Translate
"high"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
high
(i). barometrenin yuksek oldugu bolge; argo esrar tesiri altinda olma. on high gokte, semada.
high
adv.yükseğe:adj.yüksek
high
ağır
high
asil
high
azametli
high
baş
high
büyük vites
high
coşkun
high
diğer medeniyetlerden üstün
high
direnmek
high
kabarmak
high
kibirli
high
mağrur
high
muhteşem
high
necip
high
öfkelenmek
high
pahalı
high
pikap
high
sert
high
soylu
high
şiddetli
high
toplumlar arasında önde gelen
high
yüce
high
yüksek
high
1.yüksek, 2.yüce, ulu, hayranlık uyandırıcı, yüksek, 3.(zaman) tam, 4.(yiyecek) bayat, 5.sarhoş, 6.uyuşturucu etkisi altında, uçmuş, uçuşta, 7.yükseğe, yüksekte, 8.yüksek nokta, yüksek derece, doruk, 9.büyük heyecan, coşku, mutluluk, 10.yüksek yer
high algebra
yüksek cebir
high alloy steel
yüksek alaşım çeliği
High alloy steels
Yüksek alaşımlı çelikler
High alloy structural steels
Yüksek alaşımlı yapı çelikleri
high altilude
yüksek rakım
high altitude aircraft
yüksek irtifa uçağı
high altitude bombing
yüksek irtifadan bombardıman
high altitude engine
yüksek irtifa motoru
high altitude flight
yüksek irtifa uçuşu
high altitude gas
yüksek irtifa gazı
high altitude supercharger
yüksek irtifa süperşarjeri
high altitude thunderstorm
yüksek irtifa fırtınası
High alumina products
Yüksek aluminalıürünler
High aluminium defect (Type II defect)
Yüksek aluminyum hatası (Ti)
high and dry
çaresiz, dımdızlak ortada kalmış
high and dry
karada
High and dry
karada; kimsesiz ve çaresiz kalmış
High and dry
Sudan dışarı
High and low
Her yerde
high and mighty
1. kibirli, gururlu, 2. azametli
High and mighty
Gururlu, azametli
high and mighty
mağrur
high angle fire
üst açı grubuyla atış
High ash coal
Çok küllü kömür
High ash coal
Yüksek küllü kömür
High authority
Yüksek otorite
high availability (HA)
yüksek elverişli
high bay warehouse
Yüksek raf deposu
High beam
Uzak farı (taşıt)
high beam
yüksek huzme, uzun huzme
high beam headlamp
uzun huzmeli far
high bit-rate digital subscriber line
yüksek ikil debili sayısal abone hattı
high bit-rate digital subscriber line
yüksek ikil debili sayısal sürdürümcü hattı
High blood pressure
Tansiyon
High blood pressure
Yüksek kan basıncı; Yüksek tansiyon
high blood pressure
yüksek tansiyon
High bloom
Oyuk kabakütük
high boiling
yüksek derecede kaynatma
High Boiling Residues
Yüksek Kaynama Kalıntıları
High break capacity fuse
Yüksek kesme güçlü sigorta
high bulk yarn
hacimli ipilk
high byte
yüksek bayt, önemli bayt
High capacity bar mill
Yüksek sığalıçubuk haddesi
high capacity voice
yüksek kapasiteli ses
High carbon spring steel
Yüksek karbonlu yay çeliği
high carbon steel
yüksek karbonlu çelik
high ceilinged
yüksek tavanlı
high chair
yüksek sandalye
high class
birinci sınıf
high class
yüksek sınıf
high coast
yüksek kıyı
high colour
koyu renk
high command
baş kumandanlık
High compression
Yüksek sıkıştırma
high compression engine
yüksek kompresyonlu motor
High compression engine
Yüksek sıkıştırmalı motor
high contention
yoğun çekişme
High contracting parties
Yüksek akit taraflar
high contracting party
taraf devlet
high contrast
yüksek kontrast
high contrast
yüksek kontrastlı
High contrast
Yüksek zıtlık; Yüksek kontrast
high core
yüksek çekirdek
High Council for Elections
Y.S.K. (Yüksek Seçim Kurumu)
High Court
1. Yüce Divan, 2. yüksek mahkeme
high court of appeal
yargıtay
High Court of Appeal, Supreme Court of Appeal
Yargıtay
High current
Yüksek akım, kuvvetli akım
high data rate digital subscriber line (HDSL)
yüksek veri hızlı sayısal abone hattı
high data-rate
yüksek veri hızı
high data-rate transmission
yüksek veri hızlı iletim
high day
bayram, yortu günü
high definition
yüksek netlik
high definition television
görüntüsü net televizyon
high definition television
yüksek tanımlı televizyon
high definition tv
yüksek tanımlı televizyon
high definition TV (HDTV)
yüksek çözünürlüklü TV, yüksek tanımlamalı televizyon
High demandesk
Ağır kullanım şartları
high density
yüksek yoğunluk
high density
yüksek yoğunluklu
high density (disk)
yüksek yoğunlukta
high density chassis (HDC)
yüksek yoğunluklu şasi
high density data storage
yüksek yoğunluklu veri depolama
high density fixed service
yüksek yoğunluklu sabit hizmet
high density floppy disk
yüksek yoğunluklu disket
high density tape (hdt, hddt)
yüksek yoğunluklu teyp (yyt, yyst)
High diffusivity paths
Yüksek yayınımlılık yolları
high discount
büyük indirim
High ductility
Yüksek süneklik
High ductility dual phase steels
Yüksek süneklikli iki evreli çelikler
high dudgeon
kin hiddeti
high duty cast iron
dayanıklı döküm demiri
High duty section (boilers)
Son kızdırıcı ( kazanlarda)
High duty section of superheater
Son kızdırıcı ( kazanlarda)
high early strength cement
yüksek erken dayanımlı çimento
high efficiency engine
yüksek verimli motor
high efficiency grid modulation
yüksek verim ızgara modülasyonu
high efficiency machine
yüksek verimli makine
high end
üst uç
high energy fuel
yüksek verimli yakıt
high explosive
güçlü patlayıcı
High explosive
Kuvvetli patlayıcı madde
high explosive bomb
yüksek infilak bombası
high fidelity
sesi aslına yakın derecede verme
high fidelity
sesi çok doğal bir şekilde veren (radyo/pikap/hoparlör)
high fidelity
sesi çok doğal bir şekilde verme
high fidelity
yüksek duyarlılık
High fidelity (hi-fi)
Yüksek düzenli; Yüksek duyarlıklı; Tam düzenli
high fidelity amplifier
yüksek sadakatli kuvvetlendirici
high fidelity sound system
hı fı ses sistemi
high flash point
yüksek yanma derecesi
High flash-point fluid
Zor tutuşabilen sıvı yakıt
high flier
yüksekten uçan
high flown
mağrur
high flux reactor
yoğun akı reaktörü
High flux reactor
Yüksek akılı tepkimeç
high flyer
yüksekten uçan
high forest
koru ormanı
High forward cab
Burunsuz yüksek kabin
High freguency noise
Gürültü seviyesi
high frequency
1. yüksek frekans, 2. kısa dalga
high frequency
yüksek ferakans
high frequency
yüksek frekans
high frequency (HF)
yüksek frekans
high frequency alternator
yüksek frekans alternatörü