Translate
"FACT"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
fact
(i). gercek, hakikat; durum, gosterilen husus veya keyfiyet. factfinding (s). delil toplayan (komisyon). accessory after the fact (huk.) curum islendikten sonra suc ortagi olan kimse .in fact gercekten, hakikaten,filvaki. matter of fact (bak.) matter.
fact
1.gerçek, olgu, olmuş şey, 2.olay, gerçek olay, 3.bilgi, doğru bilgi, gerçek
FACT
DURUM
fact
gerçek
fact
gerçek durum
Fact
gerçek, hakikat
Fact
Gerçek; Olgu
FACT
HAKİKAT
fact
hakikaten
FACT
OLAY
fact
olgu
FACT
UNSUR
Fact
Vaka, olay
fact film
belgesel film
Fact finding mission
Komisyon soruşturması
Fact, event, case, happening
Vaka
fact-checking
olgu doğrulama denetimi
FACTION
AYRILIK
FACTION
GRUPLAŞMA
FACTION
NİFAK
FACTIONIST
HİZİPÇİ
FACTIONIST
KIŞKIRTICI
FACTIOUS
ARA BOZUCU
FACTIOUS
AYRIMCI
FACTIOUS
BÖLÜCÜ
FACTIOUS
FESATÇI
FACTIOUS
HİZİPÇİ
FACTIOUS
KIŞKIRTICI
FACTITIOUS
SAHTE
FACTITIOUS
YAPAY
FACTITIOUS
YAPMACIK
faction
(i). hizip, grup, boluntu; hiziplesme, ihtilaf. factionist (i). hizipci, ihtilafci, partizan. factional (s). taraftar, ihtilaf cikaran. factionalism (i). partizanlik, ihtilaf.
faction
1.bölek, klik, hizip, 2.bir topluluk içinde anlaşmazlık, kavga, ayrılık
faction
bir topluluk içinde anlaşmazlık veya ayrılık
faction
bölüntü
faction
grup
faction
hizip
faction
hizip ayrılık
Faction
hizip, grup, bölüntü
faction
hizipleşme
faction
ihtilâf
faction
nifak
factionalism
partizanlık
factionist
1. partizan, 2. hizipçi, ihtilafçı
factious
(s). fitneci, fesatci, ihtilaf cikaran, hizipci.
factious
1. fesatçı, fitneci, 2. hizipçi
factious
fesatçı
factious
fitneci
factious
hizipçi
factitious
(s). yapma, suni, duzme,uydurma, gosteristen ibaret. factitiously (z). suni olarak, uydurarak. factitiousness (i). yapma olus, sunilik.
factitious
düzme
factitious
suni
factitious
uydurma
factitious
yapma
factitious
yapma, uydurma
factitious
yapmacık
factitiously
suni olarak
factitive
(s)., (gram.) bir nesnenin yani sira bir de belirleyici tumlec olan fiili gosteren: They made him king. Onu kral yaptilar.
factitive
araçlı geçişli
factitive verb
ettirgen eylem
factitive voice
ettirgen çatı
Facto
fiili
factor
(f).,(mat.) carpanlarini bulmak.
factor
(i). sebeplerden biri; (mat.) carpilanlardan biri: (tic.) bir firmaya borc para veren kimse; (tic.) komisyon alarak satis yapan kimse.
factor
1) çarpan; 2) etmen
Factor
1)Etmen, Etken; 2)Çarpan, Katsayı
factor
1.etmen, faktör, 2.çarpan
FACTOR
ARACI KURULUŞ
factor
çarpan
FACTOR
DEĞİŞKEN
FACTOR
ELEMAN
factor
etken
factor
etmen
factor
faktör
Factor
Faktör/Etmen
FACTOR
FİNANSÖR (ÜRETİMDE)
FACTOR
KÂHYA (İSKOÇ)
FACTOR
KALITIMSAL ÖZELLİK TAŞIYAN GEN
factor
katsayı
factor
katsayı, çarpan
FACTOR
ÖĞE
factor analysis
etmen çözümlemesi
factor cost
faktör maliyeti
Factor impeding supervision
Denetimi engelleyici husus
factor intensity
faktör yoğunluğu
factor intensive
faktör yoğunluğu
factor markets
faktör piyasaları
factor of production
üretim faktörü
factor of safety
emniyet katsayısı faktörü
factor of safety
güvenlik katsayısı, emniyet katsayısı
FACTOR OF SAFETY
Kırılma kuvveti,güvenlik katsayısı,güvenlikle çalışma yüküne kıyaslandığı zaman ortaya çıkan değerdir.Pervane şaftında 6,tekne saçında 4 1/2 , piston rodlarında 12 dir.
factor revenues
faktör gelirleri
factor shares
faktör payları
factorage
komisyon
factored transparancy
üretilmiş şeffaflık
factorial
(s)., (i)., (mat.) birbirini takip eden carpanlara ait; (i). 1 ’den baslayarak verilen bir sayiya kadar olan ardil pozitif sayi serisinin carpimi.
factorial
1) çarpınım, faktöryel; 2) etmensel
factorial
çarpım
Factorial
Çarpınım (mat)
factorial
çarpınım, faktöriyel
factorial experiment design
etmensel deney tasarım
Factorial Points
Faktoriyel Noktalar
factories and distribution centers
Fabrikalar ve dağıtım merkezleri
Factoring
1) Çarpanlara ayırma;2) Komisyonculuk; Faktoring
Factoring
Factoring
Factoring
Faktoring
factoring
faktöring
factorisation
çarpanlara ayırma
factorization
çarpanlara ayırma
factorize
çarpanlara ayırmak
factors
etken
factors of production
üretim etmenleri, üretim faktörleri
Factors of production
Üretim faktörleri
factory
(i). fabrika, imalathane, atolye; (eski.) yabanci bir memlekette is hani.
factory
atölye
factory
fabrika
factory
fabrika, üretimlik
FACTORY
İMALATHANE
factory
imalâthane
factory acceptance test (fat)
fabrika kabul edilebilirlik testi
factory building
fabrika binası
Factory certificate
İmalat sertifikası
factory chimney
fabrika bacası
factory cost
üretim maliyeti, fabrika maliyeti
Factory design
Fabrika tasarımı
factory expenses
fabrika giderleri
factory hand
fabrika işçisi
factory inspector
hükümet denetçisi, fabrika denetçisi
factory installed
fabrikada kurulmuş
factory labourer
fabrika işçisi
Factory layout
Fabrika yerleşimi
factory ledger
imalat defteri, fabrika büyük defteri
Factory made mortars
Hazır harçlar
factory manager
fabrika müdürü
factory output
fabrika randımanı
Factory painting
Fabrika boyası
Factory preparations
Hazır tesisat
factory price
fabrika fiyatı
factory production
fabrika üretimi
Factory ships
Fabrika gemileri
factory worker
fabrika işçisi
factotum
(i). kahya, her isi goren memur.
factotum
1. kâhya, 2. her işi gören memur
FACTOTUM
HİZMETÇİ
FACTOTUM
KÂHYA
FACTOTUM
UŞAK
facts of life
cinsel yaşamın ayrıntıları
Facts of the case
Olayın unsurları
factual
(s.) olaylara dayanan; kelimesi kelimesine, tam. factually (z). olaylara dayanarak, keyfiyete gore.
FACTUAL
EKSİKSİZ