Translate
"FOR"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
for
(kis). foreign, forestry.
for
1.için, 2.süresince, zarfında, -dır, 3.uğruna, için, 4.yerine, namına, adına, için, 5.yerine, karşılığında, 6.-den dolayı, yüzünden, nedeniyle, 7.-e uygun, -e elverişli, 8.şerefine, 9.-e göre, 10.-e rağmen, 11.olarak, diye, 12.-e karşı, 13.çünkü, zira
FOR
AMACIYLA
for
dair
FOR
DOĞRU
FOR
DOLAYI
for
dünyada
FOR
GÖRE
for
için
FOR
KARŞI
for
n.için-t. den beri
FOR
NEDENİYLE
for
özlemek
for
sevmek
for
tıpkı
for
uğruna
FOR
UYGUN
FOR
YARAYAN
for
yerine
FOR
YÖNÜNDE
for (a/some) reason(s) best known to (oneself)
nedenini anlamadım ama
for (one’s) eyes only
sadece belli bir kişinin/grubun görmesi için
for (some) years running
arka arkaya (birkaç) yıl
For a change
Değişiklik olsun diye
For a consider
Karşılık olarak
For a definite period
Belirli bir süre
For a footlight
Onbeş gün boyunca
For a lark
Şaka olsun diye
For a laugh
eğlenmek için
For a laugh
Şaka olsun diye
For a little
azıcık
For a little
Biraz
For a little
Kısa bir zaman için
For a little while
Bir süre
for a little while
kısa bir süreden beri
FOR A LONG TIME
EPEYDİR
FOR A LONG TIME
UZUN ZAMANDIR
For a long time
Uzun bir zaman
for a long time
uzun zamandan beri
FOR A LONG WHILE
UZUN ZAMANDIR
for a mere song
yok pahasına
For a moment
Bir an
for a period of ...years from the date of
tarihinden başlayarak...yıl süre ile
for a period of two years
iki yıl süre ile
For a rainy day
Kara gün için
for a rainy day
zor günler için, kara gün için
for a short time
kısa bir süre için
For a short, long while
Kısa zamandır, uzun zamandır
For a song
Çerez parasına, çok ucuz
For a song
Çok ucuza
for a song
çok ucuza, kelepir
For a song
yok pahasına
For a space
bir müddet zarfında
For a space
Bir süre içinde
For a start
Başlangıç için
For a time
Bir müddet
for a time
kısa bir süre için
for a while
bir süre
for a while
kısa bir süre
for a whole year
bütün bir yıl boyunca
for a whole year
tüm yıl boyunca
For ages
senelerdir
for ages
uzun bir zaman
FOR AGES
UZUN ZAMANDIR
For ages
Yıllarca
For ages
yıllardan beri
for all
-e rağmen, -e karşın
FOR ALL
GÖRE
for all (one’s) (something)
(bir şeyin) tüm …larına rağmen
For all (that)
Söylenen/yapılan herşeye karşın
for all his talent
tüm yeteneğine karşın
FOR ALL I CARE
BANA KALIRSA
for all I care
bana sorarsan
for all I know
bildiğime göre
for all i care
bana kalırsa
for all i care
bana sorarsan
for all i know
bilebildiğim kadar
for all it’s worth
bir değeri var mı bilmiyorum ama
for all it’s worth
söylemenin bir faydası olur mu bilmem ama
for all of life’s occasions
yaşamın tüm anları için
for all someone knows
ne bileyim ben
for all that
e rağmen
for all that
her şeye rağmen
for all that
öyle olmasına karşın
for all that i know
bana kalırsa
For all the world
Bütün dünyayı verecek olsalar
For all the world
dünyada
for all the world
dünyada (olmaz)
for all the world
dünyayı verseler (olmaz)
for all the world
her ne pahasına olursa olsun
For all the world
ne pahasına olursa olsun
for all the world as if
tıpkı, aynı, -mış gibi
FOR ALL THE WORLD LIKE
TIPATIP AYNI
for any price
her ne pahasına olursa olsun
for any price
herhangi bir fiyat için
for any reason whatever
her ne sebeple olursa olsun
for any reason whatsoever
her ne sebeple olursa olsun
for anything
her ne pahasına olursa olsun
for approval
mutabakat için
for as much as
bu sebepten
For as much as
Bu sebepten; madem ki
for aught I care
umurumda değil, bana ne
for aught i care
bana ne
For better (or) for worse
anca beraber kanca beraber
For better (or) for worse
iyi de olsa
For better (or) for worse
kötü de olsa
for better or worse
öyle ya da böyle
for cash
nakit olarak, peşin olarak
FOR CASH
PEŞİN PARA
For cash
peşin para ile
For cash
Peşinen
FOR CERTAIN
KESİN OLARAK
For certain
Muhakkak
For certain
şüphesiz
For collection
Tahsil için
For conscience’s sake
Allah aşkına
FOR DEAR LIFE
CAN HAVLİ İLE
for dear life
bir canı var onu korumak için
For dear life
Bütün kuvvetiyle
For dear life
hayatını kurtarmak için
for decades
onlarca yıl
for decorative purposes (only)
süs olsun diye
for deposits only
yalnız hesaba geçirilmek üzere
For disposal
Satılık
For effect
Etki yapmak için
For effect
gösteriş için
FOR EFFECT
GÖSTERMELİK
For ever
daima
For ever
ebedi olarak
For ever
ebediyen
FOR EVER
HER ZAMAN
For ever
ilelebet
FOR EVER
SONSUZA DEK
For ever and a day
daima
For ever and a day
İlelebet
For ever and ever
ardı arkası kesilmeden
For ever and ever
durmadan
for ever and ever
dünya durdukça
For ever and ever
ebediyete kadar
For ever and ever
İlelebet
for ever and ever
ilelebet, ebediyen
For ever more
Ebediyen
FOR EVERMORE
EBEDİYEN
For example
Mesela,örneğin
for example
örneğin
for example
örneğin, mesela
For example, for instance
Mesela
for farther detail
ayrıntı için
for fear of
den korktuğundan
For fear of
Korkusundan