Translate
"gl"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
gl
er
gl
i., A.B.D, k.dili asker, er, nefer. G.l. Joe asker.
Glabella
Kaş arası
glabrous
düz, tüysüz, kılsız
GLABROUS
KILSIZ
GLABROUS
PÜRÜZSÜZ
glabrous
s., anat., bot. duz, tuysuz, kilsiz.
glabrous
tüysüz
glace
düz, parlak, glase
Glace
Glase
GLACE
PARLAK
glace
s. ustu sekerle kaplanmis; parlak, glase marrons glace kestane sekeri.
glace
şekerle kaplı
Glacé
1) Donmuş, buzlu; 2) Şekerlenmiş
GLACIAL
BUZ
GLACIER
BUZUL
GLACIER
Buzul.
GLACIS
ŞEV
GLACIS
YOKUŞ
Glacial
1) Buza ilişkin, buzula ilişkin;2) Buzullu
glacial
buz ya da buzulla ilgili
glacial
buzlu
glacial
s. buza ait, buzlu; buz devrine ait; kim. buza benzer. glacial drift buzullarin tasidigi tas ve toprak. gIacial period buzul devri.
Glacial acetic acid
Arı sirke asidi, arıasetik asit, katı sirke
Glacial Acetic Acid
Glasiyal asetik asit
glacial acetic acid
saf asetik asit
glacial basin
buzul çanağı
glacial boulder
kopmuş kaya
glacial deposit
buzul çökeltisi
Glacial deposits
Buzul çökertisi (yer b.)
Glacial drift
Buzul birikintisi (yer b.)
glacial drift
buzulların taşıdığı taş ve toprak
glacial epoch
buzul çağı
glacial epoch
buzul dönemi
glacial erosion
buzul aşındırması
glacial lake
buzul gölü
Glacial landform
Buzul arazi şekilleri
glacial man
buzul çağı insanı
glacial period
buzul çağı
glacial till
buzul toprağı
glacially
buzluca
glaciation
buzlanma
Glaciation
Buzullaşma
glaciation
i. buzul ile kaplanma; buzulun yeryuzunun seklini degistirme etkisi.
glacier
buzul
glacier
i. buzul.
glacier breeze
buzul meltemi, soğuk meltem
glacier cream
(dağcılıkta) kar sınırının üzerinde yapılan tırmanışlarda kullanılan, ultraviyole ışımalara karşı koruyucu bir krem
glacier flow
buzul akışı
Glacier milk
Buzul sütü, buzul akıntısı
glacier wind
buzul rüzgârı
glaciofluvial deposits
buzul-akarsu birikintileri
Glaciology
Buzul bilimi
glaciology
buzulbilim, glasiyoloji
glacis
1. az meyilli satıh, şev, bayır, 2. eğinti
glacis
i., ask. sahra sevi.
glad
1.mutlu, memnun, hoşnut, 2.mutluluk verici, memnun edici, sevinçli
glad
güzel
GLAD
HOŞNUT
GLAD
MEMNUN
glad
mutlu
glad
parlak
glad
s. (-der, -dest) memnun, sevincli; guzel, parlak; gulen, ferah. glad eye argo goz etme, gozle isaret etme. glad hand argo el sikma, hos geldiniz deme. glad rags argo bayramlik (giysi), en suslu elbise. gIadly z. memnuniyetle. gladness i. memnunluk.
GLAD
SEVİNÇLİ
glad eye
göz etme
glad hand
el sıkma
glad of
den memnun
Glad rags
Adamlık, yabanlık, bayramlık elbise
glad rags
en iyi giysiler
glad rags
en iyi kıyafet, ciciler
glad you could stop by
geldiğin için teşekkür ederim
glad you could stop by
geldiğin için teşekkür ederiz
glad you could stop by
uğradığın için teşekkür ederim
glad you could stop by
uğradığın için teşekkür ederiz
gladden
f. sevindirmek; sevinmek.
GLADDEN
MEMNUN ETMEK
gladden
mutlu etmek
gladden
sevindir
GLADDEN
SEVİNDİRMEK
gladden
sevindirmek, mutlu etmek
gladden
sevinmek
glade
i. orman icindeki aciklik.
GLADE
ORMANDA AÇIKLIĞI
glade
ormanda ağaçsız alan
glad-hand
yapmacık bir sıcaklıkla selam vermek
GLADIATOR
GLADİYATÖR
GLADIOLUS
GLAYÖL
gladiate
kama şeklinde olan
gladiate
s. kama seklinde olan.
gladiator
gladyatör
Gladiator
Gladyatör sandalet
gladiator
i. gladyator. gladiator’ial s. gladyatore ait.
gladiator
kamusal anlaşmazlıklarda rakip cenaha karşı çıkan kimse
gladiola
bak. gladiolus.
gladiolus
i., bot. kilic cicegi, glayol, kuzgunkilici, kuzgun otu, keklik cigdemi, bot. Gladiolus.
gladiolus
kiraz kırmızısından daha mavimsi olan bir kırmızı tonu
gladiolus
kuzgunkılıcı
gladiolus
kuzgunkılıcı, glayöl
gladly
gönülden, zevkle, istekle, seve seve, memnuniyetle
GLADLY
MEMNUNİYETLE
GLADLY
SEVİNÇLE
Gladly
ZEVKLE
gladness
1. hoşnutluk, memnuniyet, 2. memnunluk
gladness
i. sevinc, nese, memnuniyet.
gladness
memnuniyet
gladness
neşe
GLADNESS
SEVİNÇ
gladsome
1. sevindirici, 2. hoşnut, memnun, 3. sevinçli
GLADSOME
MEMNUN
GLADSOME
MEMNUN EDİCİ
gladsome
neşeli
gladsome
s. memnun, sevincli, neseli.
gladsome
sevinçli
GLADSOME
SEVİNDİRİCİ
GLADSTONE
DERİ BAVUL
gladstone bag
bavul
gladstone bag
valiz, bavul
gladstonebag
bavul
gladstonebag
bir cesit yol can tasi, bavul.
glagoliticalphabet
bugun ancak Dalmacya ve Hirvatistan’daki Katolik kiliselerinde kullanilan eski bir Islav alfabesi.
GLAIR
YAPIŞTIRICI SÜRMEK
GLAIR
YUMURTA AKI
GLAIVE
KILIÇ
glair
1. yumurta akı, 2. yapışkan madde
glair
i., f. yumurta aki; yumurta akindan yapilmis ciris; yumurta akina benzer yapiskan madde; f.boyle bir madde surmek.
glair
yumurta akı
Glam
romantik bir çekiciligi olan
glamor
bkz. glamour
GLAMOR
BÜYÜ
GLAMOR
BÜYÜLEMEK
GLAMOR
CAZİBE
GLAMOR
ÇEKİCİLİK
GLAMOR
ÇEKMEK
glamor
sahte cazibe
GLAMOR
SİHİR
GLAMORIZE
BÜYÜ YAPMAK
GLAMORIZE
BÜYÜLEMEK
GLAMORIZE
GÖZALICI HALE GETİRMEK
glamorise
romantik ve çekici bir şekilde tarif etmek
glamorize
gerçekte olduğundan daha iyi/daha güzel/daha çekici göstermek, abartmak, şişirmek
glamorize
romantik ve çekici bir hava vermek
glamorize
romantik ve çekici bir şekilde tarif etmek
GLAMOROUS
BÜYÜLEYİCİ
glamorous
cazibeli
glamorous
çekici, göz alıcı
GLAMOROUS
GÖZ ALICI
GLAMOROUS
GÖZ KAMAŞTIRICI
GLAMOUR
BÜYÜ
GLAMOUR
BÜYÜLEMEK
GLAMOUR
CAZİBE