Translate
"PROVO"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
PROVO
GEÇİCİ
PROVO
TAHRİKÇİ
PROVOCATEUR
KIŞKIRTICI
Provocateur
provakatör, meydan okuyan kimse
PROVOCATEUR
TAHRİKÇİ
PROVOCATION
KIŞKIRTMA
PROVOCATION
KIZDIRMA
PROVOCATION
PROVOKASYON
PROVOCATION
TAHRİK
PROVOCATIVE
KIŞKIRTICI
PROVOCATIVE
NEDEN OLAN
PROVOCATIVE
TAHRİK EDİCİ
PROVOCATIVE
TAHRİKÇİ
PROVOCATIVE
UYANDIRAN
provocation
1.kışkırtma, tahrik, 2.kızdırma, öfkelendirme, 3.kızılacak şey, öfkelendirici şey
provocation
dürtü
provocation
gücendirme
provocation
i. kiskirtma, tahrik, tesvik; durtu; gucendirme, ofkelendirme; kizilacak sey, guce gidecek mesele. do (it) under provocation kiskirti tesirinde kalarak yapmak, tahrik sonucu yapmak. on the slightest provocation en hafif etkenle.
provocation
kışkırtma
provocation
öfkelendirme
provocation
provokasyon
provocation
tahrik
provocation
teşvik
Provocations
kışkırtma, tahrik, teşvik
provocative
1. kışkırtıcı, tahrik edici, 2. kızdırıcı
provocative
cazip
provocative
çekici
provocative
etkileyici
provocative
kışkırtıcı
provocative
neden olan
provocative
provokatif
provocative
s., i. tahrik edici, kiskirtici, etkileyici; kizdirici, sinirlendirici; cekici, cazip; i. tahrik edici kimse veya sey. provocatively z. tahrik edici sekilde, kis- kirtarak.
Provocative
tahrik edici, kışkırtıcı, etkileyici
PROVOCATOR
TAHRİKÇİ
provoke
1.kışkırtmak, tahrik etmek, 2.kızdırmak, öfkelendirmek, 3.-e neden olmak
PROVOKE
ÇIKARMAK
provoke
dürtmek
provoke
f. kizdirmak, sinirlendirmek, ofkelendirmek; harekete gecirmek; durtmek, tesvik etmek, tahrik etmek; sebep olmak. be provoked (at) kizmak; kus- mek. provoking s. asaba dokunan. provokingly z. kizdiracak sekilde.
provoke
kışkırt
provoke
kışkırtmak
PROVOKE
KIZDIRMAK
Provoke
kızdırmak, sinirlendirmek, öfkelendirmek
PROVOKE
KIZIŞTIRMAK
provoke
neden olmak
provoke
öfkelendirmek
PROVOKE
SEBEP OLMAK
provoke
sinirlendirmek
PROVOKE
TAHRİK ETMEK
PROVOKE
UYANDIRMAK (MERAK VB.)
PROVOKE
ÜSTÜNE VARMAK
provoked
v.kışkırt:adj.kışkırtılan
provoker
kışkırtan kişi
PROVOKING
CAN SIKICI
provoking
cansıkıcı, darıltıcı, kudurtan
provoking
n.kışkırtan:v.kışkırt:prep.kışkırtarak
provost
1. dekan, 2. dinsel başkana, 3. belediye reisi
provost
amir
PROVOST
BELEDİYE BAŞKANI (İSKOÇYA)
PROVOST
DEKAN (BRİT.)
provost
i. inzibat amiri, adli subay. provost guard askeri polis karakolu. provost marshal inzibat amiri, adli subay. provost sergeant inzibat cavusu.
provost
i. resmi amir; bazi universitelerde dekan; Iskocya’da belediye baskani.
PROVOST
İNZİBAT SUBAYI
PROVOST
MÜDÜR (ÜNİV.)
PROVOST
OKUL MÜDÜRÜ (ÜNİV.)
provost marshal
adli subay
PROVOST MARSHAL
POLİS ŞEFİ