Translate
"en"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
en
(sonek) kelimeleri sifat, fiil, isim yapan ek.
en
fiil
en
i. N harfi; matb. basilan yazilarin buyuklugunu tayin icin kullanilan olcu, em olcusunun yarisi, yarim katrat.
en-
(onek) e, icine (cok defa siddet ifade eder).
EN BLOC
BÜTÜNÜYLE
en dash
orta çizgi
en famille
aile arasında
en garde
kendini savunmaya hazır
en masse
hep birlikte
en masse
toptan
en nom participation
yalnız isimle katılma
en passant
bu arada
en passant
Fr. gecerken, sirasi gelmisken, akla gelmisken. take the pawn en passant (satranc) piyadeyi an pasan vurmak.
en passant
laf arasında
en passant
sırası gelmişken
en route
yolda, yolunda, gitmekte
en(sig.)n
alâmet
en(sig.)n
alem
en(sig.)n
bandıra
en(sig.)n
bayraktar
enable
f. muktedir kilmak, kuvvet vermek; yetki vermek, salahiyet tanimak; imkan vermek, mumkun kilmak, kolaylastirmak.
enable
geçerli kılmak canlandırmak
Enable
imkân vermek, mümkün kilmak, saglamak, yetki vermek, etkinleştirmek
ENABLE
İZİN VERMEK
enable
kolaylaştırmak
ENABLE
OLANAK TANIMAK
ENABLE
OLANAK VERMEK
enable
olanaklı kılmak, imkân tanımak
enable
sağla
enable
seçilir kıl
enable
seçilir kılmak
ENABLE
YETKİ VERMEK
enable someone to gain hands-on experience
pratik kazandırmak
enable to
sağla
enable to be
sağla
enable, to
seçilir kılmak, çalışır kılmak
enabled
etkinleştirilmiş
enabled
geçerli kılınmış, seçilebilir
enabled
seçilir kılınmış
enabled
v.seçilir kıl:adj.seçilir kılınmış
enabled state
işler durum
enabled state
seçilir durum, çalışır durum, seçilmiş
enabling
n.fırsat veren:v.sağla:prep.sağlayarak
enabling signal
erkleme sinyali
enact
(yasa) çıkarmak
enact
(yasa)çıkarmak (tiyatro)oymamak
ENACT
CANLANDIRMAK
ENACT
ÇIKARMAK (YASA)
enact
f. kanunlastirmak; harekete gecirmek; karar vermek, hukmetmek; temsil etmek, canlandirmak, oynamak (rol). enactive s. yasama yetkisi olan, yapan, icra eden. enactment i. kanunlastirma, kabul; kanun, kararname.
enact
hükmetmek
enact
kabul
enact
kanun
enact
kanunlaştır
enact
kanunlaştırmak
enact
kararname
ENACT
OYNAMAK (ROL)
ENACT
SAHNELEMEK
ENACT
YASALLAŞTIRMAK
ENACTION
CANLANDIRMA
ENACTION
YASA
enactment
1. kanun çıkarma, kanun, yasa, 2. kabul, kararname
enactment
kanunlaştırma
Enactment
Yasalaştırma, kanun yapma
Enactment
Yasalaştırma, Kanunun Kabulü
enamel
1.minelemek, mine ile süslemek, 2.parlatmak, 3.mine, emaye, 4.diş minesi, 5.parlatıcı boya
ENAMEL
DİŞ MİNESİ
ENAMEL
EMAY
ENAMEL
EMAY İŞİ
ENAMEL
EMAY İŞİ ESER
enamel
emaye
ENAMEL
EMAYLAMAK
enamel
f. (-led, -ling) minelemek, mine ile kaplamak; degisik renklerle suslemek; parlaklik vermek. enamelling i. mine isi.
enamel
i. emay, mine; emay gibi sey; dis minesi; emay isi. enamelware i. emay isi.
enamel
mine
enamel
mine, dişminesi
ENAMEL
MİNELEMEK
ENAMEL
SIR
Enamel
Sır, emaye, mine
ENAMEL
SIRLAMAK
ENAMEL
SÜSLEMEK
ENAMEL
TIRNAK CİLASI
enamel
v.minele:n.mine
enamel colour
emay rengi
Enamel colours
Emaye renkleri
enamel paint
emaye boya, vernikli boya
Enamel plating
Emaye kaplama
Enamel print
Emaye baskı
enameling
emayeleme
enamelled
1. emaye, 2. emayeli
Enamelled
Sırlı, sırlanmış, emayeli, mineli
Enamelled brick
Emayeli tuğla
Enamelled metal plate
Emayeli metal sac
Enamelled plate
Emayeli levha
Enamelled wire
Emayeli tel
enamelling
mine işi
Enamelling
Sırlama, emayeleme, mineleme
Enamelling furnace
Emaye fırını
Enamelling iron
Emayelik çelik, çok düşük karbonlu soğuk haddelenmiş çelik
Enamelling sheets
Emayelik saclar
Enamel-paint
Emaye boya
Enamels and glazes
Emaye ve seramik sırları
enamelware
emay işi
Enamelware
Emaye eşya, emayeli eşya
ENAMOR
AKLINI BAŞINDAN ALMAK
ENAMOR
AŞIK ETMEK
enamor
âşık etmek
ENAMOR
BÜYÜLEMEK
ENAMOR
ETKİLEMEK
enamor
f. asik etmek, meftun etmek, buyulemek, teshir etmek, kendine baglamak; k.dili aklini basindan almak. enamored of someone birine asik, tutkun, meftun.
enamor
meftun
enamor
tutkun
enamored
aşık
ENAMOUR
AKLINI BAŞINDAN ALMAK
ENAMOUR
AŞIK ETMEK
ENAMOUR
BÜYÜLEMEK
ENAMOUR
ETKİLEMEK
enamoured
(of/with ile) düşkün, hayran
ENAMOURED
AŞIK
enantimorph
ayna görünümcü
Enantiomer
Enantiyomer
Enantiomer
Zıt bakışık eşiz; Enantiyomer
enantiomorph
enantiyomorf
Enantiomorph
Zıt bakışık kristal, zıt bakışık örüt
Enantiomorphism
Zıt bakışıklılık
Enantiotropy
İki örütlülük, iki kristallilik
Enantropy (Allotropy)
Eşözdeklilik
Enargite
Enargit
Enarthosis
Yuvalı eklem (tıp)
Enarthrodial
Yuva eklemi (tıp)
enarthrosis
enartroz
enarthrosis
i., anat. enartros, oynak eklemlerin bir cinsi, mafsal.
enarthrosis
mafsal
enarthrosis
oynak eklemlerin bir cinsi, mafsal
enate
anne tarafından akraba
enate
s. anne tarafindan akraba, anne soyundan gelen.
enatic
anne tarafıyla ilgili
enaunter (obsolete)
olmasın diye
ENAVIGATE
Sefere çıkmak.
enbloc
Fr. toptan, bir butun halinde, hep birden
encaenia
i., cog. bir sehrin kurulusu veya bir kilisenin takdisi hatirasina duzenlenen toren.
encage
f. kafese kapamak, kafese koymak.
encage
kafese kapamak, kafese koymak
ENCAGE
KAFESE KOYMAK
ENCAGE
KAFESLEMEK
encamp
(ordu) kamp kurmak
encamp
f. ordugah kurmak, kamp kurmak. encampment i. ordugah, kamp, karargah.
encamp
kamp
ENCAMP
KAMP KURMAK
ENCAMPMENT
KAMP
encampment
kamp yeri, düşerge