Translate
"Plain"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
Plain
1) Yalın; Açık; Düz; 2) Kabarcıksız(cam)
plain
1.ova, 2.düz, 3.yalın, basit, sade, süssüz, 4.açık, kolay anlaşılır, net, 5.(kadın) çirkin, alımsız, 6.dobra, açıksözlü, dürüst
plain
açık
Plain
AÇIK, ORTADA, DÜZ
plain
açıklık
plain
basit
Plain
Desensiz, düz
plain
düz
plain
geniş ve düz yer
plain
gösterişsiz
plain
normal
plain
ova
plain
ova düz
plain
sade
plain
sadece
plain
sadelik
plain
süssüz
plain
şatafatsız
plain
vazıh
plain
vuzuh
plain
yalın
plain bar
düz demir çubuk
Plain bearing
Düz yatak
Plain carbon steel
Yalın karbon çeliği, düz karbon çeliği
Plain carbon steel scrap
Yalın karbonlu çelik hurdası
Plain carbon steels
Yalın karbonlu çelikler
plain clothes man
1. sivil giyimli, 2. dedektif
Plain coffee
Sade kahve
plain concrete
donatısız beton
plain conductor
çıplak iletken
plain copper conductor
çıplak bakır iletken
plain dealer
dürüst adam
plain dealing
dürüstlük
plain error
basit hata
Plain flour
Katkısız un
Plain gears, gearing and driving elements
Düz dişliler, çalıştırma ve tahrik elemanları
Plain glass
Yalın cam; Sade cam
Plain knit
Düz örgü (tekstil)
Plain lap
Düz katlantı
plain milling cutter
silindirik freze bıçağı
plain milling machine
düz freze tezgahı
plain old telefone service (POTS)
geleneksel telefon hizmeti
Plain pilaf
Sade pilav
Plain postcards
Düz posta kartları
Plain rolled glass (Honticuttural glass)
1) Desensiz cam; 2) Aydınlık camı
plain sailing
basit iş
plain sailing
rahat ve kolay iş, dertsiz belasız iş
plain text
düz metin
plain text
normal metin düz metin
plain text file
düz metin dosyası
plain type
normal
Plain washer
Düz pul, rondela
Plain weave
Düz örgü (elek)
plain work
düz duvar örgüsü
plain/simple thanks
kuru teşekkür
plainclothes man
detektif
plainclothes man
sivil polis; detektif.
plainclothesman
dedektif
Plained
Kabarcıksız (cam)
Plaining (Refining)
Arıtım; Arındırma(cam)
Plaining agent (Refining agent)
Arındırıcı (cam)
plainly
1.açık ve net bir şekilde, açıkça, 2.süssüz biçimde, 3.dobra, dobra
plainly
gösterişsizce
plainness
1. düzlük, açıklık, 2. toksözlülük
plainness
sadelik
plainsong
i., muz.( eski )bir tarz kilise muzigi.
plainsong
kilise müziği
plainspoken
açık sözlü
plainspoken
açıksözlü, lafını esirgemeyen
plainspoken
s. acik sozlu.
plain-spoken
açık sözlü
plaint
1.dava, 2.hüzün ifadesi, keder
plaint
feryat
plaint
figan
plaint
i. sikayet, yakinma; feryat, figan.
plaint
şikayet
plaint
şikâyet
plaint
yakınma
plaintext
düzmetin
plaintext
şifresiz metin
plain-text documents
saltmetin belgeler
plaintiff
davacı
plaintiff
i., huk. davaci.
plaintiff in error
temyiz eden taraf
Plaintiff, claimant, complainant
Davacı
plaintive
hüzünlü, ağlamaklı, acıklı, dokunaklı
plaintive
s. yakinan sizlanan, kederli. plaintively z. sizlanarak.
plaintive
sızlanan