Translate
"fill"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
fill
1.doldurmak, 2.dolmak, 3.dolmak, kaplamak, yayılmak, 4.yapmak, icra etmek, yerine getirmek, 5.karşılamak, doyurmak, tatmin etmek, 6.istiap haddi, istenilen/gereksinilen miktar
fill
doldur
fill
doldurma
Fill
Doldurmak
Fill
Dolgu (fırına bir defada verilen harman yükü)
fill
dolmak
fill
dolmak kabarmak
Fill
Dolumluk (seramik)
fill
doymak
fill
doyumluk
fill
kabarmak
fill
şişmek
fill
tutmak
fill
v.doldur:n.doldurma
Fill
Ya ğmurlama elemanları (soğutma kulesinde)
fill
yapmak
fill a prescription
reçetedeki ilaçları vermek
fill a tooth
diş dolgusu yapmak
fill character
doldurma karakteri
fill character
dolgu karakteri
Fill dam
Dolgu baraj
fill down
alta kopyala
fill in
1. doldurmak, 2. karnı doyurmak, 3. vekillik etmek
fill in
doldur
fill in for sb
birinin yerini doldurmak
Fill in the form
Form doldurmak
Fill in the form please
Formu doldurun
fill liquid
iletim sıvısı
fill me in on the situation
durumu bana açıkla
fill out
1. giderek şişmanlamak, 2. doldurmak, dolup kabarmak
fill out
doldur
fill out
kilo almak
fill out an application form
başvuru formu doldurmak
fill pattern
doldurma deseni
fill pattern
dolgu örüntüsü, doldurma deseni
fill right
sağa kopyala
fill sb’s shoes
yerini doldurmak
fill someone in on something
birine bir konu hakkında bilgi vermek
fill the bill
ihtiyacı karşılamak, gerekeni yapmak
Fill the boiler, to-
Kazanı su ile doldurmak
fill to overflowing
ağzına kadar doldurmak
fill to the brim
ağzına kadar doldurmak
fill up
1. dolmak, taşmak, 2. doldurmak, taşırmak
fill up
doldur
fill up a form
form doldurmak
filled
tok
filled
v.doldur:adj.doldurulmuş
filled band
dolu bant
Filled chocolate blocks, slabs or bars consisting of a centre (including of cream, liqueur or fruit paste; excluding chocolate biscuits)
Çikolata, ortası doldurulmuş kalıp, dilim veya bar halinde olanlar (krema, likör veya meyve ezmeli olanlar dahil; çikolatalı bisküviler hariç)
Filled chocolate confectionery (excluding in blocks, slabs or bars, chocolate biscuits, chocolates)
Doldurulmuş çikolatalı şekerlemeler (kalıp, dilim veya bar halinde olanlar ile çikolatalı bisküviler ve çikolatalar hariç)
Filled electron shells
Dolu elektron kabukları
filled flight plan
doldurulmuş uçuş planı
Filled gold
Kaplama altın (pirinç üzeri)
Filled in
doldurmak, geçici olarak bir iste çalismak
Filled in by orderer
Siparişi veren dolduracak
Filled pasta
İçi dolu makarna
Filled thermoplastics
Doldurulmuş ısılplastikler
filled with
ile dolu olmak
filled-in information
(önceden) doldurulmuş bilgi
filler
(i). delik tikamak icin kullanilan herhangi bir sey; (boyada) astar; puronun icine konulan tutun; (gazet). bosluk doldurmak icin kullanilan kisa yazi.
filler
1. dolgu, 2. (boyada) astar
filler
briçte eli güçlendiren ancak herhangi bir el değerlendirme yönteminde bahsedilmeyen kart
filler
doldurucu
filler
dolgu
Filler
Dolgu gereci; dolgu macunu
filler
filler
filler
koleksiyonu daha büyük göstermek için tutulan değeri düşük eşya
filler
yerine daha iyisi bulunana kadar koleksiyonda tutulan düşük kaliteli eşya
filler cap
radyatör kapağı
Filler materials
Dolgu gereçleri
Filler metal
Dolgu metali (kaynak);Kaynak metali
Filler rod
Dolgu çubuğu, elektrot çubuğu
Filler sand
Döküm kumu
Filler sheet
Dolgu sacı
filler, padding
dolgu, dolgulama
Fillers
Dolgu maddeleri
fillet
(i). saclari tutmak icin basa baglanan kurdele veya bant; kemiksiz et veya balik, fileto; tiriz, pervaz; (mim). dar ve duz silme; kitap kapagi ustune basilan sus cizgisi.
Fillet
1)Köşeli dolgu; 2) Tiriz, pervaz;3) Saç bağı; 4) Fileto(et)
fillet
1.kemiksiz/kılçıksız et, fileto, 2.(eti) fileto kesmek, kılçığını ya da kemiklerini ayıklamak
fillet
biftek
fillet
dosya
Fillet
Fileto
fillet
pervaz
fillet
tiriz
Fillet of beef
Sığır fileosu
Fillet steak
Bonfile
Fillet steak
Fileto biftek
fillet weld
dolgu kaynak, bindirme kaynak
Fillet weld
Köşe dikişi; Köşe kaynağı
fillet weld
pervaz kaynağı
Fillets of sole
Dil balığı filetosu
fill-in
doldurmak
fill-in box
doldurulacak kutu
fill-in field
doldurulacak alan
filling
(i). doldurma; dolma ici; doldurulan herhangi bir sey; (disci). dolgu. filling station benzin istasyonu.
Filling
1) Dolma (aşındırma örtüsü tıkanıklığı) 2) Doldurma (y. fırın)
filling
1.doldurma, 2.dolgu, diş dolgusu
filling
doldurma
Filling
Doldurma (fırın-ilk çalışma)
Filling
Dolgu
Filling
İç malzeme
filling
ilk doldurma
filling
ilk dolum
Filling
Macunlamak
filling
n.dolgu:v.doldur:prep.doldurarak
Filling compounds
Dolgu bileşikleri
filling ground
dolgu zemin
filling ground compressed with vibration cylinder
vibrasyonlu silindirle sıkıştırılmış dolgu zemin
Filling indicators for vacuum cleaners
Elektrikli süpürgeler için doluluk göstergeleri
Filling jig
dökümde kalip doldurma makinasi
filling material
dolgu gereci
filling material
dolgu maddesi
Filling pipe
Doldurma hattı
Filling pocket
Harman atma ağzı (camfırın)
Filling point
Dolma noktası (cam)
filling station
benzinci
filling station
benzinci, benzin istasyonu
filling time
Dolum süresi
Filling valve
Doldurma valfi
Filling Volume
Dolum hacmi
filling with tears
gözlerin dolması
fillip
(i)., (f). fiske; tesvik edici veya harekete gecirici herhangi bir sey; onemsiz sey; (f). fiske vurmak; tesvik etmek, harekete gecirmek.
fillip
1. fiske, 2. fiske vurmak
fillip
fiske
fillister
(i). oluk rendesi; oluk.
fillister
1. oluk rendesi, 2. oluk
fillister
oluk
fillister head screw
yıldız başlı vida
fillister head screw driver
yıldız uçlu tornavida
filly
(i). kisrak; (k).dili canli genc kiz.
filly
kısrak
filly
yavru kısrak
filly
yavru kısrak, dişi tay