Translate
"grave"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
grave
(f.) (graved, graven) oymak, hakketmek. graven image oyma put .
grave
(f.), (den.) kalafat etmek, geminin altini temizleyip zift surmek. graving dock kalafat yeri .
grave
(i.) mezar, kabir. one foot in the grave bir ayagi cukurda. make one turn in his grave mezarinda kemiklerini sizlatmak.
grave
(s.) ciddi, agir, vahim, tehlikeli; agirbasli, vakarli, temkinli .
grave
(s.), (i.), (muz.) agir, yavas; (i.) agir ve yavas parca.
Grave
1.MEZAR 2.KÖTÜ, ÖNEMLİ
grave
1.mezar, 2.ciddi, 3.ağır
GRAVE
AĞIR
Grave
ağır, ciddi, mezar, kabir, -yard mezarlık
grave
ağırbaşlı
GRAVE
AKSAN İŞARETİ
GRAVE
CİDDİ
GRAVE
Gemi karinasındaki yabancı maddelerin yakılarak temizlenmesi,raspa edilmesi.
GRAVE
İŞLEMEK
GRAVE
KABİR
GRAVE
KASVETLİ
GRAVE
KAZIMAK
grave
mezar
GRAVE
OYMAK
GRAVE
ÖLME
GRAVE
ÖNEMLİ
GRAVE
PES
GRAVE
SIKICI
grave
tehlikeli
grave
v.göm:n.mezar
grave
vahim
grave
vakarlı
grave
yavaş
GRAVE ACCENT
AKSAN İŞARETİ
grave danger
büyük tehlike
grave matters
önemli konular
grave robber
mezar hırsızı
graveclothes
(i.) kefen .
graveclothes
kefen
graved
v.göm:adj.gömülü
GRAVEDIGGER
MEZAR KAZICI
gravedigger
(i.) mezarci .
gravedigger
mezarcı
gravel
(i.), (f.) (ed, ing veya led, ling) cakil; (tib.) kum, kum hastaligi, idrar tasi; (f.) cakil dosemek; sasirtmak; (k.dili) kizdirmak. gravelly s. cahili.
Gravel
1) Çakıl 2) Böbrek taşı (tıp)
gravel
1.çakıl, 2.(yola) çakıl döşemek
gravel
çakıl
GRAVEL
ÇAKIL DÖKMEK
GRAVEL
ÇAKIL DÖŞEMEK
GRAVEL
ÇAKILLIK
GRAVEL
HAYRET ETTİRMEK
GRAVEL
KUM (TIP)
GRAVEL
ŞAŞIRTMAK
gravel
v.çakıl döşe:n.çakıl
Gravel and pebbles of a kind used for concrete aggregates, for road metalling or for railway or other ballast; shingle and flint
Çakıl taşları (beton agregaları, kara yolu yapımı veya demir yolu balastı ya da diğer balastlama işleri için kullanılanlar); yuvarlak çakıl ve çakmaktaşı
Gravel bed
Kum yatağı (su arıtımında)
Gravel filter
Kum filtre (su arıtımında)
gravel pit
çakıl ocağı
Gravel, sand, crushed stone and aggregates
Kum ve çakıl taşı ocağı ürünleri
Gravel-blind
Yarı kör
graveled
v.çakıl döşe:adj.çakıl döşenmiş
gravelly
çakıllı
gravely
çakıllı
graven
(f.), (bak.) grave.
graven
hakketmek
GRAVEN
OYMA
graven
v.göm:adj.gömülü
GRAVEN IMAGE
PUT
graven image
oyma put
graveness
kazıma
graver
(i.) hakkak; hakkak kalemi .
graver
adv.daha ağır:adj.ağır
graver
daha ağır
graver
hakkâk
graver
hakkâk, hakkâk kalemi
graver
kazıma cihazı
graver
yazıcı
graves
yağı erittikten sonra geriye kalan lifli madde
graves’ disease
hiper tiroid
gravest
en ağır
gravestone
(i.) mezar tasi .
gravestone
mezar taşı
Gravestone
Mezartaşı
graveyard
(i.) mezarlik, kabristan. graveyard shift gece vardiyasi (fab- rikalarda).
graveyard
mezarlık
GRAVEYARD WATCH
00:00-04:00 vardiyası.