Translate
"first"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
first
1.ilk, birinci, diğerlerinden önce gelen kimse/şey, 2.İngiltere’de en yüksek üniversite derecesi, 3.birinci, ilk, 4.baş, başta, 5.ilk kez
first
adv.önce:adj.ilk
first
baş
first
başlangıç
first
birinci
First
BİRİNCİ, İLK
first
birincilik
first
evvelâ
first
ilk
first
ilk önce
First
İlk; Birinci
first
mükemmel
first age
ilk çağ
first aid
ilk yardım
first aid
ilkyardım
first aid cabinet
ilk yardım dolabı
first aid center
ilk yardım merkezi
first aid crew
ilk yardım ekibi
first aid kit
ilk yardım çantası
first aid kit
ilkyardım çantası
First aid kits (containers)
İlk yardım çantaları (konteynerler)
first aid station
ilkyardım istasyonu
first aid training
ilk yardım eğitimi
first among equals
eşitler arasında birinci
First and above all
Her şeyden önce
first and foremost
en başta
first and foremost
en önemlisi, ilk önce, her şeyden önce
First and foremost
evvela
first and foremost
her şeyden önce
First and foremost
ilk önce
First and last
herseyi hesaba katarak
first and last
ilk ve son
first and last
ilk ve son, her şeyi hesaba katarak
first annual
her yıl gerçekleşecek bir etkinliğin ilki
first application
ilk başvuru
first approximation chart
ilk tahmini hava haritası
First attachment notice
Birinci haciz ihbarnamesi
First auction
İlk arttırma
first bid
ilk teklif
First blow
İlk üfleme; Persaj (cam)
first born
ilk doğan
first born
ilk evlat
first bullet
ilk kurşun
first caller
ilk arayan
first candidate
ilk aday
first cause
ilk neden
first certificate in english
birinci düzey ingilizce yeterlik belgesi
first child
ilk göz ağrısı
first choice
ilk seçenek
first choice articles
birinci kalite mal
first chop
birinci sınıf, kaliteli
first class
birinci mevki
first class
birinci sınıf
first class mail
birinci sınıf posta
first class ticket
birinci mevki bileti
first coat
ilk boya katı
first coat
ilk örtü
First coat
İlk örtü; İlk kaplama; Astar
First come first served
İlk gelene ilk önce hizmet edilir
first come first served
önce gelen önce gider
first come, first served
sona kalan dona kalır
first contact with europeans
avrupalılarla ilk ilişki
First course
Ordövr, başlangıç tabağı
first cousin
ilk kuzen
first date
ilk buluşma
first date
ilk görüşme
first day
ilk gün
first day
pazar günü, ilk gün
first day at school
okuldaki ilk gün
first decade
ilk on yıl
first decade
ilk on yıllık dilim
First degree
Birinci derecede
First degree and first ranking pledge
Birinci derece ve sırada rehin
First degree authorised signatories
Birinci derecede imza yetkilileri
first degree burn
birinci derece yanık
first delivery
ilk teslim
first deputy managing director
birinci başkan yardımcısı
first derivative
birinci türev
First dividend rate
Birinci temettü oranı
first draft
ilk taslak
first draft
öntaslak
first edition
ilk basım
first edition
ilk baskı
first edition of the book
kitabın ilk baskısı
first encounter
ilk karşılaşma
first epistle
ilk mektup
first examination
ilk muayene
first example
ilk örnek
first five
ilk beş
first five countries
ilk beş ülke
first floor
1. birinci kat, 2. zemin katı
first floor
ilk kat
first flower
ilk çiçek
first Fresnel zone
birinci Fresnel bölgesi
first fruits
1. alınan ilk ürün, 2. ilk sonuç, ilk hasılat
First Fruits
Turfanda
first gear
birinci vites
first generation
birinci kuşak
first generation (1G)
birinci nesil (1N)
first generation computer
birinci kuşak bilgisayar
first glance
ilk bakış
first group
ilk grup
first half
ilk yarı
first half
ilk yarı, ilk altı ay
first half of
ilk yarısı
first half of the year
yılın ilk yarısı
first hand
ilk el
first hand
ilk el, birinci el
first hand
ilk elden
first hour
ilk saat
first hundred pages
ilk 100 sayfa
First Identification
İlk tanıma/İlk belirleme
first impression
ilk intiba
first impression
ilk izlenim
first in first out
ilk giren ilk çıkar
first in first out stack
ilk giren ilk çıkar yığıtı
first in last out
ilk giren son çıkar
first in-first out (FIFO)
ilk giren-ilk çıkar
first inspection
ilk muayene
first installment
birinci taksit
first instance
ilk an
first instance
ilk durum
first instance
ilk merci
first instance
ilk vaka
first intention
ilk algılama
first interview
ilk görüşme
first issue
(dergi vb) ilk sayı
first kiss
ilk öpücük
first known study
bilinen ilk çalışma
first lady
başbakanın karısı
first lady
başkan karısı/eşi
first lady
devlet başkanın eşi
first law of motion
hareketin ilk kuralı
First law of thermodynamics
Termodinamiğin birinci yasası
first letter
ilk harf
first level
ilk seviye
first level interrupt handler
birinci düzey kesinti yöneticisi
first lieutenant
üsteğmen
first light
ilk ışık
first love
ilk göz ağrısı
first mail
adi posta
first meeting
ilk buluşma
first members
ilk üyeler
first mentioned
bir konu için ilk yapılan ya da ilk söylenen şey
first mile connection
ilk mil bağlantısı
first moment
ilk an
first month
ilk ay
first mortgage
birinci derecede ipotek
first mover advantage
ilk girenin avantajı
first name
ad