Translate
"Hit"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
hit
(i). vurus, vurma, darbe; isabet; basari, muvaffakiyet, sans; yerinde soz; argo igne ile vucuda zerkedilen esrar. hit or miss gelisiguzel. make a hit beysbol tam vurus yapmak; argo ustun basari saglamak.
hit
1) vurgun, 2) yakalama
hit
1.vurmak, 2.çarpmak, vurmak, 3.çarptırmak, 4.varmak, ulaşmak, 5.tokat, yumruk, vuruş, vurma, darbe, 6.(şarkı, vb.) sevilen/tutulan şey, başarı, 7.isabet, hedefe ulaşma
hit
başarı
hit
çarpmak
hit
çok sevilen
hit
darbe
Hit
DARBE, ÇARPMAK, POPÜLER (hit)
hit
erişmek
hit
isabet
hit
isabet etmek
hit
koyulmak
hit
muvaffakıyet
hit
saldırmak
hit
şans
hit
uymak
hit
uyuşmak
hit
v.vur:n.vuruş
hit
varmak
hit
vurma
hit
vurmak
hit
vuruş
hit
vuruş darbe isabet başarı
hit a snag
çıkmaza girmek
hit against
çarp
hit and miss
gelişigüzel
hit and miss transform
ıskala yakala dönüşümü
hit and run
çarpıp kaçan
hit below the belt
1. belden aşağı vurmak, 2. kalleşlik etmek
hit hard
sertçe vur
hit home
can evinden vurmak
hit inflation attack
düzmece reyting saldırısı
hit it off
gül gibi geçinmek
hit it off
iyi geçinmek
hit it off with
gül gibi geçinmek
hit it off with
ile iyi geçinmek
hit man
kiralık katil
hit on
tesadüfen bulmak
hit on a good idea
aklına parlak bir fikir gelmek
hit on the line
hatta açılma
hit or miss
gelişigüzel
hit or miss
rasgele
hit out
1. şiddetle eleştirmek, saldırmak, 2. yumrukla vurmak
hit out at
karşı çıkmak, sözlerle saldırmak
hit rate
isabet hızı, tıklanma oranı
hit rate
isabet oranı
hit ratio
başarı oranı
hit ratio
yakalama oranı
hit sb below the belt
arkadan vurmak
hit squad
diğer insanlara fiziksel zarar veren çete
hit the booze
alem yapmak
hit the bottle
kafayı çekmek
hit the bottle
kendini alkole vermek
hit the bull’s eye
on ikiden vurmak
hit the ceiling
tepesi atmak
hit the deck
yataktan kalkmak
hit the ground
yere çarp
hit the jackpot
turnayı gözünden vurmak
hit the mark
hedefi vurmak
hit the mark
rast gelmek
hit the nail on the head
1. tam üstüne basmak, 2. taşı gediğine koymak
hit the phones
telefonlara sarılmak
hit the road
yola koyulmak
hit the roof
tepesi atmak
hit the sack
yatmak
hit the spot
ilaç gibi gelmek
hit the top
zirve yapmak
hit with the foot
tekme at
Hitachi wheel-belt caster
Hitachi tamburlu kayışlı döküm makinası
hit-and-run
çarpıp kaçan (şoför)
hitch
(i). cekis; ilisme, ilisiklik; engel, mani, ariza; topallama, aksama; baglanti parcasi; (den). volta, bag, adi dugum; (A.B.D)., (k).dili askerlik suresi. hitchhike (f). otostop yapmak. without a hitch puruzsuz olarak, hadisesiz bir sekilde.
hitch
1.bağlamak, takmak, 2.otostop yapmak, 3.çekiş, ani çekme, 4.engel, terslik, pürüz
hitch
aksaklık
hitch
aksama
hitch
aksamak
hitch
arıza
hitch
bağ
hitch
bağlamak
hitch
çekelemek
Hitch
çekiş
hitch
çekiş engel arıza
hitch
engel
hitch
ilişme
hitch
ilişmek
hitch
iliştirmek
hitch
mâni
hitch
takılmak
hitch
takmak
hitch
topallama
hitch
v.çekiştir:n.ani çekiş
hitch
yakalanmak
hitch hiker
otostopçu
hitch one’s waggon to a star
gözü yükseklerde olmak
hitch up
(pantolon) yukarı çekmek
hitch up
yukarı çek
Hitchener process
Hitchener süreci
Hitchhike
Otostop
hitchhike
otostop çek
hitchhike
otostop yapmak
hitchhike
radyo veya televizyon programından sonra yayınlanan kısa reklam
Hitch-Hike
OTOSTOP YAPMAK
hitchhiker
otostopçu
Hitching post
Bağlama kazığı (at v.b.)
Hitching posts
Hayvanlar için bağlama direkleri
hither
(z)., (s). buraya, buraya dogru, beriye; (s). beriki, beri yandaki. hither and thither, hither and yon suraya buraya, bir ileri bir geri. on the hither side of bu tarafinda. hithermost (s). bu tarafa en yakin olan. hitherto (z). simdiye kadar.
hither
beriki
hither
bu taraftaki
hither
buraya
hither
buraya kadar
hither
buraya(kadar)
hither and thither
1. her tarafa, 2. şuraya buraya
hither and thither
oraya buraya
hither and thither
şuraya buraya
Hither and thither
Şuraya buraya, bir ileri bir geri
hither and yon
oraya buraya
hither and yon
şuraya buraya
hither, thither, and yon
oraya buraya, her yer/yere
hithermost
bu tarafa en yakın
hithermost
bu tarafa en yakın olan
hitherside
yakın taraf
Hitherto
Şimdiye dek
hitherto
şimdiye dek, şimdiye kadar
hit-off
iyi taklit
hit-off
iyi tasvir
hit-or-miss
1. rasgele, 2. sonucunu düşünmeden
Hit-or-miss
dikkatsizce
Hit-or-miss
Rastgele
Hit-or-miss
tesadüfi; neticesini düşünmeden
hitting
n.vuruş:v.vur:prep.vurarak
hitting time
vurma zamanı
hittite
(i)., (s). Eti, Hitit; (s). Etilere veya lisanlarina ait.
hittite
Eti
hittite
Hitit
hittite
türkiye’de mö 2000 yıllarında başlayıp mö 1200’lerde sona eren medeniyet