Translate
"fa"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
fa
fa notası
FAB
ÇOK BÜYÜK
FAB
KOCAMAN
FAB
MUAZZAM
fabaceous
fasulye familyasına ait
fabeceae
(i)., (bot). fasulye familyasi. fabaceous (s). fasulye familyasina ait.
fabeceae
fasulye familyası
FABIAN
AĞIR
FABIAN
İHTİYATLI
FABIAN
TEDBİRLİ
fabian
(s)., (i). tedbirli ihtiyatli; tereddut eden, geciktiren, Anibal’i yipratan QuintusFabius Maximus gibi; ingiltere’de ilimli sosyalist bir dernege mensup; (i). bu dernegin uyesi.
fabian
fabian derneği’ne ait
fabian
fabian derneği’ne dair
fabian
ihtiyatlı
fable
(f). hikaye soylemek, yalan soylemek. fabled (s). efsanevi, meshur.
fable
(i). masal, icinde hayvanlarin da insanlar gibi konusup davrandigi hikaye, fabl; hayal gucune dayanan hikaye, icinde morali olan hikaye, efsane, mit; yalan.
fable
1.masal, hayvan masalı, fabl, öykünce, 2.söylence
FABLE
EFSANE
fable
fabl
FABLE
MASAL
fable
masal efsane
fable
meşhur
fable
yalan
fabled
1. efsanevi, 2. hayali
fabled
efsanevi
FABLED
UYDURMA
fabliau
(cog aux) (i). manzum masal.
FABRIC
BEZ
FABRIC
BÜNYE
FABRIC
ÇATI
FABRIC
DOKUMA
FABRIC
İNŞA
FABRIC
KUMAŞ
FABRIC
YAPI
FABRICATE
ATMAK
FABRICATE
SAHTESİNİ YAPMAK
FABRICATE
UYDURMAK
FABRICATE
ÜRETMEK
FABRICATE
YALAN SÖYLEMEK
FABRICATION
BİR ARAYA GETİRME
FABRICATION
İMAL ETME
FABRICATION
UYDURMA
FABRICATION
ÜRETME
FABRICATION
YALAN
FABRICATOR
SAHTEKÂR
FABRICATOR
YALANCI
fabric
(i). kumas, bez, dokuma; bunye, nesic, doku.
fabric
1.dokuma, kumaş, bez, 2.(bina) yapı, çatı, iskelet, bünye
fabric
bez
fabric
bünye
fabric
doku
fabric
dokuma
fabric
kumaş
Fabric
Kumaş, bez
fabric
nesiç
fabric
yapı kumaş
fabric
yapı, temel, sistem, malzeme
fabric appearance
kumaş görünümü
fabric back
kumaşın ters yüzü
Fabric back
Kumaşın tersi
Fabric button
Kumaş kaplı düğme
Fabric conditioner
Yumuşatıcı; kumaş parlatıcı
Fabric conditioner (for washing machines) (excluding those for use as soap and surface-active preparations)
Yumuşatıcı (çamaşır makineleri için)(sabun olarak kullanılanlar ile yüzey aktif müstahzarlar hariç)
Fabric filled melamines
Kumaş dolgulu melaminler
Fabric filled phenolics
Kumaş dolgulu fenolikler
Fabric filter
Bez filtre
Fabric filter
Bez süzgeç
Fabric filter bag
Bez süzgeç torbası
fabric printing
kumaş baskısı
Fabric reinforcement
Kumaş desteği
fabric ribbon
dokuma şerit
fabric softener
kumaş yumuşatıcı
Fabric spring
Kafes telli somya
Fabric stretching frames
Kumaş germe kasnakları
fabric weight
kumaş ağırlığı
fabricate
(f). imal etmek, parcalarini bir araya getirerek yapmak; uydurmak yalan soylemek, slang atmak. fabrica’tion (i). imal etme; yalan, uydurma. fab’ricar (i). imalatci; uyduran veya atan kimse.
fabricate
1.uydurmak, icat etmek, kandırmak amacıyla uydurmak, 2.yapmak, kurmak
fabricate
imal et
fabricate
sahtesini yapmak
fabricate
uydur
fabricate
uydurmak
fabricate
yalan
Fabricated
imal etmek, parçalarını bir araya getirerek yapmak
Fabricated asbestos fibres
Asbest (amyant) lifleri, işlenmiş; asbest ve magnezyum karbonat esaslı karışımlar; bu karışımlardan veya asbestten yapılan ürünler; fren, debriyaj ve benzerleri için sürtünme malzemesi (fren balatası vb.), monte edilmemiş
Fabricating
imal etmek, kurmak, insa etmek, monte etmek
fabrication
1.uydurma, yalan, 2.yapma, yapım, imal, imalat, fabrikasyon
fabrication
imalat
fabrication
yapım
Fabrication of ceramics
Seramik yapımı
Fabrication of composites
Karma yapımı
Fabrication of plastics
Plastik yapımı
fabricator
fabrikatör
fabricator
imalatçı
Fabrics
Kumaşlar
Fabry-Perot interferometer
Fabry-Perotgirişimölçeri
FABULIST
FABL YAZARI
FABULIST
HAYALİ HİKÂYELER YAZAN KİMSE
FABULIST
UYDURUKÇU
FABULIST
YALANCI
fabulist
(i). hayal unsuruna dayanan hikayeler yazan kimse; yalan uyduran kimse.
fabulist
1. fabl yazarı, 2. uydurukçu, atıcı
fabulous
(s). inanilmaz, muthis, mukemmel, fevkalade; uydurma, hayal mahsulu, efsanevi; abartilmis, mubalagali. fabulously (z)., (k.dili) inanilmaz mukemmellikte.
fabulous
1.inanılmaz, şaşılacak, 2.mükemmel, harika, müthiş, 3.düşsel, uydurma, masal ürünü
fabulous
efsane
fabulous
efsanevi
FABULOUS
HARİKA
FABULOUS
HAYAL ÜRÜNÜ
fabulous
inanılmaz
fabulous
mükemmel
FABULOUS
MÜTHİŞ
FABULOUS
ŞAHANE
FABULOUS
UYDURMA
fabulous animal
efsanevi yaratık
fabulously
inanılmaz derecede, müthiş
fabulously
şaşılacak derecede
facade
1.binanın ön yüzü, bina cephesi, alnaç, fasat, 2.yanıltıcı, aldatıcı görünüm
facade
cephe
FACADE
DIŞ GÖRÜNÜŞ
Face
1) Yüzey; 2) Yüz; 3) Alın(madencilik)
Face
1.YÜZ, SURAT 2.KARŞISINA ÇIKMAK, BAŞINA GELMEK
face
1.yüz, surat, çehre, 2.görünüş, şekil, 3.dış görünüş, 4.itibar, saygınlık, şeref, 5.bakmak, karşı karşıya olmak, 6.karşılamak, karşı karşıya gelmek, göğüs germek, 7.örtmek, sıvamak, kaplamak
face
alın, yüz
FACE
ASTARLAMAK
FACE
BAKMAK
FACE
BİÇİM
face
bir nesnenin en önemli veya belirgin yüzü
FACE
CEPHE
face
çehre
FACE
DÖNMEK
face
düzey
FACE
EDA
FACE
GÖĞÜS GERMEK
FACE
GÖRÜNÜŞ
FACE
GÖZE ALMAK
FACE
HAL
FACE
İTİBAR
FACE
KADRAN
FACE
KAPLAMAK
FACE
KARŞI ÇIKMAK
FACE
KARŞI KARŞIYA GELMEK
FACE
KARŞI KOYMAK
FACE
KARŞI OLMAK
face
karşılamak
FACE
KATLANMAK
face
küstahlık
FACE
ONUR
FACE
ÖN
face
ön taraf
FACE
ÖN YÜZ
FACE
RESİMLİ TARAF