Translate
"DO"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
do
(i)., (k.dili), eglenti, toplanti. do’s and don’ts yapilmasi ve yapilmamasi gereken seyler.
do
(i)., (muz). bir gamin birinci ve son notasi.
do
1. büyük toplantı, parti, 2. yapmak, etmek, başarmak, 3. yetmek, 4. yetişmek
DO
AYAĞINI KAYDIRMAK
do
başarmak
do
bitkin
DO
DALAVERE
do
davranmak
DO
DOLANDIRICILIK
DO
DOLANDIRMAK
DO
DÜZENLEMEK
DO
EĞLENCELİ TOPLANTI
do
eğlenti
DO
ETMEK
do
eylemek
do
hazırlamak
DO
HİLE
DO
İLGİLENMEK
do
kaldırmak
do
kılmak
DO
MEYDANA GETİRMEK
DO
NEDEN OLMAK
DO
PARTİ
DO
ROLÜNÜ ÜSTLENMEK
DO
TAMAMLAMAK
DO
TEMİZLEMEK
DO
UYMAK
do
yap
DO
YAPMAK
do
yetişmek
do (one’s) dash
benden bu kadar demek
do a bargain
pazarlık etmek
DO A BUNK
SIVIŞMAK
do a bunk
tüymek, sıvışmak, kaçmak
do a dance
dans et
DO A DISSERVICE
ZARAR VERMEK
do a disservice
zarar vermek
do a double take
gözlerine inanamamak
DO A FADE-OUT
DEFOLUP GİTMEK
DO A FAVOR
İYİLİK ETMEK
do a food justice
bir yemeğin hakkından gelmek
do a kindness
iyilik yapmak
do a roaring trade
büyük kâr sağlamak
do a service
hizmet etmek
DO A SOMERSAULT
PERENDE ATMAK
DO A SOMERSAULT
TAKLA ATMAK
DO AGAIN
TEKRAR YAPMAK
DO AN IMPRESSION OF SMB.
TAKLİT ETMEK
do as I say
ben ne diyorsam onu yap
do as you please
nasıl arzu ederseniz
do at least 100 questions a day
günde en az yüz soru çözmek
DO AWAY WITH
FESHETMEK
DO AWAY WITH
KALDIRMAK
DO AWAY WITH
ORTADAN KALDIRMAK
DO AWAY WITH
ÖLDÜRMEK
DO AWAY WITH
YOK ETMEK
do away with
1. son vermek, bitirmek, kaldırmak, 2. öldürmek
do away with
durdur
do away with
yok etmek
DO BADLY
BECEREMEMEK
DO BATTLE
ÇARPIŞMAK
do battle
uğraşmak, mücadele etmek
do better
daha iyisini yapmak
DO BETTER
DÜZELMEK
DO BETTER
İYİLEŞMEK
Do buses run all night?
Otobüsler gece de işliyor mu?
DO BUSINESS
İŞ YAPMAK
DO BUSINESS
TİCARET YAPMAK
do business
iş yapmak
do business with
alışveriş etmek
do business with
ile iş yapmak
DO BY
DAVRANMAK
do by halves
yarım yamalak yapmak
do disservice to
ülkeye vb’ne zarar vermek
DO DOWN
ALDATMAK
DO DOWN
DOLANDIRMAK
DO DOWN
KÖTÜLEMEK
do everything that needs to be done
ne gerekiyorsa yapmak
do exercises
jimnastik yapmak
do first aid
ilk yardım yapmak
DO FOR
BAKMAK
DO FOR
MAHVETMEK
DO FOR
UYMAK
DO FOR
YARAMAK
DO FOR
YIKMAK
do for sb
1. ev idare etmek, bakmak, 2. mahvetmek
do for sth
işe yaramak
DO GOOD
İYİ GELMEK
DO GOODER
İYİ NİYETLİ
DO HARM
ZARAR VERMEK
do honor to
şereflendirmek
do I bore you
seni sıkıyor muyum
Do I have to pay a surcharge?
Ayrıca para ödemem gerekiyor mu?
do I know you
seni tanıyor muyum
do I know you?
sizi tanıyor muyum?
DO IN
DOLANDIRMAK
DO IN
GEBERTMEK
DO IN
ÖLDÜRMEK
DO IN
YORMAK
do i have any reason to lie to you
sana yalan borcum mu var
do i have any reason to lie to you
sana yalan söylemek için bir nedenim mi var
do i have to go?
gitmek zorunda mıyım?
do in
1. öldürmek, 2. çok yormak
do in certain manner
belirli bir düzen içinde yapmak
do in certain order
belirli bir düzen içinde yapmak
do in certain way
belirli bir düzen içinde yapmak
do it
seks yapmak
do it yourself
yardımsız yapılabilen
DO JUSTICE TO
HAKKINI VERMEK
do justice
adil bir şekilde davranmak
do justice to sb
-e dürüst davranmak
Do l have to
Yapmak zorunda mıyım
Do me a favor
Bana bir iyilik yap
DO MILITARY SERVICE
ASKERLİK YAPMAK
Do not concern with, irrelevant
İlgisi olmayan
Do not disturb
Rahatsız etmeyin
Do not iron
Ütüleme yapılmaz
do not look a gift horse in the mouth
misafir umduğunu değil bulduğunu yer
Do not touch
Dokunmayın
DO NUMBER ONE
ÇİŞ YAPMAK
DO NUMBER ONE
İŞEMEK
DO OBEISANCE TO
HÜRMET ETMEK
DO OBEISANCE TO
SAYGI GÖSTERMEK
do obeisance to
saygı göstermek
do one’s best
elinden geleni yapmak
do one’s damnedest
elinden geleni yapmak
do one’s diligence
var gücüyle çabalamak
do one’s heart good
gönlünü ferahlatmak
DO ONE’S JOB FOR ONE
BENZETMEK
DO ONE’S JOB FOR ONE
ÖLDÜRMEK
do one’s nut
tepesi atmak
do one’s part
kendi üzerine düşen görevi yapmak
do one’s part
kendi üzerine düşeni yapmak
do one’s stuff
kendini göstermek
do one’s worst
elinden gelen kötülüğü yapmak
do option business
primli işler yapmak
DO OUT
DÜZENLEMEK
DO OUT
TEMİZLEMEK
do out
tepeden tırnağa temizlemek
DO OUT
TOPARLAMAK
do out of
-den etmek
do over
1. tekrarlamak, 2. yeniden düzenlemek
do over again
yeni baştan yapmak
do overtime
fazla mesai yapmak
do retail business
perakende iş yapmak
do sb a favour
birine bir iyilikte bulunmak
do sb in
1. öldürmek, 2. yorgunluktan öldürmek
do sb out of sth
aldatmak, elde etmesini önlemek
do sb over
iyice yumruklayıp dövmek
do sb proud
çok iyi ağırlamak, onurlandırmak