Translate
"CAP"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
cap
(kis). Civil Air Patrol.
Cap
1) Kapak; 2) Başlık; Şapka; 3) Port boynu kemeri (cam)
cap
(f). (-ped -ping) bas1ik gecirmek; ortmek, kapamak; tamamlamak, butun haline getirmek; daha iyisini yapmak, gecmek; kapak veya ortu vazifesi gormek. cap the climax beklenileni asmak; tepesine tuy dikmek.
cap
1.kasket, başlık, takke, kep, 2.kapak, 3.kaplamak, örtmek, 4.(önceki bir şeyi) geliştirmek
cap
başlık
cap
başlık, şapka
Cap
Başlık/Kapak
cap
bir şeyin değerlendirilmesinde kabul edilen en yüksek seviye veya fiyat
cap
büyük harf
cap
doruk
Cap
Faiz tavanı
Cap
Faiz Tavanı ( Tavan Faiz Oranı)
CAP
GEÇMEK
Cap
Kapak
cap
kapamak
CAP
KAPATMAK
Cap
Kapsül başlığı
cap
kasket
Cap
Kep
CAP
KEP TAKMAK (SİMGE)
cap
majüskül
CAP
ÖRTMEK
CAP
ŞAPKA
cap
takke
cap
tamamlamak
cap
tavan
CAP
TEPE
cap
v.daha iyisini yap:n.kep
CAP
ZİRVE
Cap (Crown)
Fırın çatısı
cap (to)
petek gözlerini; sırlamak
CAP A ROPE
Halat çımasını katranlı branda ile façuna edip piyanlamak.
CAP BLOCK
Geminin üzerinde yapıldığı kızak.
cap fee
maksimum ücret
Cap gauge
Kapak ölçeği, kapak mastarı
cap in hand
1. süklüm püklüm, 2. hürmetkârane
Cap in hand
Tazimkar bir tavırla
cap it all
üstüne üstlük
cap nut
başlık somunu
Cap pistol
Mantar tabancası
Cap rock
Başlık kaya (yer b.)
Cap rock
Örtü kayaç
cap screw
başlık vidası
cap screw
civata başlı vida; altı köşe başlı somunsuz vida, kapak vidası, başlık vidası
Cap seat
Şişe ağzı halkası
CAP STAY
Karanfil
cap stone
taş başlık
cap stone
taş başlık, tepelik
cap the climax
diğer her şeyi gölgede bırakmak
cap u chin
(i). Fransiskan rahibi; (kh). kukuleteli kadin pelerini; Orta ve Guney Amerika’ya mahsus uzun kuyruklu maymun.
Cap, ceiling
Tavan
Cap, maximum limit
Üst limit
cap; capping (wax)
petek gözü kapağı
CAPABILITY
GÜÇ
CAPABILITY
İKTİDAR
CAPABILITY
KABİLİYET
CAPABILITY
KAPASİTE
CAPABILITY
YETENEK
capability
(i). kabiliyet, yetenek; istidat; iktidar, guc; kapasite; ehliyet.
capability
ehliyet
capability
güç
capability
iktidar
capability
istidat
capability
kabiliyet
capability
kapasite
capability
yetenek
Capability
yetenek, kabiliyet, istidat, iktidar, güç, kapasite, ehliyet
capability
yeteneklilik, yetenek
Capability class
Arazi Kabiliyet Sınıfı
capability level
yetenek düzeyi
Capability Maturity Model (CMM)
yetenek olgunluk modeli
Capability, ability, capacity, talent
Kabiliyet
capable
(s). muktedir, ehliyetli, kabiliyetli. cspableness (i). muktedir olma. capably (z). kabiliyeti sayesinde basararak.
capable
1.yetenekli, 2.-e açık, yatkın, eğilimli
CAPABLE
BECERİKLİ
CAPABLE
DUYARLI
CAPABLE
EHLİYETLİ
CAPABLE
KABİLİYETLİ
CAPABLE
KAPASİTEYE SAHİP
capable
muktedir
Capable
yapabilir, muktedir, ehliyetli, kabiliyetli.
capable
yatkın
capable
yetenekli
capable of
i yapabilir
Capable, proficient, qualified
Ehliyetli
capableness
muktedir olma
capableness
yeteneklilik
CAPACIOUS
BÜYÜK
CAPACIOUS
FERAH
CAPACIOUS
GENİŞ
CAPACITANCE
DİRENÇ
CAPACITATE
YETKİ VERMEK
CAPACITATE
YETKİLENDİRMEK
CAPACITY
AZAMİ
CAPACITY
DOLU
CAPACITY
GÜÇ
CAPACITY
HACİM
CAPACITY
İKTİDAR
CAPACITY
KABİLİYET
CAPACITY
KAPASİTE
CAPACITY
MAKSİMUM
CAPACITY
SIFAT
CAPACITY
VERİM
CAPACITY
YETENEK
CAPACITY
YETERLİK
capacimeter
sığaölçer
capacious
(s). genis, buyuk, ici cok sey alan. capaciously (z). genis bir sekilde. capaciousness (i). genislik, buyukluk.
capacious
1. geniş, ferah, 2. büyük
capacious
büyük
capacious
büyüklük
capacious
geniş
capaciousness
genişlik
capaciousness
genişlik, büyüklük
capacitance
(i)., (elek). kapasitans.
capacitance
1. kapasitans, kapasite, 2. güçlülük
capacitance
kapasitans
capacitance
sığa, kapasitans
capacitance
sığallık
Capacitance
Sığınç; Sığalık
capacitance (elec.)
sığalık
Capacitance (Electrical)
Sığa (Elektriksel)
Capacitance Analogies
Sığa Benzerlik İlişkileri
capacitance bridge
kapasite köprüsü
capacitance coefficient
kapasitans katsayısı
capacitance coupling
kapasitif bağlama
capacitance coupling
kapasitif kuplaj
Capacitance current
Kapasitif akım
capacitance of a conducting body
iletkenin sığallığı
capacitance relay
kapasite rölesi
capacitance stray
istenmez sığa
capacitance unit
kapasitans ünitesi
Capacitance-Only System
Salt Sığalı Düzge
capacitate
(f). muktedir hale koymak; salahiyet vermek, yetkilendirmek.
capacitate
1. yetenekli kılmak, yetki vermek, 2. yetkilendirmek
capacitate
yetkilendirmek
Capacities
kapasiteler, ’’ hacim, oylum
capacitive
kapasitif
capacitive
sığal
capacitive coupling
kapasitif bağlantı
capacitive coupling
kapasitif kuplaj
capacitive coupling
sığal bağlaşım
capacitive diagram
kapasitif diyagram
capacitive feedback
kapasitif geri besleme
capacitive load
kapasitif yük
capacitive load
sığal yük
capacitive potentiometer
kapasitif potansiyometre
capacitive reactance
kapasitif reaktans
capacitive sensing
kapasitif algılama
capacitive transducer
kapasitif güç çevirici
capacitive tuning
sığal ayar