Translate
"BEAU"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
beau
(i). asik; sevgili; kavalye; zuppe erkek; sik giyinen adam.
beau
1. âşık, sevgili, 2. kavalye, 3. züppe erkek
BEAU
AŞIK
beau
kavalye
BEAU
SEVGİLİ
beau
şık erkek
beau
züppe
beau geste
ideal güzellik
beau ideal
ideal guzellik, kusursuz guzellik ornegi.
beau monde
yüksek sosyete
beaufort force
beaufort sayısı
beaufort number
beaufort sayısı
Beaufort scale
Beaufort rüzgar ölçeği
beaufort wind scale
beaufort rüzgar ölçeği
beaugeste
(fr.) bir kimseyi memnun etmek icin yapilan hareket veya soylenen soz.
beaumonde
(fr.) kibarlar zumresi.
beau-nasty (obsolete)
havalı/tarz ama düzensiz herif
beau-nasty (obsolete)
modaya uygun ama saçı başı dağınık herif
beau-nasty (obsolete)
şık ama pasaklı adam
beaut
(i)., A.B.D., (argo) muazzam sey; buyuk hata.
beaut
az bulunur şey
beauteous
(s). guzel, dilber. beauteously z .guzel bir sekilde. beauteousness (i). guzellik.
beauteous
güzel
beauteous
güzel, dilber
beauteousness
güzellik
BEAUTICIAN
GÜZELLİK UZMANI
BEAUTIFUL
BİÇİMLİ
BEAUTIFUL
GÜZEL
BEAUTIFUL
HARİKA
BEAUTIFUL
HOŞ
BEAUTIFUL
NEFİS
BEAUTIFUL
TATLI
BEAUTIFUL GIRL
GÜZEL KIZ
BEAUTIFUL PEOPLE
SEÇKİNLER
BEAUTIFULLY
GÜZEL
BEAUTIFULLY
HOŞÇA
BEAUTIFY
GÜZELLEŞTİRMEK
BEAUTIFY
SÜSLEMEK
beautician
(i). guzellik uzmani.
beautician
güzellik uzmanı
beautician
kuaför
beautification
güzelleştirme
beautiful
(s). guzel, latif, hos, zarif. beautifully (z). guzel bir sekilde.
beautiful
1.güzel, 2.çok iyi, harika
beautiful
gül gibi
beautiful
güzel
beautiful
güzel (çok)
beautiful
hoş
beautiful brunette
esmer güzeli
beautiful girl
güzel kız
beautiful lady
güzel bayan
beautiful lady
hoş bayan
beautiful-good person
güzel insan
beautiful-good person
iyi insan
beautifully
güzel
beautifully
güzel bir şekilde
beautify
(f). guzellestirmek, suslemek; guzellesmek, suslenmek.
beautify
güzelleşmek
beautify
güzelleştir
beautify
güzelleştirmek
beautify
süslemek
beautify
süslenmek
beauty
(i). guzellik; guzel bir kimse, guzel kadin. beauty shop, beauty parlor guzellik enstitusu, kuafor salonu. beauty sleep guzellik uykusu. beauty spot yuzdeki ben; guzel manzarali yer.
beauty
1.güzellik, 2.güzel şey/kişi, 3.çok iyi kişi/şey
beauty
çok iyi kişi
beauty
çok iyi şey
BEAUTY
GÜZEL
beauty
güzel kız
beauty
güzel şey
BEAUTY
GÜZELLER GÜZELİ
beauty
güzellik
BEAUTY
NADİDE PARÇA
beauty contest
güzellik yarışması
beauty is more than skin deep
mühim olan dış güzellik değil ruh güzelliği
beauty is more than skin deep
sadece dış görünüşle güzel/iyi insan olunmaz
beauty is only skin deep
güzellik sadece dıştadır
beauty is only skin deep
sadece dış görünüşle güzel/iyi insan olunmaz
beauty mark
burnun alt kenarındaki veya dudak üstündeki ben
beauty mark
yüzde bulunan küçük, belirgin ve karakteristik ben
beauty parlour
güzellik salonu
Beauty products
Güzellik ürünleri
beauty queen
güzellik kraliçesi
beauty salon
güzellik salonu
beauty shop
güzellik salonu
beauty shop
kadınlar için kuaför salonu
beauty sleep
güzellik uykusu
beauty spot
ben
beauty spot
güzelliğiyle bilinen yer
beauty spots
püskürme ben
Beauty, make-up and skin care preparations including suntan (excluding medicaments, lip and eye make-up, manicure and pedicure preparations, powders for cosmetic use and talcum powder)
Güzellik, makyaj ve cilt bakım ürünleri, bronzlaşma için kullanılanlar dahil (dudak ve göz makyajı, manikür ve pedikür müstahzarları, kozmetik için kullanılan pudralar ve talk pudrası hariç)
Beauty, make-up or skin-care preparations (including sun tan preparations) n.e.c.
Başka yerde sınıflandırılmamış güzellik, makyaj veya cilt bakım ürünleri (bronzlaşma için kullanılanlar dahil)
beauxarts
(i)., cog, (fr.) guzel sanatlar.
beaux-arts
güzel sanatlar