Meaning of
"yoksul"
in english language
Turkish to English
English to Turkish
Turkish
English
YOKSUL
HAND-TO-MOUTH
YOKSUL
PAUPER
yoksul
mean
YOKSUL
PENURIOUS
yoksul
destitute
yoksul
poor
YOKSUL
POVERTY-STRICKEN
YOKSUL
IN NEED
YOKSUL
INDIGENT
YOKSUL
NEEDY
yoksul az fena
poor
YOKSUL EV
SLUM
YOKSUL KİMSE
CASUAL
yoksul yer
slum area
yoksul, fakir
pauper
yoksul, fakir
indigent
yoksul, fakir
needy
yoksul, yoksun, mahrum, muhtaç, fakir
destitute of
Yoksullar için sosyal yardım amacıyla temin edilen ücretsiz toplu taşım araçları
Welfare vehicles
YOKSULLAR YURDU
POORHOUSE
yoksullara parasız yemek verilen yer
soup kitchen
yoksulları koruma kanunu
poor law
Yoksullaşma; Bileşenyitimi
Impoverishment
yoksullaşmak, gerilemek, düşmek
come down in the world
yoksullaştırmak
impoverish
YOKSULLAŞTIRMAK
IMPOVERISH
yoksullaştırmak, fakirleştirmek
reduce to beggary
YOKSULLLUK
INDIGENCE
yoksulluğa düşürmek
reduce to poverty
YOKSULLUK
BARENESS
YOKSULLUK
HARDSHIP
YOKSULLUK
PAUPERISM
YOKSULLUK
CALAMITY
YOKSULLUK
PENURY
YOKSULLUK
MISERY
YOKSULLUK
DESTITUTION
yoksulluk
destitution
yoksulluk
want
yoksulluk
poorness
yoksulluk
poverty
YOKSULLUK
NEED
YOKSULLUK
NEEDINESS
yoksulluk
neediness
yoksulluk içinde yaşamak
be in straitened circumstances
yoksulluk içinde yaşamak
live in want
yoksulluk tuzağı
poverty trap
YOKSULLUK YARDIMI
DOLE
yoksulluk, fakirlik
pauperism
Yoksullukla mücadele
Alleviating poverty
yoksullukla mücadele
struggle against poverty
Yoksullukla mücadele programı
Anti-poverty programme