating network
farklılaştırılmış hizmetler
differantial service
Farklılaştırma
Diversification
FARKLILAŞTIRMA
DIFFERENTIATION
FARKLILAŞTIRMAK
DIFFERENTIATE
FARKLILAŞTIRMAK
DIVERSIFY
farklılık
disparateness
farklılık
dissimilar
farklılık
divergence
farklılık
diverseness
farklılık
diversity
FARKLILIK
EXCURSION
FARKLILIK
VARIETY
farklılık
variety
farklılık
inequality
FARKLILIK
DISCREPANCY
FARKLILIK
DISPARITY
FARKLILIK
DISSIMILARITY
FARKLILIK
DIVERSITY
farklılık
difference
Farklılık
Differential
FARKLILIK
INEQUALITY
farklılık
discrepancy
farklılık ayrılık
discrepancy
farklılık göster
differ from
Farklılık göstermek
Vary, differ from
farklılık politikaları
politics of difference
farklılık, benzemezlik
dissimilarity
farklılık, değişim, farklı olma, fark
diversity
Farklılık, eşitsizlik
Disparity
Farklılıklar
Divergences, differences