Meaning of
"fındık"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
fındık
pecan
fındık
hazelnut
FINDIK
FILBERT
fındık
filbert
Fındık
Filbert, hazlenut
fındık
cobnut
Fındık - fıstık ezmeleri
Nut pastes
fındık ağacı
hazel
fındık ağacı
hazelwood
fındık ceviz vida
nut
Fındık ezmesi (krema halinde, pişirilerek yapılanlar)
Nut paste (in creamy forms, being cooked)
Fındık ezmesi (pişirilerek yapılanlar hariç)
Nut paste (excl. being cooked)
fındık faresi
hazel mouse
fındık faresi
dormouse
fındık fıstığa sadece maymunlar gelir/çalışır
if you pay peanuts you get monkeys
Fındık kavurucular
Nut roasters
Fındık kıracakları
Nutcrackers
Fındık kömürleri (yakıt)
Nuts (fuel)
Fındık kömürü
Nut-coal (Nuts)
Fındık kömürü
Nuts
FINDIK RENGİ
NUTBROWN
Fındık unu ve granülleri
Nut flour and granules
Fındık yağı ve fraksiyonları (rafine edilmiş fakat kimyasal olarak değiştirilmemiş)
Hazelnut oil and their fractions (refined but not chemically modified)
Fındık yağı, ham (kimyasal olarak değiştirilenler hariç)
Nut oil, crude (excluding chemically modified oils)
fındık(ağacı)
hazel
FINDIKÇI KIZ
JILT
fındıkçı kız
jilt
fındıkkıracağı
nutcracker
fındıkkıran
nutcracker
Fındıkkıran; Cevizkıran(kıskaç)
Nutcracker
Fındıklı dondurma
Hazelnut-ice cream
Fındıklı kek
Nut cake
Fındıklı krema
Hazelnut cream