Translate
"house"
in Turkish Language
English to Turkish
Turkish to English
English
Turkish
house
1.ev, 2.ev halkı, aile, 3.meclis, kamara, 4.barındırmak
house
aile
HOUSE
BARINDIRMAK
house
barınmak
house
cemaat
house
ev
HOUSE
EV HALKI
HOUSE
EV SAĞLAMAK
House
Ev, konut
HOUSE
EVE YERLEŞTİRMEK
house
f. bir eve koymak, kendi evine almak; yerlestirmek; den. siper altina almak, asagi indirmek; evde oturmak, barinmak.
HOUSE
GÖSTERİ
house
hane
house
kendi evine almak
HOUSE
KONUT
HOUSE
MECLİS
HOUSE
MESKEN
house
müessese
HOUSE
SİNEMA SALONU
HOUSE
ŞİRKET
house
ticarethane
house
tiyatro
house
yerleştirmek
HOUSE
YURT
house agent
emlakçı
house arrest
evde göz hapsi
house cat
ev kedisi
house decorator
dekoratör
house detective
dedektif
house dog
ev köpeği
house feeding
ahır yemlemesi
house guest
misafir
house husband
aile reisi
house in forest
orman içinde ev
house mouse
fare
House of Agricultural holding
Tarımsal İşletme Evi
house of cards
başarı olasılığı az plan
house of cards
dayanıksız iş
House of Commons
Avam Kamarası
house of correction
ıslah evi
house of correction
ıslahevi
house of detention
tutukevi
house of God
1. tapınak, ibadethane, 2. cami
house of god
kilise
HOUSE OF ILL FAME
GENELEV
HOUSE OF ILL REPUTE
GENELEV
house of ill repute
genelev
House of Lords
Lordlar Kamarası
House of Lords
Lortlar Kamarası
House of Representatives
Temsilciler Meclisi
House of the Representatives
Temsilciler Meclisi
house officer
stajyer doktor
house painter
boyacı
house painting
boyama
house party
ev partisi
house rich cash poor
evi barkı var harcayacak parası yok
house servant
hizmetçi
house sparrow
bayağı serçe
house swapping
(iki ev sahibi arasında) ev değiştirme
house swapping
iki ev sahibinin belirli bir süre karşılıklı birbirlerinin evlerinde oturması
house trap
lağım sifonu
houseboat
ev şekline sokulmuş veya ev gibi kullanılan tekne
houseboat
i. yuzen ev.
houseboat
mesken olarak kullanılan gemi
houseboat
yüzen ev
Houseboat
Yüzer ev
housebound
(hastalık nedeniyle) eve bağlı, evden çıkamayan, yatalak
HOUSEBOUND
EVDEN ÇIKAMAYAN
HOUSEBOUND
YATALAK
houseboy
erkek hizmetçi
houseboy
i. usak, erkek hizmetci.
houseboy
uşak
HOUSEBREAK
EVCİLLEŞTİRMEK
HOUSEBREAK
SOYMAK
HOUSEBREAK
TERBİYE ETMEK
HOUSEBREAK
YIKMAK
housebreake
hırsızlık yap
housebreaker
ev hırsızı
housebreaker
hırsız
housebreaker
i. ev soyan hirsiz.
housebreaking
ev hırsızlığı
housebreaking
hırsızlık yaparak
housebreaking
n.hırsızlık:v.hırsızlık yap:hırsızlık yaparak
Housebreaking, burglary
Ev soymak
housebroken
bkz. house-trained
housebroken
munis
housebroken
s. disarida veya belirli bir yerde pislemeye alistirilmis (kopek, kedi); halim selim, munis.
HOUSECLEAN
EV TEMİZLEMEK
HOUSECLEAN
TASFİYE ETMEK
HOUSECLEAN
TEMİZLEMEK
HOUSE-CLEANING
TASFİYE
HOUSE-CLEANING
TEMİZLİK
housecleaning
ayıklama
housecleaning
i. ev temizligi; pol. temizlik, ayiklama.
housecoat
i. uzun etekli entari, sabahlik.
housecoat
sabahlık
Housecoats
Sabahlıklar
housefly
i. karasinek, zool. Muscadomestica.
housefly
karasinek
HOUSEFLY
SİNEK
houseful
ev dolusu
houseguest
misafir
household
1.ev halkı, 2.household name/word,/ herkesçe bilinen şey/kimse
household
aile
HOUSEHOLD
EV
household
ev halkı
Household
ev halkı, aile
household
ev veya aileye ait
HOUSEHOLD
EVE AİT
Household
Hane halkı
household
i., s. ev halki, aile; s. eve ait; evcil. household word her gun kullanilan kelime. householder i. aile reisi, evsahibi.
Household and toilet articles, n.e.c., of porcelain or china
Başka yerde sınıflandırılmamış ev ve tuvalet eşyaları, porselenden veya çiniden yapılmış
Household appliances
Ev aletleri
Household articles and toilet articles, of plastics (excluding tableware, kitchenware, baths, shower-baths, washbasins, bidets, lavatory pans, seats and covers, flushing cisterns and similar sanitary ware)
Ev ve tuvalet eşyaları, plastikten (sofra ve mutfak eşyaları, banyo küvetleri, duş tekneleri, lavabolar, bideler, alafranga/alaturka tuvaletler, klozet kapakları ve oturakları, rezervuarlar ve benzeri sıhhi ürünler hariç)
Household articles, parts of mechanical engineering, apparatus, furniture and vehicles of HS 84, 85, 86, 88, 94 (sheet metal formings of non-ferrous metal)
Hanehalkı eşyaları, HS 84’teki (nükleer reaktörler,kazan:makine ve cihazlar,aletler, parçaları), HS 85’teki (elektrikli makine ve cihazlar,aksam ve parçaları), HS 86’daki (demir yolu ulaşım araçları vb. aksam ve parçaları), HS 88’deki (hava taşıtları, uza
Household belonging
Ev eşyası
household chore
(gündelik) ev işi
household chores
(temizlik vs gibi) ev işleri
Household dishwashing machines
Bulaşık makineleri, ev tipi
Household freezers
Ev tipi dondurucular
Household glassware
Cam ev eşyası
Household hand tools
El aletleri, evde kullanılanlar
Household linen
Ev tekstili
household name
herkesçe bilinen kimse
household remedy
halk ilacı
household word
her gün kullanılan kelime
household word
hergün kullanılan kelime
Household, sanitary or hospital articles of paper, etc., n.e.c.
Başka yerde sınıflandırılmamış ev veya hastane eşyaları ile sıhhi ürünler vb., (kağıttan yapılmış)
HOUSEHOLDER
AİLE REİSİ
householder
ev sahibi
householder
ev sahibi, bir evden sorumlu olan kimse, evi yöneten kimse
Household-type press irons
Pres ütü (evlerde kullanılan)
Household-type refrigerators (including compression-type, electrical absorption-type) (excluding built-in)
Ev tipi buzdolapları (kompresörlü tipi, elektrikli soğurma tipi dahil) (gömme olanlar hariç)
HOUSEKEEPER
EV İŞLERİNİ YAPAN KADIN
housekeeper
evi yöneten kimse, kahya
housekeeper
i. evde kahya kadin, ev islerine nezaret eden kadin.
HOUSEKEEPER
İDARECİ
housekeeper
kahya
housekeeper
kahya kadın
HOUSEKEEPER
OTEL ODA HİZMETÇİSİ
HOUSEKEEPING
EV İDARESİ
housekeeping
(program) önişlemleri
housekeeping
ev idaresi
housekeeping
iç düzen işlemleri
housekeeping
önişlemler
housekeeping
toparlama
housekeeping bit
destek hizmet biti
housekeeping operation
destek işlem, iç yönetim işlemi
housekeeping operation
hazırlık işlemi
housekeeping routine
iç düzey yordamı