Translate
"fail"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
fail
1.başaramamak, becerememek, başarısız olmak, geçememek, kalmak, 2.(sınıfta) bırakmak, çaktırmak, 3.beklenen sonucu verememek, 4.yetmemek, yetersiz kalmak, 5.düş kırıklığına uğratmak, 6.zayıflamak, güçsüzleşmek, tükenmek, 7.başarısızlık
fail
başaramamak
Fail
başaramamak, becerememek, muvaffak olamamak, çıkmamak
fail
başarısız ol
fail
başarısız olma
fail
başarısız olmak
fail
bırakmak
fail
bitmek
fail
eksik gelmek
fail
mutlaka
fail
v.başarısız ol:n.başarısızlık
fail
yok olmak
fail
zayıflamak
fail (v)
aksamak
fail (v)
başarısız olmak
fail closed
başarısız kapalı
fail due
vadesi gelmek
fail in one’s duty
görevinde kusur etmek
fail open
başarısız açık
fail safe
arızaya karşı emniyetli
fail safe
bozulmaya dayanıklı
fail safe system
hata güvenlik sistemi
fail safe, fail-safe
arıza güvenliği, aksamaya bağışık, bozulma korumalı
fail safety
hata emniyeti, hata güvenliği
fail soft
kademeli aksama
fail soft
önemsiz arıza
fail soft system
yumuşak hatalı sistem
fail to agree
anlaşama
fail to attend
katılama
fail to detonate
göstereme
fail to experience
tecrübe edeme
fail to fire
yakama
fail to get
alama
fail to keep
tutama
fail to maintain
temin edeme
fail to meet
görüşeme
Fail to meet
Tutturamamak
fail to notice
dikkat edeme
fail to perceive
gözlemleyeme
fail to profit
kar edeme
fail to reach
ulaşama
fail to remember
hahatırlayama
fail to satisfy
memnun edeme
fail to win
kazanama
fail, to
başarısız olmak, aksamak
failed
v.başarısız ol:adj.başarısız
failing
(i).,(s). kusur, zaaf, ayip; (s). zail olan, eksilen.
failing
1.zayıflık, kusur, hata, 2.olmazsa
failing
ayıp
failing
edat olmadigi takdirde. failing that aksi takdirde.
failing
eksilen
failing
kusur
failing
n.hata:v.başarısız ol:prep. sız
failing
zaaf
Failing that
Aksi takdirde
faille
(i). kendinden cizgileri olan yumusak ipekli kumas.
faille
kabartma çizgili yumuşak ipekli kumaş
failover
yük devretme
fail-safe control
arıza güvenlik denetimi
failsafe operation
arızada güvenli işletim
fail-safe system
arıza güvenlik sistemi
failure
(i). basarisizlik, muvaffakiyetsizlik, beceremeyis; ihmal, yapmayis; bitme,tukenme, kaybolma; zail olma, zayiflama, inkiraz; iflas; basari kazanamayan kimse veya sey.
failure
1) aksama, bozukluk; 2) arıza
Failure
1) İşgörmezlik; Çalışamama;2) Başarısızlık
failure
1.başarısızlık, 2.yetersizlik, eksiklik, güçsüzlük, 3.başarısız kimse/şey, 4.yetmezlik
failure
aksama
Failure
Arı za, bozulma, kopma
failure
arıza
failure
başarı kazanamayan kimse veya şey
failure
başarısız insan
failure
başarısızlık
Failure
başarısızlık, muvaffakiyetsizlik, beceremeyiş
Failure
BAŞARISIZLIK,ARIZA,YETERSİZLİK(crop or heart faılure
failure
bitme
failure
bozukluk
failure
çökme
failure
göçme
failure
hata
failure
iflâs
Failure
İhmal
failure
inkıraz
failure
iş hayatında hiç başarı gösteremeyen kimse
failure
kaybolma
Failure
Yetmezlik
failure
zayıflama
Failure analysis
İşgörmezlik çözümlemesi
failure cause
1) aksama nedeni; 2) arıza nedeni
Failure cost
İşgörmezlik maliyeti
failure drill
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi
failure drill
gövdeye iki kafaya tek atış
Failure frequency
İşgörmezlik sıklığı; Bozulma sıklığı
failure logging
arıza kaydı
Failure Mode and Effect Analysis
Hata Modu ve Etki Analizi
failure of evidence
delil yetersizliği
Failure of proof, failure of evidence
Delil yetersizliği
failure prediction
arıza tahmini
failure rate
1) aksama oranı; 2) arıza oranı
failure rate
hata oranı
Failure rate
İşgörmezlik hızı; Bozulma hızı
failure recovery
1) aksaklığı giderme; 2) arızayı onarma
failure recovery
arızadan kurtarma
Failure to act
Hareketsizlik, işlemden kaçınma
Failure to fulfilment
Eksiklik (davası)
failure to pay
ödeyememe
Failure to perform
Yerine getirmemek
Failure to respond timely
Süresinde yanıt vermemek
failure to stop drill
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi
failure to stop drill
gövdeye iki kafaya tek atış
Failure to take decision
Karar alamama
Failure to take decision
Karar vermekten kaçınma, karar alamama
Failure to take legal actions and remedies on time
Süresinde yasal yollara başvurmamak
failure to thrive
kilo alamama