Meaning of
"vücut"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
VÜCUT
FORM
vücut
frame
VÜCUT
PERSON
VÜCUT
PERSONAL
vücut
carcass
vücut
physique
vücut
subsistence
VÜCUT
ORGANISM
vücut
body
VÜCUT
SOMATIC
VÜCUT
SYSTEM
VÜCUT
CORPORALITY
VÜCUT
FLESH
vücut
entity
vücut bakımı
health care
Vücut bileşimi
Body composition
Vücut bölümlerinin adları(tıp)
Toponomy
vücut bulma
incarnation
VÜCUT BULMA
INCARNATION
Vücut deodorantları ve terlemeyi önleyici deodorantlar
Personal deodorants and anti-perspirants
Vücut dışı kan dolaşım ünitesi, ekstra korperal kan dolaşım ünitesi
Extracorporeal circulatory unit
vücut dokusu
somatic tissue
vücut ekseni
body axis
vücut faaliyetleri
body activities
vücut geliştirme
body building
vücut hücrelerinin azalmasına neden olan
abiotrophic
vücut hücresi
somatic cell
VÜCUT ISISI
HEAT
vücut ısısı
fever
vücut ısısının normalin altına düşmesi, hipotermi
hypothermia
vücut içerisindeki; çıkıntı
furca; endosternite
vücut kimyası
physical chemistry
Vücut rengi
Pigment colour
vücut saati
body clock
vücut salgılarının anormal kaybı
acathexia
vücut salgılarının anormal kaybı ile ilişkili olan
acathectic
vücut sıcaklığı
animal heat
vücut sıcaklığı
body temperature
vücut sıvılarıyla ilgili
humoral
vücut sıvısı
liquid body substance
Vücut suyu
Body water
VÜCUT YAPISI
ANATOMY
VÜCUT YAPISI
PHYSIQUE
VÜCUT YAPISI
FIGURE
VÜCUT YAPISI
BODY BUILD
vücut yapısı
body structure
VÜCUT YAPISI
BUILD
vücut yapısı, fizik
physique
vücutça var olan, insan şeklinde olan
incarnate
vücutsuz
bodiless
vücutta küçük çukur
fovea
vücuttaki uzuvlar arasında görülen orantısızlık
maleconformation (obsolete)