Translate
"BEG"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
beg
1.dilenmek, 2.dilemek, istemek, rica etmek, 3.yalvarmak
BEG
ARKA AYAKLARI ÜZERİNDE DURMAK
beg
dile
BEG
DİLEMEK
beg
dilen
beg
dilenmek
beg
f. dilenmek, sadaka istemek; dilemek, rica etmek. beg off mazeret beyan etmek. beg the uestion dava veya iddiayi ispat olunmus farzetmek.
BEG
İTİRAF ETMEK
BEG
KAÇINMAK
BEG
RİCA ETMEK
BEG
SAKINMAK
beg
yakarmak
beg
yalvarmak
beg for the moon
olmayacak duaya amin demek
beg of you
Rica ederim
beg off
mazeret beyan etmek
beg off
özür dile
beg pardon
Efendim, Ne dedin
beg pardon
kusura bakma/bakmayın (ama)
beg pardon
pardon (ama)
beg persistently
ısrarla iste
beg to
Saygıyla
beg to differ
bu düşüncede değilim
beg to differ
İzninizle
beg to differ with someone
birisiyle aynı görüşte/düşüncede olmamak
beg your pardon
özür dile
began
bak. begin.
began
başla
beget
1. babası olmak, vücuda getirmek, 2. neden olmak
beget
baba
beget
baba ol
beget
baba olmak
BEGET
BABASI OLMAK
beget
f. babasl olmak, vucuda getirmek; sebep olmak, tevlit etmek. begetter i. vucuda getiren kimse, baba.
beget
neden olmak
beget
sebep olmak
BEGET
YARATMAK
BEGET
YOL AÇMAK
BEGETTER
BABA
begetter
baba, vücuda getiren kimse
beggar
1.dilenci, 2.ahbap, herif, tip, 3.yoksullaştırmak, fakirleştirmek, süründürmek
beggar
dilenci
beggar
dilenci çapkın
BEGGAR
DİLENCİYE ÇEVİRMEK
BEGGAR
FAKİRLEŞTİRMEK
BEGGAR
GEREKTİRMEK
BEGGAR
KERATA
beggardom
dilencilik
BEGGARLY
ÇOK AZ
beggarly
çok az/yetersiz
BEGGARLY
MUHTAÇ
BEGGARLY
SADAKA GİBİ
beggarly
sefil
beggars
dilenciler
beggars can’t be choosers
birinden bir şey istersen umduğunu değil bulduğunu alırsın
Beggars can’t be choosers
Dilenciye hıyar vermişler eğridir diye beğenmemiş
beggars can’t be choosers
misafir umduğunu değil bulduğunu yer
beggary
aşırı yoksulluk
beggary
dilencilik
BEGGARY
FAKİRLİK
BEGGARY
SEFALET
BEGGING
DİLENME
BEGGING
YALVARMA
begging the question
kendi kendini kanıtlayan önerme
begging your pardon, but (something)
kusura bakma/bakmayın ama (bir şey)
begging your pardon, but (something)
özür dilerim ama (bir şey)
begging your pardon, but (something)
pardon ama (bir şey)
begging your pardon, but...
kusura bakma/bakmayın ama…
begging your pardon, but...
özür dilerim ama...
begging your pardon, but...
pardon ama…
BEGIN
BAŞLAMA
BEGIN
BAŞLAMAK
BEGIN
BAŞLATMAK
BEGIN
DOĞMAK
BEGIN
GİRİŞMEK
BEGIN
KOYULMAK
BEGIN
MEYDANA GELMEK
BEGIN
ÖNAYAK OLMAK
BEGIN TO WALK
AYAKLANMAK
BEGINNER
ACEMİ
BEGINNING
BAŞ
BEGINNING
BAŞLANGIÇ
BEGINNING
İLK
BEGINNING
KAYNAK
BEGINNING
KÖKEN
BEGINNINGS
BAĞ
BEGINNINGS
BAŞ
BEGINNINGS
ESAS
BEGIRD
ÇEVRELEMEK
BEGIRD
ETRAFINI ÇEVİRMEK
BEGIRD
KUŞATMAK
BEGIRD
SARMAK
begin
1.başlamak, 2.başlatmak
begin
başla
begin
başlamak
begin
başlatmak
begin
bismillah demek
begin
f. baslamak, ilk adimi atmak (bir iste); meydana gelmek, vucut bulmak, zuhur etmek; baslatmak, onayak olmak, ihdas etmek.
begin
meydana gelmek
begin
önayak olmak
begin by doing something
bir şey yaparak başlamak
begin to flag
yorulmaya başla
begin to seem older
yaşlı gözükmeye başla
begin with
ilk önce
beginner
acemi
beginner
başlayıcı
beginner
i. herhangi bir ise yeni baslayan kimse, baslayici.
beginner
işe yeni başlayan kimse
beginner
yeni başlayan
beginner
yeni başlayan kimse
beginner
yeni başlayan, acemi
Beginner s All-purpose Symbolic Instruction Code
BASIC (programlama dili)
beginner’s all purpose symbolic instruction code
basic programlama dili
beginning
1.başlangıç, başlangıç noktası, 2.köken
beginning
baş
beginning
başlangıç
beginning
esas
beginning
i. baslangic; mense; bas, esas, mebde.
beginning
ilk adım
beginning
mebde
beginning
menşe
beginning
n.başlangıç:v.başla:prep.başlayarak
beginning
sadece başlangıcı yapılmış ve bitmemiş şey
beginning of evening nautical twilight
akşam alaca karanlık başlangıcı
beginning of morning nautical twilight
sabah alaca karanlık başlangıcı
Beginning of the lease
Kiranın başlangıcı
beginning teachers
mesleğe yeni başlayan öğretmenler
begird
çevirmek
begird
f. kusatmak, cevirmek, ihata etmek.
begird
kuşatmak
begone
(unlem). (eski). Defol! Yikil karsimdan !
begone
defol!
begone
defol!, yaylan!
BEGONIA
BEGONYA
begonia
begonya
begonia
i., bot. begonya.
begot
baba ol
begot
bak. beget.
begotten
baba ol
BEGRIME
KİRLETMEK
BEGRIME
PİSLETMEK
begrime
f. kirletmek, pisletmek; isletmek.
begrime
kirletmek
begrime
kirletmek, pisletmek
begrime
pisletmek
begrimed
kirli
begrudge
esirge
begrudge
f. cok gormek, gozu kalmak, haset etmek; vermek istememek. be grudging s. kiskanan. begrudgingly kiskanarak.
begrudge
istemeyerek vermek, çok görmek, içine oturmak
BEGRUDGE
KISKANMAK