Translate
"Coin"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
coin
1.madeni para, 2.para basmak, 3.(sözcük, vb.) uydurmak, icad etmek
coin
açı
coin
basmak
Coin
Bozuk para
coin
bulmak
coin
madeni para
coin
para
coin
sikke
coin
sözcük türetmek
coin
sözcük uydurmak
coin
v.para bas:n.jeton
Coin (excluding coin mounted in objects of personal adornment, coins usable only as scrap or waste metal)
Madeni paralar (kişisel süs eşyalarına (takı vb.) monte edilmiş madeni paralar ile sadece hurda veya artık metal olarak kullanılabilen madeni paralar hariç)
Coin blanks
Jeton kutuları
coin box
kumbaralı telefon
coin box
madeni para kutusu
coin box discriminating tone
jeton kutusu ayırma tonu
coin box telephone system
ankesörlü telefon sistemi
Coin boxes
Jeton veya bozuk para ile çalışan kutular
Coin Flip
Yazı Tura Atmak
Coin holders
Madeni para tutucuları
coin money
para kırmak
Coin- or disc-operated games
Madeni para veya jetonla oynanılan oyunlar
coin phone
paralı/jetonlu telefon
Coin plates
Metal para tabakları
Coin press
Bozuk para basmaya özgü makine ve cihazlar
Coin purse
Bozuk para cüzdanı
Coin silver
Metal para gümüşü; Bozuk para gümüşü
coin silver
para gümüşü
coin slot
Madeni para atma yeri
Coin test
Metal para deneyi
Coin tubes (packaging)
Bozuk para tüpleri (ambalaj)
coin validator
Madeni para kontrol tertibatı
coinage
(i). para basma; meskukat; tedavuldeki para, gecerli para; bir memleketin para sistemi; icat, imal edilmis herhangi bir sey, yeni kelime. Ioose coinage bozukluk, bozuk para, ufaklik.
coinage
1.madeni para basma, 2.madeni para, 3.(yeni sözcük, vb.) uydurma, icat
coinage
icat
coinage
para basma
coinage
ufaklık
coinage
uydurma sözcük ya da deyim
coinage
yeni söz uydurma
coinage
yeni sözcük
coinage bronze
para tuncu
Coinage gold
Para altını
coin-box telephone
kumbaralı telefon
coincide
1.aynı zamana rastlamak, çatışmak, 2.(düşünce, vb.) uymak, uyuşmak
coincide
aynı ana denk gelmek
coincide
aynı zamana denk gelmek
coincide
aynı zamana rastlamak
coincide
çakış
coincide
çakışmak
coincide
denk gelmek
coincide
kesiş
coincide
mutabık
coincide
uymak
coincide with
aynı zamana rastlamak
coincide with
aynı zamanda rastlamak
coincidence
1.rastlantı, tesadüf, 2.uygunluk
coincidence
aynı zamanda olma
Coincidence
Çakışım; Rastlantı
coincidence
çakışma
coincidence
raslantı
coincidence
rastlantı
coincidence
tesadüfü rastgelelik
Coincidence boundary
Çakışım sınırı
coincidence circuit
çakışma devresi, koinsidens devresi
coincidence element
eşdeğerlik öğesi
coincidence gate
çakışma kapısı
Coincidence lattice
(örüt b.) Çakışım kafesi; Çakışım örgüsü
coincidence method
rasgele metodu
coincidence tuning
paralel akortlama
coincident
1. tesadüfi, 2. mutabık
Coincident
Çakışık
coincident
kesişen
coincident
rastlantısal
Coincident site lattice (CSL)
Çakışık yer kafesi
coincidental
rastlantısal
coincidental
rastlantısal, tesadüfi
coincidental rating
rastlantısal oran
Coincidental, casual, random
Tesadüfî
coincidentally
tesadüfen
coinciding
aynı zamana denk gelmek
Coin-counting machines
Metal para sayma makineleri
coiner
(i). para basan kimse; (ing). kalpazan; yeni kelime ve deyimler icat eden kimse.
coiner
1. para basan kimse, 2. kalpazan
coiner
yeni kelimeler uyduran kimse
Coin-handling machines
Metal para işleme makineleri
coinheritance
(i). musterek miras, miras ortakligi. coinheritor (i). miras ortagi.
Coining
1) Damgalama; Para basımı2) Pullama; Darplama
Coining
Damgalama, darp etme
Coining die
Darplama kalıbı
coining press
darp presi
Coining punch
Darp zımbası; Pul zımba
Coining tools
Darp takımları
Coin-operated automatic vending machines
Bozuk para ile çalışan otomatik satış makineleri
coins
Madeni para
Coins
Madeni paralar
Coins
Sikke ve madeni paralar
Coins and medals
Sikke ve madalyonlar
Coin-sorting machines
Metal para ayırma makineleri
coinstantaneous
(s). ayni dakikada vaki olan.
coinsurance
(i). ortak sigorta policesi.
coinsurance
ortak sigorta, müşterek sigorta
coinsure
(f). ortak sigorta yapmak.
Cointreau
Fransız portakal likörü
Coin-wrapping machines
Metal para sarma makineleri