Translate
"Dan"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
Dan
şamandıra, ısrail’de bir aşiret
Danburite
Danburit
dance
(f). dans etmek, dans ettirmek, oynamak, oynatmak, sicramak, sicratmak. dance in attendance birinin etrafinda dort donmek.
dance
(i). dans, raks, oyun; balo; dans muzigi. St. Vitus’s dance (tib). insan vucudunda bazi yerlerin istek disinda ve duzensiz olarak sicramasi, kore.
dance
1.dans etmek, 2.dans etme, 3.dans, 4.eğlence, danslı toplantı, dans
dance
arı dansı
dance
balo
dance
dans
DANCE
DANS ETMEK
DANCE
DANS ETTİRMEK
DANCE
DANS MÜZİĞİ
DANCE
DANSLI PARTİ
DANCE
OYNAMAK
DANCE
OYNATMAK
DANCE
OYUN
dance
raks
dance
sıçramak
dance
v.dans et:n.dans
dance a jig
jig yap
dance a tango
tango yap
dance a waltz
vals yap
dance attendance on
bir dediğini iki etmemek, etrafında dört dönmek
dance band
dans pisti
dance hall
dans salonu
dance lesson
dans dersi
dance music
dans müziği
Dance pads (electronic games)
Dans matları (elektronik oyunlar)
dance palace
dans sarayı
dance school
dans okulu
dance step
dans adımı
dance the samba
samba yap
dance the the rhumba
rumba yap
DANCE TO SMB.’S PIPE
SUYUNA GİTMEK
DANCE TO SMB.’S TUNE
SUYUNA GİTMEK
dance with me
dans et benimle
dance with the one that brung you
seni bulunduğun yere getirenden vazgeçme
dance, grooming; dance, grooming invitation; dance, shaking
temizlenme dansı
dance, migration
dans, göç
dance, round
halka dansı
dance, tremble
dans, titreme
dance, wagtail; waggle
kuyruk sallama dansı
dancer
(i). dans eden kimse, dansor, dansoz. ballet dancer balerin; dansor. belly dancer oriyantal dansoz; rakkase.
dancer
1. dansçı, dansör, dansöz, 2. çengi, köçek
DANCER
DANS EDEN KİMSE
dancer
dansçı
dancer
dansçı kız
dancer
dansör
DANCER
DANSÖZ
DANCER
RAKKAS
dancer
rakkase
Dancer roller
Germe ayarlayıcı role
danceroom music
dans salonu müziği
DANCING
DANS
DANCING
DANS ETME
DANCING
OYNAMA
DANCING GIRL
DANSÇI KIZ
Dancing
Dans
dancing
dans (etme)
dancing
n.dans:v.danset:prep.dansederek
dancing girl
dansçı kız
dancing girl
dansöz, dansçı kız
dancing lesson
dans dersi
dancing master
dans öğretmeni
dancing roller
hareketli silindir
Dancing shoes
Dans ayakkabıları
DANDELION
HİNDİBA
dandelion
(i). kara hindiba cicegi, (bot). Taraxacum officinale.
dandelion
karahindiba
dandelion green
karahindiba yeşili
dander
(i)., (k).dili ofke, hiddet. get one’s dander up kizmak, ofkelenmek; kizdirmak.
dander
kızdırmak
dander
öfke
dander
öfkelenmek
DANDIFIED
ÇITKIRILDIM
DANDIFIED
ZÜPPE
dandified
züppe, çıtkırıldım
dandiprat
iki peni değerinde gümüş para
dandle
(f). hoplatmak, (cocugu) diz ustune oturtup oynatmak.
dandle
1. çocuğu hoplatmak, hoppala yaptırmak, 2. şımartmak
DANDLE
HOPLATMAK
DANDLE
OKŞAMAK
DANDLE
OYNATMAK
DANDLE
SEVMEK
DANDLE
ŞIMARTMAK
dandruff
(i). basta olan kepek, konak.
dandruff
başta olan kepek, konak
dandruff
kepek
dandruff
konak
dandy
(s)., (i)., (k).dili ala mukemmel, iyi; (i). mukemmel kimse veya sey; zuppe kimse, (colloq). citkirildim kimse, hanim evladi; (den). bocurum dirsekli salupa. dandy roller kagit filigran silindiri.
DANDY
ÇITKIRILDIM TİP
DANDY
DÜZGÜN
DANDY
FİLİKA
DANDY
HANIM EVLADI
dandy
iyi
DANDY
KUSURSUZ ŞEY
dandy
kusursuz şey
DANDY
KÜÇÜK YELKENLİ
dandy
mükemmel
DANDY
ŞIK
DANDY
YAMAN
DANDY
YETKİN KİMSE
DANDY
ZARİF
DANDY
ZÜPPE
dandy
züppe, çıtkırıldım
DANDYISH
DÜZGÜN
DANDYISH
ŞIK
DANDYISH
ZARİF
DANDYISM
ZÜPPELİK
dandyish
züppece
dandyism
züppelik
dane
(i). Danimarkali. Great Dane Danua cinsi kopek.
dane
danimarkalı
Dane
Danimarkalı kişi
danger
(i). tehlike, muhatara in danger tehlikede. out of danger tehlikeyi atlatmis.
DANGER
TEHDİT
danger
tehlike
DANGER
TEHLİKELİ
danger area
tehlikeli saha
danger class
tehlike sınıfı
danger classes
tehlike sınıfı
danger degrees
tehlike derecesi
danger line
tehlike hattı
danger of extinction
yok olma tehlikesi
DANGER SIGNAL
TEHLİKE İŞARETİ
danger zone
tehlikeli bölge
dangerous
(s). tehlikeli, muhatarali. dangerously (z). tehlikeli bir sekilde.
DANGEROUS
RİSKLİ
dangerous
tehlikeli
dangerous goods
tehlikeli maddeler
Dangerous goods
Tehlikeli mallar
dangerous goods regulations
tehlikeli madde kuralları
Dangerous preparations
Tehlikeli müstahzarlar
DANGEROUS QUADRANT
Siklonik bir fırtınanın ön tarafının yarısı.
Dangerous substances
Tehlikeli maddeler
dangerous undertaking
tehlikeli teşebbüs
dangerous voltage
tehlikeli gerilim
dangerously
tehlikeli bir şekilde
dangle
(f). sarkmak, asilmak, asili durup sallanmak; sarkitmak, asip sallamak.
dangle
1.sallamak, sarkmak, 2.sallanmak, sarkıtmak
dangle
asılıp sallanmak
dangle
asılmak
DANGLE
SARKITMAK
DANGLE
SARKMAK
dangle
v.sark:n.sarkma
Dangler
Sallantı elektrot
Dangling
Sallanma, asılıp sallanma
DANISH
DANİMARKALI
dani
yeni gine’nin yüksek kesimlerinde yaşayan bir halkın üyesi
Daniell cell
Daniell gözesi
daniell cell
daniell pili