Meaning of
"sulan"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
sulan
deliquesce
sulanabilir
irrigable
sulanabilir arazi
irrigable area
sulanabilir arazi
irrigable land
sulandı
My mouth is watering
sulandırıcı
liquidizer
sulandırıcı
attenuant
sulandırıcı
diluent
Sulandırılarak hazırlanan çözelti
Reconstituted Solution
Sulandırılarak hazırlanan çözelti stabilitesi
Reconstituted Solution Stability
Sulandırılarak hazırlanan süspansiyon
Reconstituted Suspension
SULANDIRILMIŞ
DILUTE
SULANDIRILMIŞ
DILUTED
sulandırılmış yemek artıkları vermek (domuza)
swill
SULANDIRMA
DILUTION
sulandırma
dilution
SULANDIRMAK
CUT
SULANDIRMAK
DOCTOR
SULANDIRMAK
LENGTHEN
SULANDIRMAK
DILUTE
SULANDIRMAK
WATER
SULANDIRMAK
WATER DOWN
SULANDIRMAK
RECONSTITUTE
sulandırmak
dilute
SULANDIRMAK (GÖZ)
BLEAR
Sulangan
Deliquescent
sulanma
deliquescence
Sulanma
Hydration
sulanma
dilute
Sulanma direnci; Su ile birleşme direnci; Hidrasyon direnci
Hydration resistance
Sulanma suyu
Water of hydration
Sulanma tepkimesi
Hydration reaction
sulanma, eriyip su olma
deliquescence
Sulanma; Çözünüp suolma
Deliquescence
Sulanma; su katımı
Slaking
SULANMAK
BECOME WATERY
SULANMAK
WATER
sulanmak, eriyip su olmak
deliquesce
SULANMIŞ (GÖZ)
BLEARY