Meaning of
"en"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
EN
ALL-TIME
EN
THE VERY
EN
BEST
EN
DIAMETER
EN
MOST
en
most, width
EN
BREADTH
EN
WIDTH
en
wide
en
width
en ağır
heaviest
en ağır
top heavy
en ağır
gravest
en ağır kısım (saldırı/azarlama/baskı vb’nin)
brunt
en akıllı
wisest
en alçak kullanılabilir frekans
lowest useful frequency
en alt
bottom
en alt sevieyede çalışma
quantum-limited operation
en alt seviyedeki insan güruhu
tag and rag
en alt sınıf
lowest class
en alt sınır
lowest limit
EN ALT, DİP
Bottom
en alt/düşük değer
lowest value
EN ALTTAKİ
UNDERMOST
EN ALTTAKİ
NETHERMOST
en anlamlı bit
most significant bit
en arka
backmost
EN ARKADAKİ
HINDERMOST
EN ARKADAKİ
HINDMOST
en arkadaki
hindermost
en arkadaki
hindmost
EN ARKADAKİ
REARMOST
En aşağı
At the very least
en aşağı
lowermost
en aşağı
bottommost
en aşağı düzey
rock-bottom
en aşağı düzeye in
bottom out
en aşağı fiyat
the lowest price
en aşağı halk tabakası, ayak takımı
riffraff
en aşağı nokta
rock bottom
en aşağı nokta
rock-bottom
en aşağı nokta
nadir
en avantajlı
most advantageous
en az
least
en az
merest
EN AZ
MINIMAL
EN AZ
MINIMUM
en az
minimal
en az
minimum
en az
fewest
En az
At least
en az
At the very least
en az ağırlıklı bit
least significant bit
en az bir yıllık garanti
minimum warranty of one year
en az çaba yasası
least effort
En az çalışma ömrü
Minimum service life
EN AZ DERECE
LEAST
en az direnç yolu
path of least resistance
en az enerji ilkesi
least energy principle
en az erişim süreli kodlama
minimum access coding
en az erişim süreli programlama
minimum access programming
en az erişim süreli yordam
minimum access routine
en az eylem
least action
en az gecikme
minimal latency
en az geciktirme kodlaması
minimum delay coding
En az gelişmiş bölge
Less favoured region
en az gelişmiş ülke
least developed country
en az gürültüde sınırlı çalışma
quantum-noise-limited operation
en az masraflı yol
least-cost path
en az miktar
wink
en az miktar
least
en az on yaşındaki çocuklardan oluşan erkek izci grubu
lion
en az satır yüksekliği
minimum row height
en az üç direkli yelkenli gemi
barque
en az yetmiş beş yıl
seventy-five years at least
En az zıtlıklıodaklama
Minimum contrast focusing
En az, en aşağı
Minimal
En az, en aşağı
At the least
en az, en küçük
minimal
en az, hiç olmazsa
leastways
En az; en küçük,asgari, minimum
Minimum
en aza indirge
minimize
en azından
at least
en azından benimle konuşabilirsin
you can at least talk to me
en azından bir işim var
at least I have a job
en azından, hiç yoksa
no fewer than
En basit deyimiyle
To say the least of it
en baş, başlangıç noktası
square one
en başarılı dönemi (bir kimsenin)
prime
en başta
first and foremost
EN BAŞTA GELEN
PRIMARY
en başta gelen, başlıca, egemen, en üstte, en yukarda
uppermost
en başta gelen, en önemli olan, en başta ele alınması gereken
foremost
En başta olan ambar.
FORE HOLD
EN BAŞTAKİ
UPPERMOST
en baştaki, en ileri
headmost
en baştan başlatma, elle başlatma
cold start
en baştan kurma
scratch install
en belirgin hak
most distinct right
en biçimli
trimmest
en bilinen örnek pasaj
locus classicus
en boş
emptiest
en boy oranı
aspect ratio
EN BÜYÜK
MAXIMAL
en büyük
maximum
en büyük
biggest
en büyük
supreme
en büyük
greatest
en büyük (yaşça)
eldest
En büyük boy
King size
en büyük boy
kingsize
en büyük boy
maximum size
en büyük çocuk olma
primogeniture
EN BÜYÜK ÇOCUK OLMA
PRIMOGENITURE
en büyük değer
maximal value
en büyük değer
maximum value
en büyük destek
mainstay
en büyük elongasyon
greatest elongation
en büyük F-oranı
maximum F-ratio
en büyük gelişimin yaşandığı zaman dilimi
max
en büyük gerilim
maximum voltage
en büyük hızda işlemlerin sıraya konma süresi (bilgisayar)
maximum fast spooling time
en büyük icat
the greatest invention
en büyük iyilik
the ultimate good
En büyük kabarma (med).
FULL AND CHANGE
En büyük kısım
The most part
en büyük olabilirlik alıcısı
maximum likelihood receiver
en büyük olabilirlik kestirimi
maximum likelihood estimation
en büyük ortak bölen
greatest common divisor
En büyük ortak çarpan
Highest common factor
en büyük ortak faktör ya da etken,
greatest common factor
en büyük ortak ölçüm
greatest common measure
en büyük ortakbölen
greatest common divisor
en büyük ortakçarpan
greatest common factor
en büyük siyasi iktidara sahip
sovereign
en büyük siyasi iktidara sahip
sovereign
en büyük şehir
the biggest city
en büyük tapınak
pantheon
EN BÜYÜK TAPINAK (ROMA)
PANTHEON
en büyük taşkın
maximum flood
en büyük taşkın akışı
maximum flood discharge
en büyük tecrübe
supreme test
EN BÜYÜK YARDIMCI
HANDMAID
en büyük yardımcı
handmaid
en büyük yük
peak load
en büyük yükseklik
highest elevation
en büyük yüzölçümü
the largest acreage
en büyük, azami
maximum
en büyük, en çok
maximum
En büyük; En çok; En yüksek
Maximum