Translate
"ACT"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
act
(f). rol yapmak, oynamak; taklit etmek; yapmak, islemek; etkilemek, tesir etmek; hareket etmek, davranmak; temsil etmek, rolunu oynamak. act up yaramazlik etmek, gosteris yapmak. act as baskasinin vazifesini yapmak. act on a suggestion yapilan teklife gor
act
(i). yapilan sey, is, fiil, ameliye; kanun; resmi yazi; tiyatro perde. act of God (huk). icbar edici sebep, insan kudretinden ustun afet(yildirim inmesi gibi). caught in the act sucustu (curmu meshut halinde) yakalanmis. put on an act poz yapmak.
Act
(n) iş, eylem (v) rol yapmak, oynamak, yapmak
Act
1.DAVRANIŞ 2.DAVRANMAK
act
1.hareket etmek, davranmak, 2.(rol) oynamak, 3.etki yapmak, etkilemek, 4.rol yapmak, etkilemek, numara yapmak, 5.harekete geçmek, 6.yapılan şey, iş, davranış, 7.kanun, yasa, 8.perde, sahne, 9.numara, rol, ayak
ACT
AMEL
act
ameliye
ACT
CİNSEL İLİŞKİ
ACT
DAVRANIŞ
ACT
DAVRANMAK
act
edim
ACT
ETKİ ETMEK
act
etkilemek
ACT
EYLEM
ACT
FİİL
ACT
GÖREVİNİ YAPMAK
ACT
HAREKET
ACT
HAREKET ETMEK
Act
Hareket, fiil /eylem
act
hareket, fiil/eylem; işlem; belge; kanun/yasa
act
iş
act
işlemek
ACT
KANUN
ACT
Kanun,yasa.
ACT
NUMARA
ACT
NUMARA YAPMAK
ACT
NUMARASI YAPMAK
ACT
OYNAMAK
ACT
OYUN
ACT
PERDE (TİYATRO)
act
resmi yazı
ACT
ROL
ACT
ROL OYNAMAK
ACT
ROL YAPMAK
act
v.hareket et:n.hareket
act
yapmak
ACT
YASA
ACT (Advanced casting technique)
ACT (İleri Döküm Yöntemi )
act a fool
aptal gibi davranmaya başlamak
ACT A PART
ROL ALMAK
ACT A PART
ROL OYNAMAK
act according to one’s whims
aklına eseni yapmak
act alone
yalnız hareket etmek
act as
gibi davran
act as
görevi görmek, olarak işlev görmek
act as a prostitute
fuhuş yapmak
act as interpreter
tercümanlık yapmak
act by a majority
çoğunlukla karar almak
Act declared void
Hükümsüzlüğü açıklanan karar
Act declared void
İptal edilen hukuki tasarruf / Hükümsüz ilan edilen tasarruf, işlem
ACT FOR SMB.
VEKÂLET ETMEK
ACT FOR SMB.
YERİNE BAKMAK
act in concert
birlikte hareket etmek
act in concert
konser ver
act in unison
birlikte hareket etmek
act of bankruptcy
iflas işlemi
Act of congress
Kongre kararları
ACT OF CONGRESS
YASA
act of god
allahın işi
ACT OF GOD
Allahtan gelen,fors majör,elde olmayan,mücbir sebep
act of god
doğal afet
Act of god
Mücbir sebep
act of god
zorlayıcı neden
act of god
zorlayıcı sebep
ACT OF GRACE
AF
ACT OF GRACE
BAĞIŞLAMA
act of grace
genel af
Act of law
Kanun hükmü
ACT OF OBLIVION
GENEL AF
act of providence
zorlayıcı neden
Act of sovereignty
Otorite gösterisi
Act of the parliament
Parlamento kararı
act of war
askeri eylem, savaş nedeni
act on
devam ettirmek
act on
etki
act on a suggestion
yapılan teklife göre davranmak
act on behalf of
yerine hareket etmek
act on someone’s advice
bir kimsenin tavsiyesine göre davranmak
act one’s age
yaşına göre davranmak
act one’s age
yaşına göre hareket etmek
act out
davranışlarla göstermek
ACT OUT
DIŞA VURMAK
act slowly
ağırdan almak
act the fool
salak numarası yapmak
act the goat
salak salak hareketler yapmak
act up
kötü davranmak, sorun çıkarmak, dert açmak
ACT UP
TEKLEMEK
act up
yaramazlık et
ACT UP
YARAMAZLIK ETMEK
act up
yaramazlık yapmak
act upon
devam ettirmek
act upon
-e göre davranmak
act upon
-e göre hareket etmek
Act which has been repealed
Yürürlükten kaldırılan kanun
act within one’s rights
kendi hakları dahilinde hareket etmek
Acta
Tutanak; Belge
actant
eyleyen
actantial
eyleyensel
ACTING
DAVRANAN
ACTING
HAREKET EDEN
ACTING
OYNAMA
ACTING
OYUN
ACTING
OYUNCULUK
ACTING
TEMSİL
ACTING
TEMSİL EDEN
ACTING
VEKÂLET EDEN
ACTING
YAPAN
ACTINIC
AKTİNİK
ACTINIUM
AKTİNYUM
ACTINOMETER
Radyasyon şiddetini ölçmek için kullanılan alet
ACTION
AMEL
ACTION
ÇALIŞMA
ACTION
ÇARPIŞMA
ACTION
DAVA
ACTION
DAVRANIŞ
ACTION
ETKİ
ACTION
ETKİLEME
ACTION
EYLEM
ACTION
FAALİYET
ACTION
HAREKET
ACTION
OLAYLARIN GELİŞİMİ
ACTIONABLE
DAVA EDİLEBİLİR
ACTIONABLE
DAVA KONUSU OLABİLİR
ACTIVATE
AKTİF HALE GETİRMEK
ACTIVATE
ETKİNLEŞTİRMEK
ACTIVATE
HAREKETE GEÇİRMEK
ACTIVATION
AKTİFLEŞTİRME
ACTIVATION
HAREKETE GEÇİRME
ACTIVE
AKTİF
ACTIVE
CANLI
ACTIVE
ÇALIŞAN
ACTIVE
ÇALIŞKAN
ACTIVE
ENERJİK
ACTIVE
ETKEN
ACTIVE
ETKİN
ACTIVE
FAAL
ACTIVE
HAREKETLİ
ACTIVE
İŞLEYEN
ACTIVE
KIVRAK
ACTIVIST
EYLEMCİ
ACTIVITY
ETKİNLİK
ACTIVITY
EYLEM
ACTIVITY
FAALİYET
ACTIVITY
İŞ
actin
aktin
actin
kasın kasılmasını sağlayan bir protein
actinal
temsili
acting
(s). yapan, isleyen, temsil eden; vekil olan, vekalet eden.
acting
1.yerine bakan, vekalet eden, vekil, 2.oyunculuk
acting
n.oyunculuk:v.rol yap:prep.rol yaparak