Translate
"DEAL"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
deal
(i). cam tahtasi, cam kerestesi.
deal
(i). pazarlik, anlasma, mukavele; is; miktar; iskambil kagitlarini dagitma. a good deal a great deal bir cok, bir hayli.
deal
1.dağıtmak, vermek, 2.paylaştırmak, dağıtmak, 3.vurmak, patlatmak, 4.kâğıtları dağıtma sırası, 5.anlaşma, iş, 6.miktar
Deal
alâkadar olmak, ilgilenmek, iş yapmak, davranmak
Deal
ALIP SATMAK (ticari), İŞ YAPMAK
DEAL
ALIŞ VERİŞ ETMEK
DEAL
ALIŞVERİŞ
DEAL
ANLAŞMA
DEAL
ÇAM TAHTASI
DEAL
DAĞITMAK
DEAL
DAHA DA FAZLA OLMA
DEAL
DAVRANIŞ
deal
davranmak
DEAL
DEĞİNMEK
DEAL
ELE ALMAK
deal
harika!
DEAL
İLGİLENMEK
deal
iş
DEAL
İŞ YAPMAK
DEAL
KÂĞIT DAĞITMA
DEAL
KÂĞIT DAĞITMAK
DEAL
MEŞGUL OLMAK
DEAL
MİKTAR
deal
miktar alışveriş anlaşma dağı
DEAL
MUAMELE
deal
mukavele
DEAL
PAZARLIK
deal
tacir
deal
tüccar
deal
uğraş
DEAL
UĞRAŞMAK
DEAL
UYUŞTURUCU İŞİ YAPMAK
DEAL
VURMAK
DEAL
YÖNTEM
DEAL A BLOW AT SMB.
YUMRUK ATMAK
deal at arm’s length with someone
bir işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi
deal in
ticareti yapmak, alıp satmak
deal in
ticaretini yap
Deal in commodity, commodity trade, sale and purchase of commodity
Emtia alım satımı
deal in something
ticareti yapmak
DEAL OUT
DAĞITMAK
DEAL SMB. A BLOW
YUMRUK ATMAK
deal with
1. iş yapmak, 2. ele almak, uğraşmak, 3. ilgili olmak
deal with
hakkından gelmek
deal with
ile alışveriş etmek
deal with
müşterisi olmak
deal with
uğraş
deal with
üstesinden gelmek
deal with
üstesinden gelmek
deal with something
hakkında olmak
deal with something
ilgili olmak
deal with the crisis in his own way
krizle kendi yöntemiyle baş etmek
deal with the crisis in his own way
krizle kendi yöntemiyle başa çıkmak
deal with what happens
ne olursa olsun gerekeni yapıp hakkından gelmek
dealer
1.tüccar, satıcı, 2.kâğıtları dağıtan kimse
dealer
bayi
dealer
dağıtıcı
DEALER
KÂĞIT DAĞITAN KİMSE
dealer
kendi hesabına alım satım yapan borsa ajanı
DEALER
KRUPİYE
dealer
satıcı
dealer
satıcı
DEALER
TÜCCAR
Dealers
ticaretini yapan kimse, tüccar, satici- a dealer in old stamps eski pul saticisi, iskambil kâgitlarini dagitan kimse
DEALING
ALIŞVERİŞ
DEALING
DAĞITMA
DEALING
DAVRANIŞ
DEALING
İLİŞKİ
DEALING
İŞ
DEALING
MUAMELE
DEALINGS
BAĞLANTI
DEALINGS
İLİŞKİ
DEALINGS
İŞ İLİŞKİSİ
dealing
1.iş, 2.muamele
dealing
n.yaklaşım:v.uğraş:prep.uğraşarak
Dealing in
İle ilgili faaliyette bulunmak
Dealing own account
Kendi hesabına işlem yapma
Dealing Securities
İşlem Gören Menkul Kıymetler
dealing with
ile ilgilenme
dealing with
ile iştigal etme
dealings
(i). is, alisveris; muamele, alaka.
dealings
1.ilişkiler, 2.iş, alışveriş
dealings
iş
dealings
iş ilişkileri
dealings
iş ilişkileri
dealings
iş ilişkisi
dealings
iş ilişkisi
dealings
muamele
Dealkalization
Alkali giderme
deallocate
serbest bırak
deallocate
serbest bırakma (bellek)
deallocate
serbest bırakmak
deallocate (v)
serbest bırakmak
deallocation
atama kaldırma
Dealloying
Alaşımsızlaş(tır)ma
dealt
(bak). deal.
Dealt
deal’ın , hali
dealt
uğraş
dealt with
uğraş
Dealuminizing
Aluminyumsuzlaşma