Translate
"SAG"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
sag
1.eğilmek, bükülmek, çökmek, sarkmak, bel vermek, 2.(neşe, mutluluk, vb.) azalmak, kaybolmak, kaçmak, 3.çöküntü, eğilme, bel verme, sarkma
SAG
AZALMAK
SAG
BEL VERMEK
sag
bükülmek
SAG
ÇÖKME
SAG
ÇÖKMEK
SAG
ÇÖKÜNTÜ
SAG
DÜŞMEK (FİYAT)
sag
eğil
sag
eğilme
SAG
EĞİLMEK
sag
f. (-ged, -ging) i. egilmek, bukulmek, cokmek, bel vermek; sarkmak; yavas yavas dusmek (kiymet); den. ruzgar altina suruklenmek; i. cokuntu, egilme, bel verme; sarkma.
SAG
SARKMA
Sag
Sarkma (döküm)
SAG
SARKMAK
sag
savunmada kendi adamını bırakıp ikili sıkıştırma için arkadaşına yardıma gitme
sag
v.eğil:n.eğilme
sag correction
sarkma düzeltmesi
Sag point
Sarkma noktası (cam)
saga
destan
SAGA
EFSANE
saga
i. (eski) iskandinav hikaye veya masali; destan.
Saga
iskandinav hikâye veya masalı
SAGACIOUS
AKILLI
SAGACIOUS
AKILLICA
SAGACIOUS
ANLAYIŞLI
SAGACIOUS
İSABETLİ
SAGACIOUS
SAĞGÖRÜLÜ
SAGACITY
ANLAYIŞ
SAGACITY
SAĞGÖRÜ
SAGACITY
ZEKÂ
sagacious
akıllı
sagacious
akıllı, sağ görülü
sagacious
akıllıca
sagacious
arif
sagacious
ferasetli
sagacious
s. arif, akilli, zeki, ferasetli, sezgin, anlayisli sagaciousness i. akillilik, zeka, ariflik, bilgelik sagaciously z. ariflikle, akillica.
sagacious
zeki
sagaciousness
zeka
sagacity
1. anlayış, sağgörü, 2. dirayet, öngörü
sagacity
akıllılık
sagacity
i. ariflik, akillilik, zeka.
sagacity
zeka
sagamore
i. bazi kizilderili kabilelerinde reis.
sagamore
kuzey atlantik kıyılarındaki algonquian kızılderililerdeki savaş şefi veya ikinci şef
sage
1.akıllı, ağırbaşlı, bilge, 2.bilge, 3.adaçayı
sage
adaçayı
Sage
Adaçayı bitkisi
SAGE
AĞIRBAŞLI
SAGE
AKILLI
sage
bilge
sage
hakimane
sage
i. adacayi. garden sage adacayi, bot. Salvia officinalis. scarlet sage ates cicegi. wood sage, wild sage yabani adacayi, bot. Salvia sylvestris.
sage
s., i. hikmet sahibi, agirbasli; akilli; i. bilge, hikmet sahibi kimse; yasini basini almis akilli adam, filozof. sagely z. bilgece, hakimane, dirayetle. sageness i. bilgelik, hikmet sahibi olus, dirayetlilik.
Sage tea
Adaçayı
Sage tea
Adaçayı çayı
sagebrush
i. A.B.D’ne mahsus bir cesit kokulu cali, bot. Artemisia.
sager
daha bilge
saggar
i., f. seramikte kullanilan atese dayanikli toprak veya bu topraktan yapilan kap; f. boyle bir kapta isitmak.
Saggard
1) Ateşe dayanıklı çömlek 2) Ateşkili
sagged comb
sarkık tarak
Sagger
Fırınlama kabı (seramik)
SAGGING
Belverme.Geminin ortasında oluşan çökme,belverme.
Sagging
1) Sarkma 2) Sarkma yöntemiyle cam biçimleme
sagging
n.eğilen:v.eğil:prep.eğilerek
Sagging
Sarkma (sac)
Sagging
Sarkma, eğilme, bel verme (rotorlarda)
sagging comb
sarkma tarak
Sagging kiln
Bombe fırını (oto cam)
Sagging plate
Ara destek aynası (boru demetlerinde)
saggy
sarkık
Sagittal
1) Kafa kemiklerinin birleşme çizgisine ilişkin (tıp) 2) Sağ-sol bakışım düzlemi; sagital 3) Oka benzer; oksu
sagittal
s. oka benzer, ok seklinde, oka ait; anat. sagital, oksal, sehmi.
sagittal
sehmi
Sagittal focus
Bakışım bölümü odak düzlemi
sagittal section
sagittal kesit
Sagittal section (Sagittal plane)
Sagital bakışım bölümü düzlemi
sagittarius
i., astr. Nisanci takimyildizi; Yay burcu.
Sagittarius
Yay (burcu)
sagittate
ok başı biçiminde
sagittate
s., bot., zool. ok basi seklinde, temren biciminde.
sago
hintirmiği, sag
SAGO
SAGU
saguaro
güneybatı amerika ve meksika’nin çöllerinde yetişen ağaç şeklindeki en büyük kaktüs türlerinden biri