Translate
"HAW"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
haw
(f.), (bak.) hem .
haw
(f.), (i.) kosum atini sesle sola dondurmek; (i.) bu hareket icin ata verilen emir.
haw
(i.) alic.
haw
(i.) bazi hayvanlarda ucuncu goz kapagi.
HAW
AKDİKEN
HAW
ALIÇ
HAW
HIMLAMAK
HAW
KEM KÜM ETMEK
hawaii
(i.) Hawaii .
hawaii
hawai
hawaiian
hawaili
hawaiian capital
hawai’nin başkenti
hawaiian dancing
hawai dansı
hawaiian guitar
hawaii gitarı
hawaiian islands
hawaii adaları
hawfinch
(i.) flurcun, (zool.) Cocco thraustes coccothraustes.
hawfinch
kocabaş kuşu
hawhaw
hendek içinde çit
haw-haw
hendek içinde çit
hawk
(f.) oksurerek girtlagini temizlemeye calismak; balgam cikarmak.
hawk
(f.) sokakta oteberi satmak, seyyar saticilik yapmak .hawker (i.) seyyar satici.
hawk
(i.) (f.) sahin, dogan, (zool.) Falco; atmaca, (zool.) Accipiter; caylak; askeri kuvvetle ihtilafi halletmek isteyen kimse; (f.) atmaca veya sahin ile kus avlamak; atmaca gibi kusa saldirmak. hawkish (s.) savas yanlisi.
hawk
(i.) alttan sapli sivaci tahtasi.
Hawk
1) alttan saplı sıvacı tahtası;2) Şahin
Hawk
1.ATMACA 2.EL ARABASIYLA SATMAK, SEYYAR SATICILIK
hawk
1.doğan, atmaca, 2.gezgin satıcılık yapmak, sokakta öteberi satmak
HAWK
AÇGÖZLÜ VE SALDIRGAN TİP
HAWK
ATMACA
HAWK
AVLAMAK
HAWK
AVLANMAK
HAWK
BOĞAZINI TEMİZLEME
hawk
çaylak
HAWK
ÇIKARMAK
HAWK
DOĞAN
Hawk
doğan, şahin, öksürerek gırtlağını temizlemeye çalışmak
HAWK
İŞPORTACILIK YAPMAK
HAWK
ÖKSÜREREK BALGAM ÇIKARMA
HAWK
ÖKSÜRMEK
HAWK
SERTLİK YANLISI POLİTİKACI
HAWK
SEYYAR SATICILIK YAPMAK
HAWK
SIVACI TAHTASI
HAWK
ŞAHİN
hawk
v.şahinle kuş avla:n.şahin
HAWK
YAYMAK
hawk eyed
keskin bakışlı
HAWKER
İŞPORTACI
hawker
seyyar satıcı
HAWKER
ŞAHİNLE AVLANAN AVCI
hawkeye state
keskin bakışlılık
hawkeyed
(s.) keskin bakisli.
hawk-eyed
keskin bakışlı
hawking
seyyar satıcılık
hawkish
savaş yanlısı
hawknosed
(s.) gaga burunlu.
hawk-nosed
gaga burunlu
hawkweed
(i.) sari cicekli bir bitki, (bot.) Hieracium mouseear hawk weed tirnak otu, farekulagi.
hawkweed
farekulağı
hawkweed
sarı çiçekli bir bitki
Haworth test
Haworth deneyi (aşınma)
hawse
(i.), (den.) Ioca deligi; geminin onu, bas taraftan cifte demirli geminin zincir yatagi. hawsehole (i.) Ioca deligi.
HAWSE
1)Demirde yatan bir teknenin demiri ile baş bodoslaması arasında kalan yatay mesafe. 2)Demir loçalarının bulunduğu yer.
hawse
loca deliği
Hawse
Loca, loca deliği (gemi)
hawse
loça, palamar gözü
HAWSE BLOCK
Loça kapağı.
HAWSE BOLSTER
Baş bodoslamalardaki yuvarlak loça ağızları.
HAWSE BUCKLER
Çelik loça kapağı.
HAWSE FALLEN
Gemi baş-kıç yapınca loçaların suya girmesi.
HAWSE FLAPS
Loça kapakları.
HAWSE FULL
Loçaların suya girmesi.
HAWSE HOLE
Loça ağzı,deliği.Palamar loçası
hawse hole
palamar lombarı, palamar gözü
HAWSE PIPE
Loça.Demir zincirlerinin geçmesi ve demir bedenlerine yataklık etmesi için açılmış deliklere,ağızlara konulan silindir borular
HAWSE,CLEAR
Zincirler neta.
hawsehole
loca deliği
hawsehole
loça deliği
hawsepipe
loca borusu
hawser
(i.), (den.) palamar, yoma, kablo.
hawser
halat
hawser
halat, palamar, yoma
hawser
kablo
HAWSER
PALAMAR
Hawser
Palamar, çekme halatı, yoma
hawser
yoma
HAWSER
Yoma halat.Genellikle bağlamada palamar halatı olarak kullanılır.Bitkisel veya çelik tel olabilir.
HAWSER BEND
Yoma bağı
HAWSER LAID
Halatın sağa bükülü flasaları sola bükülerek kolları meydana getirilir.Bu kollar sağa bükülerek yoma bükümü halat meydana gelir.
hawser laid
yoma, bükme halat
HAWSER LASHING
İki yomayı kasalarından birbirine bağlamak.Yoma bağı.
HAWSER PORT
Halat loçası
HAWSER SEIZING
Çıma piyanı.
HAWSER SPLICE
Yoma dikişi.
hawthorn
(i.) alic, (bot.) Crataegus oxyacantha.
HAWTHORN
AKDİKEN
hawthorn
akdiken, alıç
HAWTHORN
ALIÇ
hawthorn
diken