Translate
"Living"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
living
1.canlı, yaşayan, sağ, 2.yaşayan, kullanılan, geçerli, 3.geçim, geçinme, 4.yaşam standardı, yaşama
living
canlandırıcı
living
canlı
living
diri
living
faal
living
geçim
living
geçinme
living
geçinmek
living
i. yasama, hayat tarzi; gecim; gecinme; the ile yasayanlar. living room bir ailenin oturma odasi. good living hali vakti yerinde olma, rahat yasama. makeone’s living hayatini kazanmak, gecinmek.
living
kuvvetli
living
n.yaşam:v.yaşa:prep.yaşayarak
living
s. yasayan, canli, diri, sag; canlandirici; yasayanlara ait; zinde, kuvvetli, faal; tipki. living language yasayan dil. living picture canli tablo. living wage gecindirebilecek maas. a living faith kuvvetli iman.
living
sağ
Living
YAŞAM BİÇİMİ
living
yaşama
living
zinde
living arrangement
geçerli anlaşma
living being
canlı
living being
canlı varlık
living conditions
hayat şartları
living creatures
canlı yaratıklar
living death
yaşayan ölü
Living Expenses
Yatam Giderleri
living language
yaşayan dil
living organism
canlı organizma
living robot
canlı robot
living robotics
canlı robot bilimi
living room
oturma odası
Living Satandart
Geçim Standardı
living thing
canlı
living tissue
canlı doku
Living tissue equivalent
Canlı doku eşdeğeri
living together
birlikte yaşama
living up to
daha önceden belirlenmiş olan standartları karşılama
Living wage
Asgari ücret
living wage
geçinmeye yetecek ücret
Living-room furniture
Oturma odası mobilyaları