Translate
"PERT"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
PERT
ARSIZ
pert
küstah
pert
küstahlık
pert
pert
pert
s. arsiz, simarik, kustah, yilisik. pertly z. arsizca, kustahca. pertness i. arsizlik, kustahlik.
pert
sulu, cıvık, şımarık
pert
şımarık
pert
şımarık arsız
pert near, but not plumb
iş görür ama kusursuz değil
pert near, but not plumb
yakın ama tam değil
pert near, but not plumb
yaklaşık ama tam ideal değil
pert near, but not plumb
yeterli ama kusursuz değil
PERTAIN
AİT OLMAK
PERTAIN
DAİR OLMAK
PERTAIN
İLGİLİ OLMAK
PERTAIN
UYGUN OLMAK
PERTAIN
UYMAK
PERTAIN
YAKIŞMAK
pertain
(to ile) -e ait olmak, ile ilgisi olmak
pertain
ait olmak
pertain
f., to ile mahsus olmak, ait olmak; ilgili olmak, alakali olmak, raci olmak; uygun olmak, munasip olmak.
pertain
ilgili olmak
pertain to
ile ilgili olmak
pertain to
ilgili olmak
pertain to
mahsus ol
pertaining to
1. -e uyan, 2. ile ilgili
pertaining to
ile ilgili
PERTINACIOUS
AZİMLİ
PERTINACIOUS
ISRARCI
PERTINACIOUS
İNATÇI
PERTINACIOUS
SEBATLI
PERTINACITY
ISRAR
PERTINACITY
İNAT
PERTINACITY
SEBAT
PERTINENCE
İLGİ
PERTINENCE
UYGUNLUK
PERTINENCE
YERİNDELİK
PERTINENT
İLGİLİ
PERTINENT
MÜNASİP
PERTINENT
UYGUN
PERTINENT
YERİNDE
pertinacious
azimli
pertinacious
inatçı
pertinacious
inatçı, kararlı
pertinacious
s. sebatkar, azimli, inatci, israr eden. pertinaciously z. israrla, azimle, inatla.
pertinacity
1. inatçılık, ısrar, 2. sebat, inat
pertinacity
azim
pertinacity
i. azim, sebat, inatcilik.
pertinacity
inatçılık
pertinacity
sebat
pertinence
1. uygunluk, yerindelik, 2. ilgi
pertinence
uygunluk
pertinency
uygunluk
pertinent
alâkalı
pertinent
ilgili
pertinent
münasebet
pertinent
s. alakali, ilgili; uygun, muvafik. pertinencecy i. ilgi, munasebet; uygun olma. pertinently z. alakali olarak, ilgili olarak; uygun olarak.
pertinent
uygun
pertinent
uygun, yerinde, ilgili
Pertinent country
İlgili ülke
pertinent data
uygun veri
pertinent to
e uygun
PERTNESS
ARSIZLIK
pertness
arsızlık, sululuk
PERTNESS
ŞIMARIKLIK
perturb
1.üzmek, kaygılandırmak, canını sıkmak, telaşlandırmak, rahatsız etmek, 2.bozmak, karıştırmak, rahatsız etmek
perturb
aklını karıştır
perturb
altüst etmek
PERTURB
ENDİŞELENDİRMEK
perturb
f. zihnini karistirmak, altust etmek, rahatsiz etmek. perturbable s. rahatsiz edilebilir, altust edilebilir.
PERTURB
HUZURSUZ ETMEK
PERTURB
KAYGILANDIRMAK
perturb
tedirgin et
perturb, to
sarsıma uğratmak
PERTURBATION
ENDİŞE
PERTURBATION
KARIŞIKLIK
PERTURBATION
KAYGI
PERTURBATION
TEDİRGİNLİK
perturbation
1. rahatsızlık, 2. karışıklık, 3. tedirginlik, 4. heyecan
perturbation
aklını karıştırma
perturbation
bozulma
perturbation
heyecan
perturbation
huzursuzluk
perturbation
ıstırap
perturbation
i. rahatslzlik, huzursuzluk, istirap; karisiklik; heyecan; astr . bir gokcisminin hareketinde baska bir gok cisminin etkisi ile meydana gelen duzensizlik.
perturbation
karışıklık
perturbation
sarsım
perturbation
tedirginlik
perturbation
yörünge veya yoldaki küçük sapma
PERTURBED
ENDİŞELİ
PERTURBED
KAYGILI
PERTURBED
TEDİRGİN
perturbed
v.akıl karıştır:adj.aklı karışmış
perturbed orbit
bozulmuş yörünge
perturbing factors (forces)
bozucu faktörler
PERTUSSIS
BOĞMACA ÖKSÜRÜĞÜ
pertussis
boğmaca
pertussis
i., tib. bogmaca.