Translate
"child"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
child
(i)., (cog -children) bebek, cocuk; cocuksu kimse; kiz veya erkek evlat. childbed (i). kadinin dogum yapma hali. childbirth (i). dogum. child labor cocuklarin calistirilmasi. child’s play kolay is. adopted child evlat edinilmis cocuk, evlatlik. with child
child
1.çocuk, 2.deneyimsiz, toy, çaylak, 3.ürün, sonuç, çocuk
child
alt
child
bebeklik çağı ile ergenlik çağı arasındaki gelişme döneminde bulunan insan
child
çocuk
child
evlat
child
insan fetüsü
child
küçük yaştaki oğlan veya kız
child
soy bakımından oğul veya kız
Child - Proof
Çocuk kilidi
child (graph)
alt (çizge)
Child abduction
Çocuk kaçırma
child abuse
çocuğa kötü muamele edilmesi
Child abuse
Çocukların istismar edilmesi
child abuse syndrome
hırpalanmış çocuk sendromu
child bearing
çocuk doğurma
child bearing
doğum
child benefit
çocuk yardımı
child care
çocuk bakımı
child domain
alt alanı
child dose
çocuk dozu
child element
altöğe
child increment
çocuk zamları
child labour
çocuk çalıştırma
child language
çocuk dili
child node
alt düğüm, çocuk düğüm
child process
alt işlem
child prodigy
harika çocuk
child psychiatry
çocuk psikiyatrisi
child psychology
çocuk psikolojii
child psychology
çocuk psikolojisi
child relief
çocuk yardımı
Child resistant closure
Çocuk emniyetli kapak
Child seats for motor cars
Arabalar için çocuk koltukları
Child under custody
Velayet altındaki çocuk
Child under school age
Okul öncesi çocuk
child’s bicycle
çocuk bisikleti
child’s play
1. çocuk oyuncağı, 2. kolay iş
child’s play
basit iş
Child’s play
çocuk oyuncağı
Child’s play
Çok kolay iş
child’s play
kolay iş
childbearing
çocuk doğurma
childbearing
çocuk doğurma, doğum yapma, çocuk sahibi olma
childbed
1. lohusa yatağı, 2. loğusalık
childbirth
çocuk doğurma
childbirth
çocuk doğurma, doğum
childbirth
doğum
childcare
çocuk bakımı
childermas
(i). isa’nin dogumundan uc gun sonra kilictan gecirilen masum cocuklar yortusu, 28 Aralik.
childhood
(i). cocukluk devresi. second childhood yaslilik devresindeki cocukluk hali.
childhood
çocukluk
childhood
çocukluk çağı
childhood
çocukluk, çocukluk dönemi
childish
(s). cocuksu, cocugumsu; sacma. childishly (z). cocukca. childishness (i). cocuksuluk.
childish
1.çocuksu, çocuk gibi, 2.çocukça, saçma
childish
çocuğumsu
childish
çocuksu
childishly
çocukça
childishness
çocuksuluk, çocukçalık
childless
(s). cocuksuz, cocugu olmayan. childlessness (i). cocuksuzluk.
childless
çocuksuz
childlessness
çocuksuzluk
childlike
(s). cocuk ruhlu, masum, icten, samimi.
childlike
çocuksu
childlike
içten
childlike
masum
childlikeness
çocuk gibi olma
childproofing
çocukların zarar görmeyeceği şekilde tasarlama
children
(bak). child.
children
çocuk
children
çocuklar
children insurance
çocuk sigortası
children up to three years of age
üç yaşına kadar olan çocuklar
children’s allowance
çocuk zammı
children’s day
dünya çocuk hakları günü
children’s hour
televizyonda çocuk saati
children’s library
çocuk kütüphanesi
Children’s play-houses
Çocuk oyun evleri
children’s questions and answers
çocukların soruları ve cevapları
children’s rights day
dünya çocuk hakları günü
Children’s sandals with leather uppers (including thong type sandals, flip flops)
Sandaletler, sayası deri olan, çocuklar için (parmak arası sandaletler ve tokyolar dahil)
Children’s seats, for fixing on cycles or motorcycles
Bisiklet veya motosikletlere sabitlemek için çocuk koltukları
Children’s town footwear with leather uppers (including boots and shoes; excluding waterproof footwear, footwear with a protective metal toe-cap)
Gündelik/abiye ayakkabı, sayası deri olanlar, çocuklar için (bot ve ayakkabılar dahil; fakat, su geçirmez olanlar ve koruyucu metal burunlu olanlar hariç)
children’s wear
çocuk giyimi