Translate
"MOLE"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
mole
(tende) ben
mole
(vücutta) ben
Mole
1) Ben; cilt beni 2) Mol (6.023x10
mole
1.ben, 2.köstebek, 3.muhbir, ajan
mole
batı orta sudan’da yaşayan bir halk
mole
batı orta sudan’da yaşayan bir halkın üyesi
mole
ben
MOLE
BEN (ANAT.)
mole
casusluğa başlamadan çok önce gizlenip geniş çapta casusluk faaliyetleri yürüten bir organizasyonda yetkili konuma ulaşmış casus
MOLE
DALGAKIRAN
mole
i. ben, insan vucudunda leke.
mole
i. dalgakiran, mendirek; suni liman.
mole
i. kostebek, kor sican, yer gockeni, zool. Talpa europaea
mole
i., kim. gram. molekul, herhangi bir maddenin gramla carpilan molekul agir1igi.
MOLE
KÖSTEBEK
mole
leke dalgakıran köstebek
MOLE
MENDİREK
MOLE
MOL
mole concept
mol kavramı
mole cricket
danaburnu
mole fraction
mol kesri
Mole Fraction
Mol Oranı
mole plough
mol pulluğu, drenaj pulluğu
molecular
1. moleküler, 2. moleküle ait, moleküllü
molecular
moleküler
Molecular
moleküler, özdeciksel
Molecular
Özdeciksel; Molekülsel; Moleküle ilişkin; Moleküler
molecular
s. molekule ait, molekullu.
Molecular association
Molekül toplaşımı
molecular association
moleküler birleşme
molecular attraction
moleküler çekim
Molecular beam (Molecular ray)
Özdecik demeti; molekül demeti
Molecular beam deposition
Molekül ışınlı bırakım
molecular biology
moleküler biyoloji
Molecular biology
Özdeciksel dirilbilim;moleküler biyoloji
molecular bond
moleküler bağ
Molecular bonding
Molekül bağlanması
Molecular chemistry (polymer)
Özdecik kimyası; molekül kimyası (çoğuz)
Molecular concentration
Özdecik derişimi; molekül derişimi
Molecular conductivity
Özdeciksel iletkenlik; molekülsel iletkenlik
Molecular crystal
Özdecik örütü;moleküler kristal
molecular current
moleküler akım
Molecular distillation
Özdecik damıtımı;molekül damıtımı
molecular energy
moleküler enerji
Molecular film (Molecular monolayer)
Özdeciksel zar; molekülsel zar
molecular formula
molekül formülü
molecular formula
moleküler formül
Molecular formula
Özdecik ilintisi;molekül formülü
molecular information processing
moleküler bilgi işleme
Molecular length
Özdecik boyu; molekül boyu
molecular mass
molekül kütlesi
molecular mass
moleküler kütle
Molecular Mass Distribution
Moleküler kütle dağılımı
Molecular microscopes
Moleküler mikroskoplar
Molecular monolayer
Özdeciksel tekkatman; molekülsel tekkatman
Molecular orbital
Özdecik dolancası; molekül dolancası
molecular orbital theory
molekül orbital kuramı
Molecular orientation
Özdecik konumu;molekül konumu
Molecular phases
Özdecik evreleri;molekül evreleri
Molecular polarization
Özdecik ucaylanması; molekül polarizasyonu
Molecular ray
Özdecik ışını; molekül ışını
molecular sieve
moleküler elek
Molecular sieve
Özdecik eleği; moleküleleği
Molecular sieving
Molekülsel süzme
Molecular slag theories
Özdeciksel dışık kuramları; moleküler curuf teorileri
Molecular spectrum
Özdecik görüngesi; molekül spektrumu
molecular structure
molekül yapısı
Molecular structure (polymer)
Özdecik yapısı; molekül yapısı (çoğuz)
Molecular susceptibility
Özdecik yatkınlığı; molekül yatkınlığı
molecular theory
molekül teorisi
molecular volume
molekül hacmi
Molecular volume
Özdecik oylumu; molekül hacmi
Molecular Weight
Molekül ağırlığı
molecular weight
moleküler ağırlık
Molecular weight (mass-average)
Özdecik ağırlığı; molekül ağırlığı (kütle ortalaması)
Molecular weight (number average)
Özdecik ağırlığı; molekül ağırlığı (sayı ortalaması)
molecularity
molekülsellik
Molecularity
Özdeciklik; molekülarite
Molecule
1)Özdecik; molekül (kim.);2) Küçük parçacık, tozan, zerre
molecule
i. tozan, molekul, zerre.
molecule
molekül
molecule
molekül, özdecik
Molecule
molekül, özdecik, tozan, zerre
molecule
tozan
MOLECULE
ZERRE
MOLE-EYED
KÖR
MOLEHILL
KÖSTEBEK YUVASI
MOLEHILL
ÖNEMSİZ ŞEY
molehill
i. kostebeklerin yeraltini oyarak cikardiklari toprak yigni, kostebek tepesi; onemsiz sey. make a mountain out of a molehill habbeyi kubbe yapmak, pireyi deve yapmak.
molehill
köstebek tepeciği
Moles
Köstebekler
MOLESKIN
KÖSTEBEK DERİSİ
moleskin
1. moleskin, köstebek kürkü, 2. kadife pantolon
moleskin
i. kostebek derisi; buna benzer kumas; cog. bu kumastan yapilmis pantolon .
moleskin
kadife pantolon
molest
1.saldırmak, rahatsız etmek, 2.ört. sarkıntılık etmek
molest
f. rahatslz etmek; tecavuz etmek. molestation i. tecavuz.
molest
rahatsız etmek
molest
saldır
MOLEST
SARKINTILIK ETMEK
MOLEST
TACİZ ETMEK
MOLESTATION
TACİZ
molestation
1. cinsel taciz, 2. tecavüz
molested
v.saldır:adj.rahatsız edilmiş
molester
rahatsız edici