Translate
"foot"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
foot
(f). yaya yurumek, dans etmek, oynamak; (gen). up ile yekununu cikarmak; odemek; gitmek; yol almak, seyretmek (gemi). foot a measure dans etmek. foot it yaya gitmek. foot the bill hesabi odemek.
Foot
1)Kadem, ayak -;2)Ayak (cam, sandalye)
foot
1.ayak, 2.bir şeyin aşağı kısmı, alt, dip, etek, 3.ayak, 30 cm. lik uzunluk ölçüsü, 4.(hesabı) ödemek
FOOT
ADIM
foot
alt
foot
ayak
FOOT
ÇIKARMAK
FOOT
DİP
FOOT
ETEK (DAĞ)
foot
gitmek
FOOT
HESAPLAMAK
foot
kadem
foot
oynamak
FOOT
ÖDEMEK
FOOT
PİYADE
FOOT
PİYADE BİRLİĞİ
foot
son
Foot and Mouth Diseases Institute
Şap Enstitüsü
foot binding
çin kültüründe kadınların küçük yaştan itibaren fazla büyümemesi için ayaklarına demir ayakkabılar giymesi
Foot brake
Ayak freni
Foot bridge
Yaya köprüsü
Foot care products
Ayak bakım ürünleri
foot doctor
ayak doktoru
foot dragging
bahane ile oyalama
FOOT IT
DANS ETMEK
FOOT IT
TEPMEK
FOOT IT
YAYA GİTMEK
FOOT IT
YÜRÜYEREK GİTMEK
foot locks
etek yapağısı, bacak yapağısı
foot loose
bağsız
Foot measuring devices
Ayak ölçme cihazları
foot meter rod fit
metre mira tipi
Foot of rail
Ray ayağı
foot passenger
yaya yolcu
FOOT ROPE
Marsepet.
foot rot
portakal ağacında olan bir hastalık
FOOT RULE
AYAR
foot rule
bir kadem boyunda cetvel
FOOT RULE
CETVEL
FOOT RULE
ÖLÇÜ
foot screw
ayak vidası, taban vidası
foot soldier
piyade eri
foot soldier
piyade neferi
Foot step
Basamak
foot stone
taban taşı, temel taşı
foot switch
ayak anahtarı
foot tapping
ayak ile ritm tutma
foot the bill
ödemek, para sökülmek
foot the bill
tüm masrafları üstlenmek
FOOT UP
ÇIKARMAK
FOOT UP
HESAPLAMAK
FOOT VALVE
Çalpara.
footage
(i). kademlik, (arsa kenari, filim, tahta) uzunluk; (mad). calismaya gore odenen para.
footage
1. uzunluk, 2. kademlik
FOOTAGE
FOOT HESABIYLA ÖLÇÜ
Footage
Uzunluk (kadem türü)
foot-and-mouth disease
şap hastalığı
footandmouthdisease
(bayt). sigira mahsus bir cesit bulasici hastallk, aft hummasi.
football
(i)., (ing). futbol; (A.B.D). yumurta seklinde topla oynanan oyun, Amerikan futbolu.
football
1.ayaktopu, futbol, 2.futbol topu
football
futbol
FOOTBALL
FUTBOL TOPU
Football blocking sleds
Amerikan futbol engelleme kızakları
Football boots
Futbol ayakkabıları
football field
futbol sahası
football game
futbol
Football jerseys
Futbol formaları
Football kicking tees
Amerikan futbol vuruş altlığı
football league
futbol ligi
football play
futbol oyunu
football player
futbolcu
football pools
spor toto
football pools
sportoto
football score
futbol skoru
football season
futbol sezonu
football stadium
futbol stadyumu
Football tackling dummies
Amerikan futbol mücadele kuklaları
football team
futbol takımı
footballer
futbolcu
Footballs
Amerikan futbol topları
footboard
(i). ayaklari dayayacak tahta; tahta karyolanir ayak ucundaki parca.
Footboard
Ayaklık, Ayak tahtası
footboard
marşpiye, basamak
footboy
(i). uniformali usak.
FOOTBOY
ÇIRAK
footbrake
(i). ayak freni.
FOOTBRIDGE
ÜST GEÇİT
footbridge
(i). yayalara mahsus kopru.
footbridge
yaya köprüsü
Footbridges
Yaya köprüleri
footcandle
(i)., (fiz). bir isik oIcusu.
foot-candle
ayak-mum
foot-candle
aydınlatmanın pratik birimi
Footed
Ayaklı
Footed tea glass
Ayaklı çay bardağı
footer
(i). yaya. a six footer asiri uzun boylu kimse.
footer
altbaşlık, sayfa altlığı
footer
altbilgi
FOOTER
BOYUNDA (FOOT)
FOOTER
FUTBOL (BRİT)
footer
sayfa altlığı
footer
sayfa altnotu
footer
yaya
footfall
(i). ayak sesi.
FOOTFALL
AYAK SESİ
footgear
(i). corap ve ayakkabilar.
footgear
çorap ve ayakkabılar
FOOTGEAR
ÇORAPLAR
FOOTHILL
BAYIR
FOOTHILL
DAĞ ETEĞİ
foothill
(i). dag etegi, bayir.
foothill
bayır
foothill
dağ eteğindeki tepe
Foothills
i., çog. siradaglarin veya bir dagin uzantisi olan tepeler
foothold
(i). ayak basacak saglam yer, garantili yer.
FOOTHOLD
AYAK BASACAK SAĞLAM YER
foothold
ayak basacak sağlam yer, basamak
FOOTING
AYAK BASACAK SAĞLAM YER
FOOTING
DURUM
FOOTING
ESAS
FOOTING
Tahta ızgara.
FOOTING
TEMEL
FOOTING
TUTUNMA NOKTASI
FOOTING
YER
footing
(i). basilan yer, ayak basacak yer; mevki, hal; iliski; yekun; temel ayagi, taban. on a better footing than ever aralari her zamankinden daha iyi.
footing
1.ayak basacak sağlam yer, basılan yer, 2.temel, esas, 3.karşılıklı ilişki, insan ilişkileri, 4.durum, hal, 5.yeni bir çevreye, işe, vb. giriş, 6.ayak izi, iz
footing
altlık
Footing
ayak basacak yer, altlik
footing
dayanak
Footing
Düzey (equal footing)
footing
hal
footing
ilişki
footing
köprü ayağı
footing
mevki
footing stone
taban taşı, temel taşı
foot-lambert
futlambert, ayak-lambert
FOOTLE
AHMAKLIK
FOOTLE
APTALLIK
FOOTLE
AYLAKLIK ETMEK
FOOTLE
BOŞA HARCAMAK
FOOTLE
OYALANMAK
FOOTLE
SAÇMALIK
footless
(s). ayaksiz, asilsiz; (k).diliahmak, budala.
FOOTLESS
ASILSIZ
footless
ayaksız
footless
budala
FOOTLESS
TEMELSİZ
Footless tights
Ayaksız tayt
footlessness
bir ya da iki ayağın olmaması
FOOTLIGHTS
SAHNE IŞIKLARI