Translate
"CASE"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
case
(i)., (f). kutu; mahfaza; kin; kasa; cerceve; matbaa tezgahi; (f). kutu veya mahfaza icine koymak, sokmak.
Case
1) Kabuk (çelik) 2) Kutu; Sandık3) Örnek olay 4) Dava
case
1) kılıf; 2) şık, durum
CASE
1)Ambalaj. 2)Dava.
case
1.hal, durum, 2.olay, 3.sorun, 4.dava, 5.kutu, sandık, 6.çanta, 7.kasa, 8.kutulamak
Case
1.KUTU,KAP 2.DAVA
CASE
Bilgisayar Destekli Sistem Mühendisliği
CASE
CİLTLEMEK
CASE
Computer Aided Systems Engineering
CASE
ÇANTA
case
çerçeve
CASE
DAVA
CASE
DELİL
CASE
DİKİZLEMEK
case
durum
Case
Durum, vaziyet, hal, mesele, vaka, hadise, olay
CASE
GÖRÜŞ
CASE
GÖZETLEMEK
case
hal
case
hal husus olay
CASE
HASTA
CASE
HUKUKSAL OLAY
CASE
HUSUS
case
isim hali
CASE
KANIT
CASE
KAP
CASE
KAPLAMAK
CASE
KASA
CASE
KILIF
case
kın
Case
kutu
case
kutu kasa
CASE
KUTULAMAK
CASE
MAHFAZA
Case
Mahfaza, kasa
case
mesele
CASE
NEDEN
CASE
OLAY
CASE
ÖRTMEK
case
problem
case
sokmak
CASE
SORUN
CASE
TUHAF TİP
case
vaka, hadise/olay
Case
Vaka/Olgu
CASE
VALİZ
case
vaziyet
CASE
YERİNE KOYMAK (KASA, KILIF VB.)
Case analysis
Karar incelemesi
case based reasoning
olay tabanlı akıl yürütme
Case by case
Duruma göre
Case composition
Kabuk bileşimi (çelik)
case conversion
büyük küçük harf dönüşümü
case conversion
büyük/küçük harf dönüşümü
case depth
doku kalınlığı
Case depth
Kabuk derinliği
Case depth measurement
Kabuk derinliği ölçümü
Case depth uniformity
Kabuk derinliği eşdağılımlılığı
case ending
ad durumunu belirten ek, isim çekim eki, takı
case grammar
durum dilbilgisi
Case hardened gear
Yüzeyi sertleştirilmişdişli
case hardened roll
dış yüzeyi sertleştirilmiş hadde
Case hardened roll
Yüzeyi sertleştirilmişmerdane
case hardened steel
dış yüzeyi sertleştirilmiş çelik
Case hardened steel
Yüzeyi sertleştirilmişçelik
case hardening
doku sertleştirimi
case hardening
doku sertleştirme, sementasyon
Case hardening
Kabuk sertleştirme; Yüzey sertleştirme
case hardening furnace
doku sertleştirme fırını
Case hardening furnace
Kabuk sertleştirme fırını
Case hardening gas
Kabuk sertleştirme gazı
Case hardening medium
Kabuk sertleştirme ortamı
Case hardening period
Kabuk sertleştirme süresi
case hardening steel
doku sertleştirme çeliği
Case hardening steels
Kabuk sertleştirimli çelikler
Case hardening temperature
Kabuk sertleştirme sıcaklığı
case hardness
doku sertliği
Case hardness
Kabuk sertliği
Case hardness measurement
Kabuk sertliği ölçümü
case hardness testing
doku sertliği denemesi
CASE HISTORY
GEÇMİŞ
Case in abstentia
Gıyabında duruşma
case in point
konuşma konusu olan mesele
case knife
kını içinde taşınan bıçak
case law
davalarda hukuk usulü
Case law
İçtihat hukuku
Case law of the European Court of Justice
Avrupa Toplulukları Adalet Divanı içtihadı
case lawyer
dava vekili, avukat
case microstructure
doku iç yapısı
Case microstructure
Kabuk içyapısı
case of connectors
Soket kapağı
case of defamation
hakaret davası
CASE OF FUNNEL
Baca fistanı
Case of infringement
İhlal durumu hali olayı
Case of infringement
İhlal durumu/haliolayı
case of short
kısa durum
case of something
(bir hastalık) vakası (türkçede genelde ’vakası’ kullanılmayıp sadece hastalığın adı söylenir)
CASE OIL
Tenekede taşınan gaz,benzin benzeri petrol yükü.
Case parties
Çekişmenin tarafları
case rack
hurufat kasası
case sensitive
büyük küçük harfe duyarlı
case sensitive
büyük ve küçük harfe duyarlı
case sensitive
büyük/küçük harfe duyarlı
case sensitive
büyük-küçük (harfe) duyarlı
case sensitive
büyük-küçük harfe duyarlı
CASE SHOT
ŞARAPNEL
case shot
şarapnel mermisi
case study
örnek olay
case study
örnek-olay incelemesi
case study
örnekolay, örnek olay incelemesi
CASE THE JOINT
GÖZETLEMEK
Case, action, controversy, lawsuit, court case, legal action
Dava
Case, fact, event, happening
Olay
casease
kazeaz
case-based reasoning
örnek olay tabanlı akıl yürütme
Casebook
Hastalık seyir raporu (tıp)
casebook
içinde vaka çalışmalarını içeren kitap
Casebound
Karton ciltli
Cased butt coupling
Muflu kaplin
Cased glass
Örtü, dış yüzü farklı camla kaplı cam
casehardened
(s). yuzeyden sertlestirilmis.
CASEHARDENED
YÜZEYDEN SERTLEŞTİRİLMİŞ (ÇELİK)
CASEIN
KAZEİN
casein
(i). peynir ozu, ceben, kazein.
casein
kazein
Casein and caseinates
Kazein ve kazeinatlar
casein fiber
kazein lifi
Casein glues
Tutkallar, kazeinden olanlar
Caseinates and other casein derivatives (excluding casein glues)
Kazeinatlar ve diğer kazein türevleri (kazein tutkalları hariç)
caseinogen
kazeinojen
casemate
(i). savas gemisinde silahlarin bulundugu zirhli bolum; kazamat.
casemate
kazamat
CASEMATE
KAZAMAT (ASKERİ)
casemate
kazamat, mazgallı siper
CASEMATE
SİPER
casement
(i). kanatli pencere; pencere kanadi; siir herhangi bir pencere; kaplama, cerceve.
casement
çerçeve
casement
içe ya da dışa doğru açılan pencere
casement
kanatlı pencere
casement
kaplama
CASEMENT
PENCERE KANADI
Casement bolts for windows or doors
Pencereler veya kapılar için kanat cıvataları
Casement windows
Kanatlı pencereler
Casemix system
Vaka verilerine göre teşhis sistemleri
caseous
(s). peynire ait, peynir gibi.
caseous
1. peynir ile ilgili, 2. peynir gibi
caseous
kazeöz
CASEOUS
PEYNİR
CASEOUS
PEYNİR GİBİ
CASEOUS
PEYNİR İLE İLGİLİ