Translate
"MOUNT"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
mount
1.dağ, tepe, 2.binek hayvanı, 3.binmek, 4.çıkmak, tırmanmak, 5.(up ile) yükselmek, 6.monte etmek, takmak, kurmak, 7.kakmak, yerleştirmek, takmak, 8.çerçeve, 9.altlık
MOUNT
ALTLIK
mount
artmak
mount
asmak
mount
bağlama
mount
bağlamak
MOUNT
BİNDİRMEK
mount
biniş
MOUNT
BİNMEK
MOUNT
ÇERÇEVE
Mount
Çerçeve, destek, mesnet
MOUNT
ÇERÇEVELEMEK
MOUNT
ÇIKMAK
MOUNT
DAĞ
MOUNT
DAYANAK
MOUNT
DÜZENLEMEK
mount
girişmek
mount
i. dag, tepe Mount of Olives Kudus’te Zeytin dagi. Mount Zion Sion dagi.
mount
karton vb’nin üzerine yerleştirmek (fotoğraf/pul vb’ni)
mount
koyacak
mount
kurmak
MOUNT
MONTE ETMEK
MOUNT
OTURTMAK
mount
takmak
mount
taşımak
MOUNT
TEPE
mount
tırmanmak
MOUNT
ÜZERİNE ÇIKMAK
MOUNT
ÜZERİNE YERLEŞTİRMEK
mount
v.monte et:n.dağ
mount
yuva (mücevher için)
mount
yükselmek
MOUNT A HORSE
ATA BİNMEK
mount everest
everest dağı
MOUNT GUARD
NÖBET TUTMAK
mount guard
nöbetçi olmak
mount Olympus
Uludağ
MOUNT UP
ARTMAK
MOUNT UP
ÇOĞALMAK
mount, to
bağlamak, tanıtmak, takmak
Mount, to-
Monte etmek
MOUNTAIN
DAĞ
MOUNTAIN CHAIN
DAĞ SIRASI
MOUNTAIN CHAIN
DAĞ SİLSİLESİ
MOUNTAIN GOAT
DAĞ KEÇİSİ
MOUNTAIN LION
PUMA
MOUNTAIN PASS
BOĞAZ
MOUNTAIN RANGE
DAĞ SIRASI
MOUNTAIN RANGE
DAĞ SİLSİLESİ
MOUNTAIN-DEW
İSKOÇ VİSKİSİ
MOUNTAINEER
DAĞA TIRMANMAK
MOUNTAINEER
DAĞCI
MOUNTAINEER
DAĞLI
MOUNTAINEERING
DAĞCILIK
MOUNTAINOUS
DAĞLI
MOUNTAINOUS
DAĞLIK
MOUNTAINY
DAĞ GİBİ
MOUNTAINY
DAĞLIK
mountain
avuç içinde, parmakların altında yer alan ve el falcıları tarafından mizaca ve kişisel özelliklere dair bilgi verdiğine inanılan küçük et çıkıntısı
mountain
dağ
mountain
dağların arasında yer alan
mountain
yığın
mountain alder
kızılağaç
mountain anemone
manisa lalesi
mountain ash
üvez
mountain beaver
dağ kunduzu
mountain beekeeping
dağ arıcılık
mountain birch
kağıt huşa benzeyen ancak kabuğu kahverengi olan batı abd’ye özgü bir huş ağacı
mountain black snake
kara yılan
mountain bladder fern
eğreltiotu
mountain chain
dağ silsilesi
mountain chinchilla
çinçilla
mountain climber
dağcı
Mountain climbing
Dağcılık
mountain cock
çalıhorozu, orman horozu
mountain crystal
neceftaşı
mountain flax
yeni zelanda’ya özgü çok yıllık bir bitki
mountain goat
ak dağ keçisi
mountain goat
dağ keçisi
mountain gorilla
dağ gorili
mountain lion
dağ aslanı
mountain lion
dağ aslanı, puma
mountain man
dağ adamı
mountain partridge
dağ kekliği
mountain pass
geçit
mountain pasture
Yaylak
mountain peak
dağın tepesi
mountain pine
çam
mountain quail
dağ bıldırcını
mountain range
sıradağ, dağ silsilesi
mountain sheep
dağ koyunu
mountain sickness
dağ hastalığı
mountain sickness
yükseklikten gelen rahatsızlık
mountain skink
dağ kertenkelesi
mountain tourism
dağ turizmi
mountain zebra
dağ zebrası
mountained
dağlık
mountaineer
dağcı
mountaineer
i., f .dagli kimse; dagci; f. daglara tirmanmak.
mountaineer
v.dağcılık yap:n.dağcı
mountaineering
dağcılık
mountaineering
dağcılık yaparak
mountaineering
n.dağcılık:v.dağcılık yap:prep.dağcılık yaparak
mountainous
dağlık
mountainous
iri
mountainous
s. daglik; dag gibi, iri.
Mountainous terrain
Dağlık arazi
mountainous waves
dağ gibi dalgalar
mountainousness
dağ gibi olma
Mountant (Mounting medium)
Gömme ortamı
mountebank
i. sarlatanlikla sahte ilac satan kimse; sarlatan kimse.
MOUNTEBANK
ŞARLATAN
mountebank
şarlatan satıcı
mountebank
şarlatan, sahte doktor
mounted
1. ata binmiş, atlı, 2. binmiş, takılı
MOUNTED
ATLI
Mounted
Gömülü; Gömülmüş; Gömme
mounted
hazır
Mounted
Monteli
mounted
s. binmis; atll; takili, hazir; kakilmis, kakma. mounted gem kakma tas. mounted police atli polis. mounted troops suvari, atli asker.
mounted
takılı
Mounted air compressors
Tekerlekli şasiye monte edilmiş çekilebilen hava kompresörleri
mounted gem
kakma taş
Mounted lenses, prisms, mirrors, etc., of any material, n.e.c.
Başka yerde sınıflandırılmamış herhangi bir maddeden mercekler, prizmalar, aynalar, vb. (montelenmiş)
Mounted objective lenses, of any material, for cameras, projectors or photographic enlargers or reducers
Monte edilmiş objektif mercekleri, herhangi bir maddeden (fotoğraf makineleri, kameralar, projektörler veya fotografik agrandisörler (fotografik büyütücüler) için)
Mounted piezo-electric crystals
Monteli tip piezo-elektrik kristalleri
MOUNTED POLICE
ATLI POLİS
mounted police
atlı polis
mounted policeman
atlı polis
Mounted position
Yüksek konum
Mounted specimen
Gömülü numune
MOUNTED TROOPS
SÜVARİ
mounted troops
süvari, atlı asker
Mounted wheels
Geçme çarklar
MOUNTHLY COURSES
ADET
MOUNTHLY PERIODS
ADET
MOUNTING
ALTLIK
MOUNTING
BİNME
MOUNTING
DESTEK
MOUNTING
MONTAJ
Mounting
1) Gömme (numunehazırlama); 2) Tırmanma, çıkma; 3) Binme
mounting
biniş
mounting
binme
mounting
çerçeve
mounting
dayanak
mounting
destek
mounting
i. destek, dayanak, cerceve, koyacak; binme, binis.
mounting
koyacak
mounting
Montaj, donatım, kurma, takma
mounting
montaj, kurma, takma