Translate
"BROKEN"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
broken
1.kırık, 2.uyulmamış, çiğnenmiş, tutulmamış, 3.bozuk yazı, bozuk konuşma, 4.yarım kalmış, bölünmüş, 5.ezik, kolu kanadı kırık, 6.engebeli, bozuk, taşlı
BROKEN
ARIZALI
broken
bozuk
BROKEN
ÇİĞNENMİŞ
BROKEN
ÇÖKMÜŞ
broken
eksik
BROKEN
KESİK
broken
kırık
BROKEN
KIRILMIŞ
BROKEN
PARÇALANMIŞ
broken
umudunu yitirmiş (kötü bir olaydan sonra)
broken
v.kır:adj.kırık
broken
yarık
BROKEN
YIKILMIŞ
broken account
kesilen hesap
Broken and crushed stone
Kırılmış veya ezilmiş kayalar
BROKEN BACKED
Aşırı derecede bir teknenin Hogg olması,baş ve kıçının düşmesi.
broken base
kırık baz
Broken blister
Patlak uzun kabarcık(cam)
BROKEN DOWN
BİTKİN
BROKEN DOWN
BOZUK
BROKEN DOWN
BOZULMUŞ
BROKEN DOWN
ÇÖKMÜŞ
BROKEN DOWN
ÇÖKÜK
broken down
v.bozul:adj.bozuk
BROKEN DOWN
YIKILMIŞ
broken english
bozuk ingilizce
broken grade
kırık
broken home
parçalanmış aile, yıkılmış yuva
Broken in lehr
Soğutma kırığı (cam)
broken line
kırık çizgi
BROKEN OFF
KOPUK
broken or crushed natural stone
Mıcır
broken period interest
ara faiz
broken reed
ipi ile kuyuya inilmez kişi
Broken rice
Kırık pirinç
Broken seed
Patlak küçük kabarcık (cam)
broken stone
kırmataş
broken tape measurement
kırık şerit ölçmesi
broken telescope transit compass
kırık teleskop geçişi
BROKEN WATER
Sakin denizde,sığlık,akıntı,darlık nedeni ile oluşan dalgacıklar,girdaplar.
Broken wire
Kopuk tel (telli cam)
broken word
bölünmüş sözcük
broken-down
çökük, bozuk, bitkin, çürük, bozulmuş, işi bitmiş
brokenhearted
kalbi kırık
brokenhearted
kalbi kırık, umutsuzluğa kapılmış
BROKEN-HEARTED
KEDERLİ
brokenheartedness
umutsuzluk
brokenly
1. parça parça, 2. kesik
BROKENLY
KESİK KESİK
BROKENLY
PARÇA PARÇA