Translate
"Whole"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
whole
bütün
WHOLE
BÜTÜN BÜTÜN
Whole
bütün, tam, toplam
whole
iyi
whole
sağ
WHOLE
SAĞLAM
WHOLE
SAĞLIKLI
WHOLE
TAM
WHOLE
TAMAMEN
whole
tek parça, bütün
WHOLE
TOPLAM
WHOLE
TOPLU
WHOLE
TÜM
Whole
Tüm, bütün
Whole
TÜM, BÜTÜN WHOLESALES - TOPTAN SATIŞ
WHOLE
YARASIZ BERESİZ
WHOLE ABDOMEN
Bütün karın.
WHOLE ARM
Bütün kol.
Whole Asset Balance Sheet
Tüm Varlık Bilençosu
Whole Asset Protability
Tüm Varlıkların Karlılığı
Whole aubergines fried and halved with seasoned mincemeat
Karnıyarık
WHOLE BACK
Bütün sırt.
Whole blood
Sahih resep
whole body
tüm vücut
Whole Capital Probability
Tüm sermaye Karlılığı
Whole Capital Turnover
Tüm Sermaye Dönüş Katsayısı
WHOLE CHEST
Bütün göğüs
whole circuit
tüm devre
whole cloth
geçmişi veya herhangi bir şeye dayalı olmayıp tamamen yeni yapılmış şey
whole country’s
tüm ülkenin
Whole day
Bütün gün
Whole day
sabahtan akşama kadar
whole day
tüm gün
Whole egg
Bütün yumurta
whole fam damily
tüm aile fertleri
whole gale
kuvvetli rüzgar
whole generation
tüm nesil
Whole grain
Tam tahıl
whole humanity
tüm insanlık
whole language theory
tüm dil kuramı
whole loin
bütün fileto
Whole milk
Kaymaklı süt
Whole milk
Tam yağlı süt
Whole milk and cream powder
Süt ve süt tozu, yağlı
whole name
tam isim
whole note
müzik notası
whole number
tamsayı
whole of
in tamamı
whole planet
tüm gezegen
whole price index
toptan satış fiyat endeksi
whole process
tüm süreç
whole program
tüm program
Whole raw hides and skins of bovine or equine animals
Ham post ve deriler, bütün halde (büyükbaş veya at türü hayvanların)
whole rest
müzik duraklaması
whole snipe
bataklık çulluğu
whole step
müzik duraklaması
whole time
bunca zaman
whole time
bütün zaman
whole time
tüm zaman
whole tone
müzik duraklaması
whole wheat bread
buğday ekmeği
Whole wheat bread
Kepekli unlu ekmek
whole wheat flour
buğday unu
Whole wheat flour
Kepekli un
whole world
bütün dünya
whole world
tüm dünya
Whole, canned tomatoes
Bütün domates konserve
Whole, entire
Bütün
whole/entire period
tüm dönem
wholefood
az işlemden geçmiş yiyecek
wholehearted
candan
wholehearted
gayretli
wholehearted
içten
wholehearted
s. samimt, icten, candan; gayretli.
whole-hogger
bir şeyi çekincesiz, sınırlamasız veya tereddütsüz bir şekilde destekleyen veya tanıtan kimse
wholemeal
kepekli
WHOLEMEAL
KEPEKLİ UNDAN YAPILMIŞ
Wholemeal flour
Kepekli un
Wholemeal pasta
Kepekli makarna
wholeness
bütünlük
WHOLENESS
SAĞLAMLIK
WHOLENESS
TAMLIK
Wholeness
Tümlük, tamlık, noksansızlık
wholesale
1.toptancılık, toptan satış, 2.toptan, toplu
WHOLESALE
BÜYÜK ÇAPTA
wholesale
s., z., i., f. toptan yapilan, toptan satilan; z. toptan; i. toptan satis; f. toptan satmak.
Wholesale
Toptan
WHOLESALE
TOPTAN OLARAK
wholesale
toptan satış
wholesale
v.toptan sat:n.toptan satış
wholesale access
toptan erişim
Wholesale Barter
Toptan Barter
Wholesale Food Markets
Toptancı Halleri
Wholesale Foreign Exchange Market
Toptan Döviz Piyasası
wholesale house
satılık bina
Wholesale market deliveries
Toptancı piyasa teslimatları için
Wholesale price
Toptancı fiyatı
Wholesale price index
Toptan eşya fiyat endeksi
wholesale price index
toptan eşya fiyat indeksi
wholesaler
toptancı
Wholesaling
Toptancılık
wholesome
hasiyetli
wholesome
s. sihhi, sihhate yararli, hasiyetli; sihhatli; tekin. wholesomely z. sihhatle; tekince. wholesomeness i. sihhatli olma; tekin olma.
WHOLESOME
SAĞLIĞA YARARLI
wholesome
sağlığa yararlı, sağlıklı
WHOLESOME
SAĞLIKLI
wholesome
sıhhatli
wholesomeness
sıhhatlilik
wholesomeness
yararlı ve iyi olma durumu
Whole-wheat
Kepekli
WHOLE-WHEAT
KEPEKLİ UNDAN YAPILMIŞ
Whole-wheat bread
Kepekli ekmek