Translate
"exclusive"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
exclusive
(s.), (i.) umuma acik olmayan; bir kimse veya zumreye has; tek, esi olmayan; haric tutan; of ile mustesna, -den gayri, hesaba katmadan; (i.) yalniz bir gazete veya mecmuanin temin edebildigi mulakat. exclusively (z.) yalniz, munhasiran.
exclusive
1.herkese açık olmayan, lüks, pahalı, 2.paylaşılmayan, özel, kişiye ait, 3.özel haber, yalnızca bir tek gazetede yayınlanan haber
exclusive
ancak özel seçilmiş bazı kişilere açık olan
Exclusive
inhisari
Exclusive
Münhasır
exclusive
münhasıran
exclusive
özel
exclusive
seçkin
exclusive
tek
exclusive
tek özel biricik
Exclusive
umuma açık olmayan
exclusive agent
tek yetkili temsilci
Exclusive broadcasting rights
Münhasır yayın hakları
Exclusive Competence
Münhasır yetki
Exclusive distribution agreement
Tek elden dağıtım anlaşması
Exclusive distribution agreement
Tek satıcılık sözleşmesi
Exclusive distribution agreements
Tek elden dağıtım anlaşmaları
Exclusive distributor, exclusive dealing
Münhasır bayilik
Exclusive economic zone
Münhasır ekonomik bölge
Exclusive economic zone
Özel, ayrıcalıklı ekonomik bölge, münhasır ekonomik bölge
exclusive lock
dışlayıcı kilit
exclusive of
1. hariç, dışında, 2. müstesna
exclusive of
den ayrı
exclusive or
dışlamalı yada
exclusive or
dışlayan ya da
exclusive OR circuit
D-YA devresi (dışlamalı YA)
Exclusive purchasing agreement
Tek elden satın alma anlaşması
Exclusive purchasing agreements
Tek elden satın alma anlaşmaları
Exclusive rights
Münhasır haklar
exclusive rights
özel haklar
exclusive rights
tüm haklar
Exclusively
Münhasıran
exclusively
sadece, yalnız
exclusively
yalnızca
exclusively
yanlızca
Exclusively fiscal nature
Münhasıran mali nitelikli